Filistinli yönetmen: Dünyadaki ikiyüzlülükten tiksiniyorum

Düzenleyen: / Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Filistinli yönetmen: Dünyadaki ikiyüzlülükten tiksiniyorum

Kültür - Sanat Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Ülkesi Filistin’de son yaşananları değerlendiren Farah Nabulsi “Hâlihazırda şahit olduğumuz şeyin eşi benzeri görülmedi ve bunu tarif edecek kelime yok. Bu durum için derin üzüntü duyuyorum. Ayrıca dünyadaki ikiyüzlülükten, çifte standarttan ve liderlik eksikliğinden tiksiniyorum” diyor.

MURAT ÖZTEKİN'İN HABERİ - Yönetmen Farah Nabulsi, nispeten “şanslı” Filistinlilerden biri… Bombaların yağdığı topraklar veya mülteci kampları yerine ailesinin göç ettiği İngiltere’de doğup büyüdü. İş hayatında parlak bir kariyerin ardından 2015 yılında sinemaya adım atan Nabulsi, ülkesini odağına alan kısa ve uzun metrajlı filmlerle imza atmaya başladı. Enteresandır bu filmlerle hızla Oscar’a aday olup İngilizlerin BAFTA ödülüne layık görüldü. Yönetmen kimliğinin yanında kendisini “mülteci hakları savunucusu” olarak da tanımlayan Nabulsi, “The Teacher” (Öğretmen) adlı filmiyle İstanbul’da devam eden 11. Boğaziçi Film Fesitvali’ne misafir oldu. Filistin kökenli sinemacı bu vesileyle sorularımıza cevap verdi... 

> Bankacılık ve finans alanında kariyer yaptıktan sonra film çalışmasına başladınız. Zorlu olduğunu düşündüğüm sinema kariyerine sizi çeken neydi?
Yaklaşık dokuz sene önce, işgal edilmiş Filistin’e yaptığım “hayatımı değiştiren bir gezi” olarak adlandırdığım seyahatten sonra, orada meydana gelen adaletsizlik hakkında tabii olarak empati kurdum. Bu yüzden gördüklerim, hissettiklerim ve tanıştığım insanlardan öğrendiklerim hakkında özel şeyler kaleme almaya başladım. Yaklaşık iki yıl sonra, film endüstrisinde hiç çalışmamış ve eğitim almamış olmama rağmen, bu yazılardan kısa film üreterek bir film yapımcısı olmayı ‘seçtim’. Kendimi sanatsal bir şekilde ifade etmek ve çok etkilendiğim bu insan hikâyelerini anlatmak zorunda hissettim. En iyi iletişim kurabileceğimi düşündüğüm araç da buydu. 

> Sinema eğitimi almamanıza rağmen filmleriniz çeşitli festivallerde gösterildi, BAFTA kazandı ve Oscar’a aday oldu. Bunu neye bağlıyorsunuz?
İyi bir sanat eseri; sıkı çalışma, kararlılık, zamanlama ve şansın bir harmanı. Yani her başarıyı bağlayacağım şeylerle aynı şeyler. Ayrıca doğrulukla ve iyi niyetle çalıştığınızda, doğru insanları ekibinize çeken ve doğru kapıları açan daha yüksek bir enerjiye girdiğinize inanıyorum. 

> Yıllar sonra gittiğiniz Filistin’de zorlu alanlarda filmler ürettiniz. Özellikle son filminiz “The Teacher”da (Öğretmen) nasıl bir tecrübe yaşadınız? 
Filmi tıpkı “The Present” gibi Batı Şeria’da çektik. Bağımsız bir film yapmanın sıradan zorluklarının yanı sıra çekim yaparken İsrail ordusu tarafından rastgele kontrol noktaları kurulması veya yolların kapatılması gibi mücadele etmemiz gereken askerî işgal de vardı. Bu da çok sinir bozucuydu. Ama şahsi olarak en büyük zorluk zihinsel ve duygusal olandı. 

HİKÂYEDEKİLERİ YAŞADIK

> Nasıl yani?
Hikâyenin sert bir gerçeklikte geçtiği bir film yapıyorduk ve çekim yaparken etrafımızda böyle benzer bir realite ortaya çıkıyordu. Mesela çekimlerin başlangıcında, hikâyemizin tam anlamıyla geçtiği Burin köyünde yasa dışı İsrailli yerleşimcilerin zeytin ağaçlarını yakması gibi… Bu aynı zamanda filmdeki hikâyede de yer alıyor!

BU BİR ZULÜM

> Son aylarda Filistin coğrafyasında amansız bir savaş yaşanıyor; siviller katlediliyor. Bu durum bir sinemacı olarak sizi umutsuzluğa sürüklüyor mu? 
Mevcut durum sadece film yapımı hakkında değil, beni her şey hakkında umutsuzluğa düşürdü. Hâlihazırda şahit olduğumuz şeyin eşi benzeri görülmedi ve bunu tarif edecek kelime yok. Bu bir zulüm. Gözlerimizin önünde gerçekleşen bir işkence gibi görünen bu durum için derin üzüntü duyuyorum. Ayrıca dünyadaki ikiyüzlülükten, çifte standarttan ve düzgün liderlik eksikliğinden tiksiniyorum. Bununla birlikte, dünyanın dört bir yanında iyi niyetli pek çok insanın Filistinlilerin içinde bulunduğu kötü durum karşısında uyanıp harekete geçmesi beni çok etkiliyor. Milyonlarca insanın soykırımın sona ermesi ve özgür bir Filistin için çağrıda bulunduğunu gördüğümde, filmlerim aracılığıyla onların bu noktaya gelmesinde mütevazı bir rol oynadığımı hatırlıyorum. 

> Peki bu filmlerin reel politika üzerinde bir etkisi var mı?
Evet, dolaylı olarak var. Eski CIA Direktörü John Brennon, New York Times’ta “Joe Biden Neden Bu Filistin Filmini İzlemeli” başlıklı bir köşe yazısı yazmak zorunda kaldı ve kısa filmim “The Present”a atıfta bulundu. Eserlerimden ne kadar etkilendiklerini bana söyleyen öğrenciler, siyasi alanda rol almaya devam ediyorlar. Yani hepsi birbiriyle çok bağlantılı. 

İSTANBUL'UN TARİHİ BENİ ÇOK ETKİLİYOR

> Boğaziçi Film Festivali vesilesiyle İstanbul’daydınız. Bu şehir ve insanları hakkında neler söylersiniz?
Bu benim İstanbul’a dördüncü gelişim. Şehri, yemeklerini ve insanlarını gerçekten çok seviyorum. İnanılmaz tarihi de beni her zaman çok tesir altında bırakmıştır. Bu ziyaretim festivale ve son filmime odaklanan daha kısa bir ziyaret oldu. Takdir ettiğim ve keyif aldığım bir 
festivaldi.

Düzenleyen:  - Kültür - Sanat
Kaynak: Türkiye Gazetesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...