İnsanlığıyla sanatçılığı yarışıyordu: Ressam Hoca Ali Rıza'nın vefatının 93. yıl dönümü

- Güncelleme:
İnsanlığıyla sanatçılığı yarışıyordu: Ressam Hoca Ali Rıza'nın vefatının 93. yıl dönümü

Kültür - Sanat Haberleri

Dedesi ressam Hoca Ali Rıza’dan kalan hatıraları anlatan Ahmet Cem Ener “At arabasıyla Çamlıca’daki yokuşu çıkarken hayvanlara çok acır, inip arabayı arkadan itermiş. Bütün canlılara karşı çok hassasmış. Sanatıyla insan sevgisi âdeta yarışmış” diyor.

MURAT ÖZTEKİN'İN HABERİ - Malum Türkiye’de ilk resim çalışmalarına imza atanlar askerlerdi. İlk resim sergisini onlar açtı, ilk ressamları onlar yetiştirdi. “Türk resminin Hocası” olan Hoca Ali Rıza da asker ressamlardan biriydi. Mekteb-i Harbiye’de okuyan Ali Rıza Bey, talebelik yıllarında Fransız ve Türk hocalarından dersler aldı, yaptığı resimler Sultan II. Abdülhamid tarafından beğenilip mükâfatlandırıldı. Pek çoğu figürsüz resimleriyle İstanbul’u ve Boğaziçi’ni kayıt altına aldı, ışıltılı mazinin tasvirlerini yaptı ve askerî mekteplerde resim hocalığı vazifesini üstlenerek pek çok sanatçı yetiştirdi. Maalesef hayatının son demlerinde çeşitli siyasi suçlamalarla sıkıntılar yaşasa da Türk resminde silinmez izler bıraktı. 

İnsanlığıyla sanatçılığı yarışıyordu: Ressam Hoca Ali Rıza'nın vefatının 93. yıl dönümü
7 Mayıs’a kadar devam edecek sergi vesilesiyle küratör Erkan Doğanay tarafından çocuklar için “Üsküdarlı Hoca Ali Rıza” adlı bir kitap da hazırlandı.

Bugün ise Hoca Ali Rıza’nın vefatının 93. yıl dönümü... 20 Mart 1930’da vefat eden büyük ressam, şimdilerde yaşadığı Üsküdar’da dikkat çeken bir sergiyle de yâd ediliyor. “Üsküdarlı Hoca Ali Rıza” adlı sergi, Erkan Doğanay’ın küratörlüğünde sanatçının Üsküdar’a odaklandığı eserlerini, Nevmekân Sahil Galeri’de bir araya getiriyor. 

İnsanlığıyla sanatçılığı yarışıyordu: Ressam Hoca Ali Rıza'nın vefatının 93. yıl dönümü

Bu vesileyle sorularımızı cevaplayan Ali Rıza Bey’in torunu Ahmet Cem Ener, dedesinin vefatından sonra hayata gözlerini açtığını fakat onun resimleri ve hatıralarıyla büyüdüğünü söylüyor. Dedesinin karakterini anlatan Ener “Büyüklerimden işittiğime göre; dedem çok sevecen, sanatını iyi bilen, İstanbul’a ve özellikle Üsküdar’a düşkün usta bir sanatçıydı. Resimlerinde öyle anlatım gücü var ki, insanı içerisine çekiyor. Ben de küçüklüğümde evimizdeki resimlerini elime alır, ‘Burada olsam ne yapardım’ diye saatlerce düşünürdüm” diye konuşuyor. 

AT ARABASINI İTERDİ

Ahmet Cem Ener, Hoca Ali Rıza’ya dair annesinden dinlediği bir anekdotu ise şu sözlerle anlatıyor: Kendisi Çamlıca Lisesine ders vermeye gidermiş. O zaman at arabasıyla Çamlıca’daki yokuşu çıkarken hayvanlara çok acır, inip arabayı arkadan itermiş. Bütün canlılara karşı çok hassasmış. İnsanlara karşı da çok sevecen biriymiş. Zaten sanatıyla insan sevgisi âdeta yarışıyor. İkisi de zirvede. Şimdi onun sevecenliğini hatırlamaya çok ihtiyacımız var. 
Dedesi Hoca Ali Rıza’nın mütevazı bir hayat sürdüğünü kaydeden torunu Ener “Kendisinden miras olarak sadece resimleri kaldı. Zaten dedem, mala mülke düşkün bir insan değildi. Yıllarca kirada oturmuş” ifadelerini kullanıyor. 
Hoca Ali Rıza’nın ailesinden resme yönelenler olduğunu anlatan Cem Ener “Ben mimarım ama ailemizde sanatçılar var. Büyük teyzem usta bir ressamdı ve annem de güzel resimler çizerdi. Dedem, onlara da resim öğretmişti. Şimdi ise torunum Doruk resim yapıyor” diyor.

ÜSKÜDAR'I SANAT ŞEHRİ YAPTI

“Üsküdarlı Hoca Ali Rıza” sergisinin küratörü Erkan Doğanay, sanatçının semtle özdeşleştiğini kaydederek “Hoca Ali Rıza, Üsküdar’da yaşayıp Üsküdar’da vefat ediyor. Sokaklarını karış karış bilip üretimini de onun üzerine kurguluyor. Elimizde beş bin civarında eseri var. Bunun yarısı Üsküdar ve Boğaziçi’ne dair. Hoca Ali Rıza, pek çok ressamı da semte taşıyarak ‘Üsküdarlı’ ekolü meydana getiriyor. Onun zamanında Üsküdar sanatçıların buluşma ve üretim yeri oluyor. Biz de sergiyi, onun Üsküdarlı oluşundan yola çıkarak kurguladık” diyor.  

Hoca Ali Rıza’nın yaşadığı evin yerinin tam olarak bilinmediğini söyleyen Doğanay, sanatçının bazı resimleri sayesinde, binanın izini bulduklarını söylüyor. Doğanay “Hoca Ali Rıza’nın bir resminde, Doğancılar Camii’nin yanında ev görünüyor. Bu iki katlı evi, daha önce yaptığı ev içi resimleriyle kıyasladığımızda yaşadığı ev olma ihtimali kuvvetleniyor. Torunu da aynı kanaati paylaşıyor. Ancak ev, günümüze ulaşmadı” diyor.

Hoca Ali Rıza’nın eserlerinin yüz elli sene önceki İstanbul’u bugüne taşıdığını söyleyen Doğanay “Kendisi arşivci bir sanatçıydı. Her şeyi not alan bir insan. Onun eserleri bu sebeple sanat değerinin yanında farklı araştırmacılar için önemli bir kaynak” ifadelerini kullanıyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...