COVID-19 AIDS’le savaşa darbe vurdu

COVID-19 AIDS’le savaşa darbe vurdu

SAĞLIK Haberleri

Günümüzdeki tedavilerle başarılı şekilde kontrol altına alınabilen HIV/AIDS hastalığında, şüpheli kişilerin koronavirüs korkusu yüzünden test yaptırmaya gitmemesi, yeni teşhislerin azalmasına sebep oldu. Teşhis edilmeyen vakalar virüsü bulaştırmayı sürdürüyor.

ZİYNETİ KOCABIYIK

Bütün dünya Covid-19 virüsünün yol açtığı koronavirüs pandemisi ile uğraşırken, bir başka virüs hastalığı olan HIV/AIDS’de tırmanmaya devam ediyor. 1 Aralık Dünya AIDS günü farkındalık çalışmaları kapsamında düzenlenen ve Hacettepe Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serhat Ünal’ın yönettiği basın toplantısında konuşan uzmanlar, Covid-19 pandemisinin yeni HIV pozitif kişilerin teşhisini zorlaştırdığını belirterek, teşhis edilip tedaviye başlayamayan kişilerin virüsü yaymaya devam edeceklerini ve önümüzdeki dönemde buna bağlı olarak AIDS rakamlarında artış olabileceğini vurguladılar.

HASTALAR GECİKEREK GELİYOR
Bir bağışıklık yetmezliği sendromu olan ve günümüzde ilaçlarla başarılı şekilde kontrol altına alınabilen HIV/AIDS’in erken dönemde saptanmasının virüsün başkalarına bulaştırılmaması açısından önem taşıdığını söyleyen Marmara Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Prof. Dr. Volkan Korten, Covid pandemisi sebebiyle tedaviye ulaşmada problem yaşanmadığını ancak yeni teşhis sayısının düştüğünü belirtti. Kendisinde HIV olabileceğini düşünen kişilerin koronavirüs korkusu yüzünden test merkezlerine gitmekten çekindiğini belirten Prof. Dr. Korten “Bu sebeple yeni HIV tanısı alan hastaların oldukça geç gelen hastalar olduğunu görüyoruz. Bu yıl ülkemizde 4.500-5.000 yeni tanı beklerken bunun çok daha az olacağını düşünüyoruz. Ancak tedaviye geç başladıkları için hem tedavi zorlaşacak hem de farkında olmadan başkalarına bulaştırmaya devam edecekler” dedi. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fehmi Tabak da Covid öncesinde tanıdan sonra yaklaşık 1 hafta içinde başlanan tedavinin pandemi döneminde 3-5 aya kadar uzayabildiğini ifade etti.

HIV POZİTİF HASTA RİSK GRUBUNDA DEĞİL
AIDS hastalarının Covid açısından risk grubunda olmadığını söyleyen Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilara İnan “Pandemi boyunca hastalarımız ilaçlarını uzatılmış raporları ile alabildiler ve tedavileri aksamadı” diye anlattı.

YENİ TEŞHİS BULAŞMA ZİNCİRİNİ KIRAR
GSK’nın karşılıksız desteklediği bilgilendirme toplantısında konuşan Prof. Dr. Tabak bulaşma zincirini kırabilmek için teşhis edilemeyen hasta sayısını düşürmek gerektiğini belirterek “Derneğimizin geçtiğimiz yıl yaptığı çalışmada İstanbul’da pozitif hastaların yüzde 50’si tanı almadığını gördük. Bütün problem tanı almayan hastaların virüsü bulaştırmaya devam etmesi. Tanı aldıktan sonra gerçekten işler çok kolay. Sosyal güvenlik kurumu tedaviyi ödüyor. Tablet şeklinde ilaçlarla ömür boyu tedavi alıyorlar. Hastaların büyük çoğunluğu tedavilerine devam ettiği sürece hiç problem yaşamıyor. Vücutlarındaki virüs yükü sıfırlandığında ise virüsü bulaştırmıyorlar. HIV pozitif kişilerin yaşam süresi de HIV olmayanlarla aynı düzeye geldi” diye anlattı.

KÖTÜ MUAMELE KORKUSU TESTTEN KAÇIRIYOR
HIV/AIDS’in yayılmasında damgalanma korkusunun test yaptırma oranlarını düşürdüğünü söyleyen Ege Üniversitesi HIV/AIDS Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Deniz Gökengin “Ülkemizde tanı aldıktan sonra takipler ve tedavi Batı Avrupa ülkeleri ile aynı düzeyde. Tedavide problem yok. Ancak tanıda kötüyüz. Şüpheli kişiler, giriyor. damgalanma, kötü muamele görmek korkusu ile insanlar test yaptırmaktan kaçınıyorlar. Toplumda ne kadar HIV pozitif var bunu bilmiyoruz. Damgalama hem hastalığın önlenmesi hem de bakım ve tedavi hizmetlerine erişimin önünde önemli bir engel” dedi.

TÜRKİYE’DE ARTIŞ HIZI DÜNYADAN YÜKSEK
2019 yılı sonunda dünyada 39 milyon kişi HIV’le yaşıyor. 2019’da dünyada 1,7 milyon yeni enfeksiyon vakasının tespit edildiğini belirten Prof. Dr. Korten “Bunların 1,5 milyonu erişkin, 150 bin kadarı da çocuk. Ülkemizde ise 2019 yılı sonu rakamları ile konuşmak gerekirse, 26 bin 164 teşhisi alan hasta var. 2013 yılından sonra ülkemizde yeni hasta sayısı katlanarak arttı. 2019-2020’de yeni hasta sayısı dört binler civarında. Bütün dünyada yeni vaka sayısı azalırken Türkiye’de artıyor. Türkiye Doğu Avrupa’da artışın en hızlı yaşandığı ikinci ülke.  Afrika’da bile hastaların yüzde 70’inin tedaviye ulaşabildiğini görüyoruz. Ülkemizde hastaların yarısının teşhis edilmediğini düşünürsek artış hızı ne yazık ki artmaya devam edecek” dedi.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...