Şehzade Osman Selahaddin Efendi maziyi ve babasını anlattı: Evimizde Türkçe konuşulurdu

Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Şehzade Osman Selahaddin Efendi maziyi ve babasını anlattı: Evimizde Türkçe konuşulurdu
Kültür - Sanat Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Mısır’da saray nezaketinin olduğu bir evde büyüdüğünü ve Osmanlı kimliğini ailede kazandığını söyleyen Şehzade Osman Selahaddin Osmanoğlu “Evimizde Türkçe konuşulurdu” diyor. 

MURAT ÖZTEKİN - Sultan V. Murad’ın neslinden olan Ali Vasıb Efendi, Galatasaray Lisesi’nde okudu, Harbiye’de tahsil gördü ve subay oldu ama birkaç ay sonra bütün Osmanlı hanedan mensupları gibi sürgüne gönderildi. Fransa’dan sonra Mısır’da hayatına devam eden ve saray müdürlükleri yapan Şehzade Ali Vasıb’ın vefatından evvel kaleme aldığı hatıratı ise oğlu Şehzade Osman Selahaddin Osmanoğlu tarafından hazırlanarak tekrar okuyucuya sunuldu. Timaş Yayınları etiketiyle basılan “Bir Şehzadenin Hatıratı” adlı eser vesilesiyle Osman Selahaddin Efendi ile babasını ve maziyi konuştuk… 

Merhum babanız Ali Vasıb Efendi, Sultan V. Murad’ın torununun oğluydu. 1924’teki sürgün hadisesinden sonra trajik ama maceralı bir hayat yaşadı. Sizce onu özel kılan şey neydi?

Kendisi Çırağan Sarayı’nda doğmuş bir şehzadeydi. Galatasaray Lisesi’nde okuduğu için iyi bir Fransızcası vardı. Fransa’ya sürgüne gittiğinde insanlarla irtibat kurması kolay oldu. Mısır’daki hayatında da problem yaşamadı; Mısır hanedanına yakındı. Babam Osmanlı hanedanı arasında hatıratını yazan ilk kişi oldu. Onu diğer şehzadelerden ayıran bir diğer şey ise eşinin de saray mensubu bir sultan olmasıydı. Annem Mukbile Sultan, Sultan Reşad’ın torunuydu; sarayda büyümüş ve eğitim almıştı. 

Şehzade Osman Selahaddin Efendi maziyi ve babasını anlattı: Evimizde Türkçe konuşulurdu - 1. Resim

EVDEKİ SARAY NEZAKETİ

Yani Mısır’daki evinizde saray hayatı devam etti…

Elbette saray değil, normal bir evde yaşadık (Gülüyor). Tabii, bir saray nezaketi vardı. Evimizde Türkçe konuşulurdu.

Babanız Ali Vasıb Efendi’nin nasıl bir karakteri vardı?

Çok uysal bir karakteri vardı. Herkesle anlaşmayı bilirdi. Onu sevmeyen kişi duymadım. Mesela İngiltere’deki evime geldiğinde benim bile tanımadığım insanlarla arkadaşlık kurmuştu. 

Kendisi hayatının baharında sürgüne gönderiliyor. Bu trajik hadisenin onun ruhunda tesirleri var mıydı?

Tabii, sürgünün herkeste tesirleri olmuştu. Yani bir gün saraydasın, ertesi gün nereye gideceğini bilmiyorsun. Bu, ona çok derin sıkıntılar oluşturdu ama hepsini atlattı. Sürgünü hiçe saymadı diyemem ama kendisini fazla üzmedi. Zira Mektebi Harbiye’den mezun güçlü bir askerdi. 

Mazinin o acılı günlerini nasıl anlatırdı?

Doğrusu babam o günleri bize pek anlatmazdı. Bana çocukluğumda daha ziyade tarih ve din anlatırdı. Okula gitmediğim zamanlarda her gün az bir saat Osmanlı tarihi, bir saat de din dersi verirdi. Bana Osmanlı sevgisi aşıladı; kim olduğumu öğretti. Hâlbuki bazı şehzadeler Osmanlı ailesinden kopuk kaldılar. Mesela Amerika’ya gitmek zorunda kalanlar, Amerikalı gibi oldular. 

Şehzade Osman Selahaddin Efendi maziyi ve babasını anlattı: Evimizde Türkçe konuşulurdu - 2. Resim

BABAM ÇIRAĞAN’DAN TAKSİM’E ATLA ÇIKARMIŞ

Babanız eski İstanbul’da yaşamış. Boğaziçi’nden söz açar mıydı?

Elbette, eski İstanbul’u anlatırdı. Öyle ki onun sözleri, bende İstanbul’u görme isteği uyandırırdı. Ancak sürgünden tam elli sene sonra kendisiyle birlikte İstanbul’a geldiğimizde biraz şoka uğradı. Şehir zannettiği gibi değildi. Çünkü babam zamanında Çırağan’dan atına biner Taksim’e gidermiş. Bambaşka bir İstanbul görünce yadırgadı. Sonra annemle beraber turist gibi sarayları gezdik. 

Ali Vasıb Efendi okumayı ve yazmayı seven biri miydi?

Mısır’da ecnebilerin gelip kaldığı bir sarayın müdürüydü. Tarih ve politika eserlerini severdi. Eski Türkçe ile okur ve yazardı. Zaten hatıratını da Osmanlıca harflerle kaleme aldı. 

TARİHÇİLERİN YAZAMADIKLARI

Niçin hatırat yazmak istedi? Tarihe bir not düşme arzusunu mu taşıyordu?

Babam hatıratını bana bırakmak istediğini söylüyor. Bir şekilde hayatını anlatmayı arzulamıştı. Kitapta felsefi bir şey yok ama bir noktada tarihçilerin yazamadıklarını yazdı. 1960’larda kaleme aldığı hatıratı 1983’te benim elime geçti. Tabii, o yıllarda İngiltere’de çok yoğun bir şekilde çalışıyordum ve yazdıklarını neşretmek için teşebbüs bile etmedim. Yıllar sonra Seyyid Ali Kahraman isminde bir arşivciyle beraber çalışarak eseri hazırladık. 

Şehzade Osman Selahaddin Efendi maziyi ve babasını anlattı: Evimizde Türkçe konuşulurdu - 3. Resim

BİRÇOK HANEDAN MENSUBU TÜRKÇE ÖĞRENEMEDİ

Şimdi tarih dizilerinde daha ziyade Osmanlıların savaşçı yönü öne çıkarılıyor. Sizce atalarınızın entelektüel yanları yeterince tanınıyor mu?

Hayır. Bence insanlar tanımıyorlar. Okullarda tedrisat buna yönelik değil. Zaten sanki burada sıradan halk tarihini iyi bilmiyor. Osmanlının entelektüel yanlarını nereden bilsin? Buna rağmen Türkiye’ye yeni geldiğimiz yılarda bazı kişiler bizi sevmiyorlardı. Şimdi onlar azaldı gibi geliyor bana. 

Dünyanın farklı ülkelerine dağılmış Osmanlı hanedanı mensupları son yıllarda Türkiye’ye daha çok geliyorlar. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gelmeleri önemli ama hepsinin bir hayat mücadelesi var. Hanedan mensupları Türkiye’ye geliyorlar, geziyorlar ama burada yaşamıyorlar. 

Peki, o insanların tekrar burada yaşamalarını temin etmek mümkün mü? Mesela bir “Osmanlı Hanedan Vakfı”ndan söz ediliyordu… 

Evet, ben öyle bir şey düşünmüştüm. Yurt dışındaki genç şehzadeler ve sultanlar yaz tatillerinde Türkiye’ye gelirler, Türkçe öğrenirler diye hayal etmiştim. Maalesef bu düşüncem gerçek olmadı. Şimdi birçok hanedan mensubu Türkçe bile öğrenemedi. 

OSMANLI HERKESE EŞİTTİ

Geniş bir coğrafyada birçok insan hâlâ Osmanlı İmpatorluğu’nu aradıklarını söylüyor. Bu durum size ne hissettiriyor?

Bu sözleri duyunca atalarımla gurur duyuyorum. Çünkü biz herkese eşit davrandık. Padişah Sünni halifeydi. Ancak Ermeniler, Yahudiler ve Dürziler gibi diğer inanç mensuplarına toleranslıydık. İngiltere’de Osmanlı soyundan olduğumu hep söylerim ama bana saygı gösterirler.

Kaynak: Türkiye Gazetesi

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...