Futbolun öbür yüzü: Savaşan ülkeler de var millî hesaplaşmalar da...

Düzenleyen:
- Güncelleme:
Futbolun öbür yüzü: Savaşan ülkeler de var millî hesaplaşmalar da...

Spor Haberleri

Katar’daki Dünya Şampiyonası’nda Fas’ın sömürgeci İspanya’yı elemesi, futboldaki benzer “intikam” maçlarını hatırlattı. 1986’da Arjantin, Falkland savaşı sebebiyle gergin olduğu İngiltere’yi, 1998’de İran Amerika’yı sahada yıktı. 1988’de Hollanda işgalci Almanları evinde yendi.

OSMAN SAĞIRLI'NIN HABERİ

Dört yılda bir düzenlenen Dünya Kupası, yine tarihî hesaplaşmalara sahne oldu. Yüzlerce yıl sömürülen Afrika ülkeleri, sahada sömürgecilerini hezimete uğratarak intikamlarını aldı. Simon Kuper’in “Futbol Asla Sadece Futbol Değildir” kitabının adı, Dünya Kupası’nın 92 yıllık tarihini anlatan en anlamlı cümle. 

İlk olarak 1930’da düzenlenen şampiyonada zafer ev sahibi Uruguay’ın oldu. Final maçında ceket ve kravatla görev yapan Belçikalı hakem John Langenus, kendi kalesine gol attığı için öldürülen futbolcular, iki gol attığı için general yapılanlar, iki ülkenin savaşmasına sebep olan maçlar...  

1942 VE 1946’DA YAPILAMADI

Avusturya, Hitler’in işgali sebebiyle 1938 yılında Fransa’da düzenlenen Dünya Kupası’na katılmaya hak kazanmasına rağmen turnuvada yer alamadı. Patlak veren İkinci Dünya Savaşı’ndan dolayı 1942 ve 1946’da Dünya Kupaları organize edilemedi.

Futbolun öbür yüzü: Savaşan ülkeler de var millî hesaplaşmalar da...

YAZIM HATASI SANDILAR 

1950’de favori İngiltere ile ABD arasındaki maçı 1-0 ABD kazandı. Brezilya’daki turnuva haberleri ertesi gün İngiliz gazetelerinde skandal başlıklarla çıktı. Brezilya’dan gelen haberin yazım hatası olduğunu düşünen İngiliz gazeteleri maçı 1-0 İngiltere’nin kazandığını yazdı, kimisi işi iyice ileri götürüp 10-0 veya 10-1 kazandıklarını manşetlere taşıdı. Gerçek ortaya çıktığında İngilizler bu maçta ilk defa giydikleri mavi formayı bir daha asla giymedi.

Futbolun öbür yüzü: Savaşan ülkeler de var millî hesaplaşmalar da...

YAZI TURA GALİBİYETİ 

Türkiye, katılmaya hak kazandığı ilk Dünya Kupası’na maddi sıkıntılar sebebiyle gidemedi. Aynı turnuvada maçları çıplak ayakla oynama isteği reddedilen Hindistan ise şampiyonaya katılmadı. Türkiye Dünya Kupası’na ilk defa 1954’te İsviçre’de katıldı. Elemelerde İspanya ile eşleşen Türkiye, ilk maçı 4-1 kaybetti, ikinci karşılaşmada ise 1-0 galip geldi. Averaj uygulaması olmadığı için üçüncü karşılaşma İtalya’nın başkenti Roma’da oynandı. Bu maç da 2-2 berabere bitince, yazı tura atışı yapıldı. İtalyan çocuk Franco’nun yaptığı atışta Türkiye kazanıp, dünya kupalarına katılmaya hak kazandı. Millî takım, 1954 Dünya Kupası’nda Batı Almanya’ya iki maçta 4-1 ve 7-2 mağlup olurken, Güney Kore’yi 7-0 yendi.

PROTESTO ETTİK

1958’de İsveç’te düzenlenen şampiyonada Türkiye, Avrupa yerine Asya-Afrika grubuna dâhil edilip, İsrail ile maç yapması gerekince durumu protesto ederek elemelere katılmadı. Etiyopya, Tayvan, Kore, Endonezya, Mısır ve Sudan çekildi. İsrail, Galler ile karşılaştı ve elendi.

Futbolun öbür yüzü: Savaşan ülkeler de var millî hesaplaşmalar da...

SANTIAGO SAVAŞI 

Şili’de 1962’de düzenlenen Dünya Kupası oldukça sert geçti. Şili ve İtalya arasında Santiago Stadı’nda oynanan maç sert faullere sahne oldu. Tarihe ‘Santiago savaşı’ olarak geçen maçtan sonra Şili’deki dükkânlara “İtalyanlar giremez” tabelaları asıldı. Kupanın ilk 12 maçında 37 futbolcu sakatlandı. Brezilya’nın yıldız futbolcusu Pele de ikinci maçında sakatlanarak, kupaya veda etti.

AFRİKA KATILMADI KUPA ÇALINDI 

1966’da İngiltere’de düzenlen turnuvada Afrika ülkeleri, FIFA’nın Asya ve Okyanusya takımları ile baraj maçı oynanması yönündeki kararı sebebiyle 1966 Dünya Kupası’na katılmadı. Kupa ise turnuva başlamadan önce sergilendiği yerden çalındı. Altın kupa, bir parkta gazeteye sarılmış olarak bulundu.

100 SAAT SAVAŞTILAR 

1970 Meksika Dünya Kupası’nda Honduras-El Salvador maçında çıkan olaylar, orduların da devreye girmesiyle 100 saat süren çatışmalara yol açtı. Brezilya’nın müzesine götürdüğü kupa çalındı ve bulunamadı. 1978’de ev sahibi Arjantin’de iktidarda olan cuntanın faaliyetleri ve propagandası turnuvaya damga vurdu. Hollanda’nın yıldız futbolcusu Johann Cruyff ve Alman Paul Breitner, Arjantin’deki siyasi durumu protesto ederek kupaya katılmadı.

“HAND OF GOD”

1986’da Meksika’daki Dünya Kupası’nda Arjantin’in yıldız futbolcusu Diego Maradona’nın çeyrek fi alde İngiltere’ye eliyle attığı gol, şampiyonanın en çok konuşulan konusuydu. 1982 yılında İngiltere, kendisinden tam 12.000 kilometre uzakta, Arjantin’in burnunun dibindeki Falkland adaları için savaştı ve geri aldı. İki ülke ilişkileri gergindi ve 1986’da Maradona iki golle milletinin intikamını Meksika’da sahada aldı.

Onun için Maradona bütün bir ülke için “ikon”, en değerli varlık, hatta adına mezhep kurulan adam oldu. Maradona o maçta iki golden birini elle atmıştı ve olayı şöyle değerlendirdi: Hand of God (Tanrı’nın eliydi.)

Futbolun öbür yüzü: Savaşan ülkeler de var millî hesaplaşmalar da...

2 GOLLE GELEN GENERALLİK 

İtalya - 1990’ın sürpriz takımı Kamerun’da forma giyen 38 yaşındaki Roger Milla, Romanya’ya attığı 2 golden sonra “general” rütbesiyle ödüllendirildi. ABD’de düzenlenen 1994 Dünya Kupası’nın en ses getiren olay ise Amerika maçında kendi kalesine gol atan ve takımının elenmesine neden olan Kolombiyalı Andres Escobar’ın öldürülmesi oldu.

Futbolun öbür yüzü: Savaşan ülkeler de var millî hesaplaşmalar da...

TÜRKİYE ÜÇÜNCÜ OLDU 

2002 yılında Güney Kore ve Japonya’da düzenlenen şampiyonayı ilk defa iki ülke birlikte düzenledi. Bu turnuva, Asya’da düzenlenen ilk kupa olarak da tarihe geçti. Türkiye, ikinci defa katıldığı Dünya Kupası’nda tarihî bir başarıya imza atarak dünya üçüncülüğüne ulaştı.

ESKİ SÖMÜRGENİN İNTİKAMI 

2002 Dünya Kupası’nın en sürpriz karşılaşması ise Fransa ve 1960’a kadar Fransa’nın sömürgesi olan Senegal arasında oldu. Senegal, açılış maçında 1998’in şampiyonu Fransa’yı 1-0 yendi. Fransa’ya 1986 yarı finalinden beri kupada yenilgi tattıran ilk takım olarak da tarihe geçen Senegal’in teknik direktörü Bruno Metsu, bir Fransız’dı. Kadrosundaki 23 futbolcudan 21’i Fransa’da top koşturan Senegal’in sahadaki 11’i de Fransa’da top koşturan isimlerdi. Fransa bu kupada gruptan bile çıkamadı.

YÜZLERCE YILLIK YÜZLERCE YILLIK HESAPLAŞMA 

Dünya Kupası’nın en sürpriz takımlarından biri kuşkusuz Fas oldu. Fas, 36 yıl sonra ilk defa son 16’ya kaldı ve burada tanıdık bir rakiple karşılaştı: Komşusu İspanya. İki komşunun, sömürge tarihiyle dolu karmaşık bir ilişkisi var. Yüzyıllar boyunca sırayla birbirlerini kolonileştirmiş. Diplomatik gerilimler sürüyor. Fas’ı çeyrek finale çıkaran Hâkimi, Madrid’de doğdu ama Fas Millî Takımı’nda oynamayı seçti. Dünya çapında milyonlarca insan İspanya’yı eleyen Fas’ın galibiyetini kutladı. 

Futbolun öbür yüzü: Savaşan ülkeler de var millî hesaplaşmalar da...

KÜÇÜK BİR 'FAS'IL..

Yarı finalde Fransa ile eşleşen Fas için tarihî bir rövanş fırsatı en çok konuşulan konuların başında geldi. 1912-1956 yılları arasında Fransa’nın sömürgesinde kalan Fas, Dünya Kupalarına Fransa’ya bağlı olduğu için katılamadı. Yarı finalde Fransa karşısına üstelik de Fransa doğumlu teknik direktör ve oyuncularlar çıkan Fas Millî Takımı tarihî rövanş maçında elense de gönüllerin şampiyonu oldu.

DOĞDUKLARI YERİ DEĞİL, ÜLKELERİNİ TERCİH ETTİLER

Fas Futbol Federasyonu 2014 yılında ‘Ülkeye ait yetenekleri geri getirin’ kampanyasıyla Avrupa’da doğup büyüyen Faslı oyuncuların millî takıma katılması için bir çalışma başlattı. Yarı finale kadar yükselen takımın oyuncuları herkesin ilgi odağı oldu. Dünya Kupası’nda Fas Millî Takımı’nın başında görev yapan Walid Regragui, Fransa’da doğmuş ve büyümüş, orada uzun süre futbol oynamış bir Fas Millî Takım oyuncusuydu. Onunla birlikte Saiss ve Boufal da Fransa doğumlu oyuncular... Birçok Faslı oyuncu, İspanya liglerinde forma giyerken, Fas Millî Takımı’nın yıldız isimlerinden bazıları altyapı eğitimini de İspanya’da aldı. İspanya Millî Takımı’nı reddeden Faslı oyuncular Achraf Hâkimi, Yassine Bono, Youssef en-Nesyri, Abdüssamed ez-Zalzouli ve Munir Mohamedi İspanya karşısında zaferin mimarı oldular. Hâkim Ziyech ve Amrabat Hollanda, Amallah ise Belçika doğumlu Fas Millî Takımı oyuncusu.

KUPA FRANSA'NIN ZAFER AFRİKA'NIN

2018’de Rusya’da yapılan Dünya Kupası sömürge tartışmalarını da beraberinde getirdi. Takımındaki oyuncuların yüzde 75’i Afrika kökenli olan Fransız Millî Takımı finalde Hırvatistan’ı 4-1 yenerek 2018 dünya şampiyonu olmuştu. Fransız takımındaki Paul Pogba Gine asıllı, Mbappe Kamerun asıllı, N’golo Kante Mali asıllıydı. Fransa’da doğup büyümüşlerdi. Bu isimlerin Fransa forması giymeleri, Fransız sömürgeciliğini tekrar gündeme getirdi. Hatta futbolcuların durumlarını, I. ve II. Dünya Savaşlarında Fransız ordularında savaşan Afrikalı askerlerin durumuna benzetenler bile oldu. Venezuela Başkanı Nicolás Maduro, Fransız Millî Takımı’nı tebrik ederken; “Gerçi bu Afrika’nın zaferiydi, Fransa’ya kupayı kazandıran futbolcuların ebeveynleri Afrika’dan geldiler Fransa’ya; bu yüzden Fransızlar ırkçılığı artık bırakmalı ve göçmenlere adil davranmalıdırlar” dedi.

"BİSİKLETLERİMİZİ GERİ ALDIK"

Hesaplaşma sadece dünya kupalarında yaşanmıyor. 1988 Avrupa Şampiyonası da Almanya ve Hollanda arasındaki tarihî bir gerginliğin rövanşı oldu. 1940’ta Almanlar Hollanda’yı işgal ettiğinde Rotterdam’daki bisikletleri çalmışlardı. Ya da ganimet olarak almışlardı diyelim. 1988 Avrupa Şampiyonası Almanya’da yapıldı ve iki ülke yarı finalde eşleşti. Hamburg’daki maçı Hollanda 2-1 kazandı ve ertesi sabah bir Hollanda gazetesi şu manşetle çıktı: “BİSİKLETLERİMİZİ GERİ ALDIK.”

SON SAHİBİ PAZAR GÜNÜ BELLİ OLUYOR

20 Kasım’da ev sahibi Katar ile Ekvador maçıyla başlayan 22’nci FIFA Dünya Kupası, pazar gecesi Arjantin-Fransa maçıyla perde kapatacak. Karşılaşmadan galip ayrılan ülkenin millî takımı zafer kupasını evine götürecek. 

Düzenleyen:  - Spor
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...