Ülkemizde her 10 kişiden birinde görülüyor... Taş hastalığı diyalize götürüyor!

Düzenleyen: / Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Ülkemizde her 10 kişiden birinde görülüyor... Taş hastalığı diyalize götürüyor!

Sağlık Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Türkiye taş hastalığının en sık görüldüğü ülkelerin başında geliyor. Aşırı sıcak hava, az su içmek, obezite ve diyabet oranlarımızın yüksek olması böbrek ve idrar kanalında taş oluşumu riskini artıran önemli faktörler

ZİYNETİ KOCABIYIK'IN HABERİ

Yaklaşık olarak her 10 kişiden birinin hayatı boyunca bir defa taş problemi yaşadığını söyleyen Minimal İnvaziv Üroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ömer Demir, “Üriner sistem taşlarının oluşumu bazen sessiz ilerler. Herhangi bir belirti vermezse, ciddi anlamda böbrek kaybına ve enfeksiyonlara yol açabilir. Bu açıdan taş düşürmüş kişilerin belli aralıklarda doktor kontrollerine gitmesi gerekir” dedi.

SICAK İKLİM HASTALIĞI

Antalya’da düzenlenen 8. Ulusal Minimal İnvaziv Ürolojik Cerrahi Kongresi’nin basın toplantısında konuşan Prof. Dr. Demir, “Taş hastalıkları ülkemizde en sık Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz Bölgesinde görülür. Bunun en önemli sebebi yeteri kadar su tüketilmemesi, bölgelerin sıcak olması ve tüketilen suyun terle atılmasıdır. Genellikle gün içinde mutlaka 1,5-2 litre su tüketilmesini tavsiye ediyoruz Burada önemli olan günde 1,5 litre civarında idrar çıkarıyor olmaktır. Bu arada çay, kahve ve benzeri şeyleri de su kapsamına alamayız” diye açıkladı.

Taş hastalıklarında genetik yatkınlığın önemli bir faktör olduğunu ifade eden Prof. Dr. Demir, anne baba ve kardeşlerinde taş hastalığı olanlarda daha sık görüldüğüne dikkat çekti. Prof. Dr. Demir, taş hastalığının tekrarlayabileceğini de belirtti. 

KOMŞUNUN TAVSİYELERİ BÖBREĞİNİZE MAL OLABİLİR

Taş hastalıklarının tedavisinde tıp dışı uygulamaların yoğun olarak kullanıldığını belirten ve bunların tehlikesine dikkat çeken Prof. Dr. Demir, “Meslek hayatımda 40’tan fazla taş düşürme yöntemine şahit oldum. Uzak yerlerden getirilen suları içenler, farklı balıkları tüketenler, maydanoz suyu, fırınlanmış karpuz suyunu içenler gibi onlarca yöntem.  Ama bunlar etkili değil. Taşların yüzde 70’i kendiliğinden düşebilir. Yüzde 30’u ise kesinlikle düşürülemez ve bunlar için mutlaka doktora başvurmak gereklidir. Su iyi geldi diyorlar. Evet gelebilir ama bunun sebebi o suyu değil, herhangi bir suyun içilmesidir. Günlük hayatında birkaç bardak su içen kişi, şifa bulacağım diye tavsiye edilen suyu günde 3-4 litre içiyor ve doğal olarak ihtiyacı olan suyu aldığı için böbrek taşı düşüyor ya da daha sonra oluşmuyor. Ama eski durumuna döndüğünde daha sonra tekrarlayacaktır” diye açıkladı. 

Ülkemizde her 10 kişiden birinde görülüyor... Taş hastalığı diyalize götürüyor! - 1. Resim

ÇİKOLATA VE KURU YEMİŞE DİKKAT!

Beslenme alışkanlıklarının da taş oluşumunu tetiklediğini belirten Prof. Dr. Demir, besinlerde yer alan oksalat adlı maddenin taş oluşumunu tetiklediğini ifade etti. Demir, “Oksalattan zengin besinlerin (domates, bamya, pancar, ıspanak, pazı, patates, fındık, fıstık, badem gibi kabuklu yiyecekler, susam, tahin, çikolata, dondurma) yoğun et tüketiminin böbrek taşlarını artırma ihtimali yüksektir. Böbrek taşı olan kişilerin oksalattan zengin besinleri azaltması veya elimine etmesi gerekir. Ayrıca ülkemizin en önemli sağlık problemleri olan obezite ve diyabet de böbrek taşı oluşumunu artıran faktörler arasında yer alır” dedi.

TAŞ TEDAVİSİNDE AMELİYATSIZ DÖNEM

Küçük bir kesi ile ya da sadece şok dalgalarıyla yapılan minimal invaziv yöntemlerin taş hastalığının tedavisini kolaylaştırdığını belirten Prof. Dr. Ömer Demir, “Bundan 20-25 yıl önce bir santimetrelik taş 15 santimetrelik cerrahi kesiyle alınıyordu. Günümüzde artık bir santimlik taş için belki hiç kesi yapılmadan idrar kanallarından girilerek, taş lazerle kırılıp küçük parçalar şeklinde alınıyor veya düşmesi bekleniyor. Daha büyük taşlara ise böbrek bölgesinden yaklaşık beş santimetrelik kesiyle taşın bulunduğu alana girip, taş görüntülendikten sonra küçük parçalara ayrılıp oradan alınması yöntemi uygulanıyor” dedi. Hastalar için bu yöntemlerin çok daha konforlu olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Demir, “Bir santimetrelik bir delikten ya da hiç kesi yapmadan minimal invaziv cerrahi yöntemiyle yapılan işlem hastanın hayat kalitesini yükseltiyor. Cerrahiye bağlı etkiler, ağrı ve enfeksiyon gibi yan etkilerin mümkün olduğunca az olmasını sağlıyor. Minimal invaziv cerrahi yöntemleri hastalarımız açısından çok büyük konfor sağlıyor” diye konuştu. 

Ülkemizde her 10 kişiden birinde görülüyor... Taş hastalığı diyalize götürüyor! - 2. Resim

TÜRKİYE’NİN 5. KADIN ÜROLOĞU

Kadın ürologların sayısının hızla arttığını söyleyen 8. Ulusal Minimal İnvaziv Ürolojik Cerrahi Kongresi Başkanı Prof. Dr. Ender Özden, “Türkiye’de 40’tan fazla kadın üroloji uzmanı ve asistanı var. Dünya Kadınlar Günü’ne rastlaması sebebiyle hemen hepsini kongremize davet ettik. Eğitimlerine destek olmak amacıyla kongremizde ücretsiz olarak ağırladık” dedi. Kongre’de bir konuşma yapan Türkiye’nin beşinci kadın üroloğu Doç. Dr. Naşide Mangır, problemi olan hastaların kadın erkek doktor ayrımı yapmadığını belirterek “Ben ürolojinin alt branşlarından biri olan İşlevsel Üroloji alanında çalışıyorum. Hastalarımın yüzde 70’i kadın, yüzde 30’u erkek” dedi.

Ülkemizde her 10 kişiden birinde görülüyor... Taş hastalığı diyalize götürüyor! - 3. Resim

İKİ NOKTADAN PROSTAT BİYOPSİSİ

Prostat kanseri teşhisinin PSA adı verilen kan tetkiki, fiziksel muayene ve multiparemetrik MR görüntüle ile konduğunu belirten Prof. Dr. Minimal İnvaziv Derneği İkinci Başkanı kesin teşhis için prostat biyopsisi yapıldığını belirtti. Biypopsi için rektal yoldan yapılan ve iğnelerin bağırsaktan geçtiği yöntemlerin yavaş yavaş terk edildiğini ve robot kullanılmaya aşladığını aktaran Prof. Dr. Başeskioğlu, “Bunun en büyük sebebi de makat bölgesindeki kanamalar ve ölüme sebebiyet verebilecek ciddi enfeksiyon riskidir.  Robotik yöntemde ise sadece iki tane giriş noktasından çoklu prostat biyopsileri alınabilmektedir. Bu yöntemde MR görüntüleri ile füzyone edilerek hedefe yönelik biyopsi yapılmaktadır ve standart yöntemlerde gözden kaçabilecek prostat kanser odakları daha yüksek doğrulukla örneklenebilmektedir. Sadece iki giriş noktası olması da biyopsi sonrası kanama, ağrı ve enfeksiyon riskini ciddi oranda düşürmektedir” dedi.

 

Düzenleyen:  - Sağlık
Kaynak: Türkiye Gazetesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...