Babasını 21 yaşında Hindistan'da tanıdı: Savaş muhabiri Osmanlı torunu Kenize Murad'ın sürgün hayatı

Düzenleyen: / Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:

Kültür - Sanat Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Sultan 5. Murad’ın torunu ve savaş muhabiri Kenize Murad, tarihin tozlu sayfalarını Türkiye Today için araladı. Sürgün içinde sürgünle geçen hayatına dair detaylar veren Murad, gazetecilik tecrübelerinden ipuçları paylaştı. Günümüz gazetecilik pratiklerine eleştiriler de getiren Murad, savaş meydanlarındaki unutulmaz anılarını anlattı.

KEVSER ERBAY'IN HABERİ — Padişah 5. Murad’ın torununun torunu Kenize Murad, İkinci Dünya Savaşı başlarında Paris'te doğdu. Annesi, padişah 5. Murad'ın torunu Selma Hanımsultan'dı. Babası ise Badalpur racasıydı, yani prensiydi.

Anneannesi Beyrut’ta, annesi Selma Sultan da Paris’te yoksulluktan öldü. Annesi hayatını kaybettiğinde iki yaşında olan Kenize Murad, Paris'te büyüdü. Murad babasını ilk kez 21 yaşındayken Hindistan'a giderek tanıdı.

‘Rajkumari Kenize de Kotwara’ olan asıl adını, ‘Kenize Murad’ olarak değiştirdi. Sorbonne Üniversitesi’nde sosyoloji ve psikoloji okudu. 20 yıl boyunca gazetecilik yaptığı dönemde en tehlikeli bölgelerden haberler yaptı, onlarca savaş gördü.

"Toprağımızın Kokusu Filistin ve İsrail'in Sesleri" adlı kitabını yayınlayan padişah torunu Kenize Murad ile İBB çatısı altındaki Artİstanbul Feshane’de tarihin tozlu sayfalarını araladı.

Türkiye Today editörü Kevser Erbay'a konuşan Murad, gazetecilik yolculuğunu ve Osmanlı hanedanı sürgününden geçen bir asrın sonunda duygularını büyük bir içtenlikle paylaştı.

Tarihin tozlu sayfaları aralandı: Savaş muhabiri Osmanlı torununun sürgün hayatı - 1. Resim

SÜRGÜNDEN 100 YIL SONRA

100 yıl önce Osmanlı hanedanı mensupları ellerine tek gidişe mahsus pasaport ve 1000 İngiliz lirası tutarında para verilerek sürgün edilmişlerdi. Geçip giden 100 yılın ardından Kenize Murad, “Atalarım için çok zor oldu, gerçekten tamamen ülkelerinden sürgün edilmiş insanlar. Annemin amcalarından biri intihar etti. Ailemizde birçok kişi tam bir sefalet içindeydi. Benim için tabii ki daha farklıydı. Ülkem Türkiye’ye özlemim vardı, bu yüzden geri döndüm. Şimdi buradayım. Hayat değişiyor, dünya değişiyor. Şimdi demokratik cumhuriyetin zamanı veya demokratik krallıkların zamanı. Mesela İngiltere gibi,” dedi.

"Osmanlı’ya özlem duyuyor musunuz?" deyince, Murad, “Zaten biliyorsun, özlemim yok eh bazen biraz... Sanırım bazen güzeldi bazen o kadar güzel değildi. Çalıştığım dünyayı seviyorum.” dedi. Murad, “Ailemin çoğuyla iletişim halindeyim. Her ailede olduğu gibi bazılarını takdir etmiyorum, bazılarını çok seviyorum” şeklinde devam etti.

Sürgün içinde sürgün: Savaş muhabiri Osmanlı torunu Kenize Murad ile söyleşi - 1. Resim
Selma Hanımsultan’ın Paris’teki mezarı

Selma Hanımsultan’ın hikayesi de kızı gibi yaşamı roman ve filmlere konu olabilecek kadar hazin ve ilginç. Selma Hanımsultan, annesinin emektarı Zeynel Ağa ile birlikte Hindistan'a gittiğinde, eşi Edinburgh Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu bir Hint prensiydi. Selma Hanımsultan, Hindistan'da olağanüstü zorluklarla karşılaştı; alışık olmadığı Hint adetleriyle tanıştı.

Selma Hanımsultan, annesi Hatice Sultan'ın ölüm haberini alınca Beyrut'a gitmek üzere Paris'e geldi. Fakat, II. Dünya Savaşı sebebiyle Alman işgali altındaki Paris'te mahsur kaldı ve Beyrut'a geçemedi. Bu sırada hamile olan Selma Hanımsultan, 15 Haziran 1940'ta Kenize'yi doğurdu ancak eşine bile haber veremedi ve mücevherlerini satarak otel masraflarını karşılamaya çalıştı.

Ne yazık ki bir süre sonra hiçbir şeyi kalmadı ve 13 Ocak 1941'de bir otel odasında açlık ve sefalet içinde vefat etti. Zeynel Ağa, 14 aylık Kenize bebeğe bir müddet bakmaya çalıştı. Ama sonunda çaresiz kalarak İsviçre’nin Paris konsolosluğu bahçesine bırakıp ortadan kayboldu. Bebeği, yani Kenize Hanım’ı, başkonsolosun hanımı büyüttü. Daha sonra aile Kenize Hanım'ı bir Katolik lisesine yazdırıp, tayin edildiği Venezuela’ya gitti.

Selma Hanımsultan’ın mezarı Paris’te Bobigny mezarlığında. Kenize Murad, annesinin hayatını, De la part de la princesse morte (Ölmüş Bir Prenses Tarafından) adıyla 1987 senesinde Fransızca yazdı. Roman, sadece Fransa’da1 milyon 200 bin sattı. 

"GAZETECİLİK ÇOK KALİTE KAYBETTİ"

Kitapları 34 dile çevrilmiş; Ortadoğu, Pakistan, Bangladeş, Etiyopya gibi ülkelerde savaş muhabirliği yapmış Kenize Murad gazetecilik yolculuğunu şöyle anlattı:

"1970’li yıllardan 1990’lara kadar yaklaşık 20 yıl gazetecilik yaptım. Bize zaman veriliyordu, olay yerine gidiyorduk ve gerçekten araştırmacı gazetecilik yapıyorduk. Şimdiyse çoğunlukla ekonomik problemler nedeniyle, bilirsiniz… Gazeteler, basın yayın organları… Gazetecileri olay yerine göndermiyor. Yeterince süre vermiyor, gazeteciler haber ajanslarının verdiği kopyalarla yetinmek zorunda kalıyor. Dolayısıyla gazetecilik çok kalite kaybetti. Tüm gazeteciler, iyi gazetecilik yapma fırsatı bulamıyor, hepsi değil ama bazıları kolay yolu tercih ediyor."

"İKİ KEZ VURULUYORDUM"

Onlarca savaşta sahadaydı Kenize Murad, savaşlardan hatırasına kazınan izleri şöyle anlattı:

“Filistin intifadası bende silinmez izler bıraktı, insanların acısını görmek, vurulmalarına şahit olmak… Benim de Filistin’de birkaç kez vurulma tehlikesiyle karşı karşıya kalmam… Ayrıca İran devrimi de büyük bir deneyimdi çünkü başka hiçbir politik hareketle karşılaştırılamayacak kadar farklıydı. Dini bir politik hareketin devrim yapması en azından benim ömrümde ilk kez oluyordu. Çok ilginç bir tecrübeydi. Ayrıca iki kez vuruluyordum, çok çok korkunçtu…Savaş muhabirleri için hayatın etkileyici olduğunu düşünüyorum. Biz çocuklar gibiyiz, macera tehlikeli olabilir ama biz bu macerayı seviyoruz.”

 

Düzenleyen:  - Kültür - Sanat
Kaynak: Türkiye Gazetesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...