Her yıl mutlaka gidiyorlar! Toros Dağları'nda yaşayan Yörük geleneği yüzyıllardır devam ediyor
Antalya'da Yörük kültürünün bir geleneği olan ve tarihi yüzyıllar öncesine dayanan 'keçi kıl kırkımı' günümüzde de yaşatılıyor. Toros Dağları'ndaki yaylalarda kurdukları çadırlarda yaşayan Yörükler, geçim kaynağı keçilerini tören havasında kırkıyor. Keçi sütü ve kılının faydalarını anlatan Yörüklere akrabaları da yılın belli dönemlerinde mutlaka ziyarete geliyor.
Antalya'da Yörük kültürünün bir geleneği olan ve tarihi, asırlar öncesine dayanan keçi kıl kırkımı gelenekleri günümüzde halen yaşatılıyor.
Toros Dağlarındaki yaylalarda kurdukları çadırlarda yaşayan Yörükler, geçim kaynağı keçilerini tören havasında kırkıyor.
Selçuklular döneminde Türkmen, Osmanlı döneminde ise Yörük olarak bilinen Toros dağlarındaki göçerler, zorlu yaşam şartlarına rağmen kültürlerini yaşatmaya çalışıyor.
Aşçı grubu da koyunun birini keserek, odun ateşinde kara tencerede kavurma yapıyor. Şölen havasında geçen kırkımın ardından topluca yemek yeniyor.
"ÖNCE KEÇİLER AHIRA KATILIYOR"
Otlanıp obaya gelen keçiler ahıra katılıyor. Yaylaya yardım için gelen akrabalar ve kardeşlerin her biri görev bölümü yaparak herkes o işi yapıyor. Bir taraftan ise kadınlar tarafından keçilerin sütleri teker teker sağılıyor.
Sütleri sağılan keçiler ise keçilerin ahırından dışarı çıkarılıp bir kişi tarafından boynuzlarından tutuluyor. Kıllar ise özel makaslarla ustalıkla tek tek kıl kırkımı yapılıyor.
"SAĞIM SONRASI OĞLAKLAR ANNELERİ İLE BULUŞTURULUYOR"
Kıl keçilerinin süt sağımından sonra yine ahırda kapalı bulunan keçilerin yavruları oğlaklar salınarak anneleri ile buluşturulup annelerinden süt emiyor.
Oğlakların anneleri ile buluşturulması ve oğlakların annelerini arayıp bularak süt emmeleri ise ilginç görüntülere sahne oluyor.
"SABAH BAŞLAYAN SERÜVEN AKŞAM SAATLERİNDE BİTİYOR"
Kıl kesme serüveni sabah saatlerinde başlayıp akşam saatlerine kadar sürüyor. Kıl kırkma serüveninin ardından ise obanın bahçesine yakılan ateşte kara tencerede pişirilen kavurma tenceresi ateşten indiriliyor.
Korlarda et sırımları pişiriliyor. Kurulan yer sofrasının ardından ise hep birlikte etler yenilerek günün yorgunluğu çıkarılıyor. Herkes bir biri ile vedalaşıp obadan ayrılıyor.
Akseki'den Yarpuz Yaylasına çıkan Yörüklerden 63 yaşındaki Bayram Yüksel, her yıl mayıs ayı sonlarında yaylalara çıktıklarını, atalarından kalan kıl keçisi yetiştirme geleneğini yaşatmaya çalıştıklarını, keçilerin ve koyunların kıllarını Ağustos ayında kırktıklarını ve Eylül ayı sonunda ise yayladan dönüşlerinin başlayacağını söyledi.
Akseki'den Yarpuz Yaylasında hayvancılık yapan akrabaları Bayram Yüksel'e eşi ve çocuklarıyla kıl kırkımı için yardıma gelen Fatma Kara, akrabalarının yanına keçilerin kıl kırkımı için geldiklerini söyledi.
"KEÇİ PEYNİRİNİN SÜTÜ ŞİFADIR"
Keçilerin serinlemesi için her yaz yaylaya gelerek yardım ettiklerini anlatan Kara, "Kırkımdan önce kuzu kestik, kırkım bitince ise hep birlikte sofra kurup etleri birlikte yiyoruz. Sonra vedalaşıp tekrar evimize dönüyoruz" diye konuşan Kara kıl kesim serüvenini ise şöyle anlattı:
"Önce keçilerin süt sağımını yapıyoruz. Sağımın ardından ise keçilerin kıllarını kesmeye başlıyoruz. Sağdığımız sütü peynir yapıyoruz. Keçi peynirinin sütü şifadır, doğaldır. Keçi peyniri, keçi sütü daha makbuldür. Neden keçilerin kıllarını kırkıyoruz derseniz, keçiler tüy değiştirir. Hayvanın serinlemesi için, dağdaki pıtrak dediğimiz dikenli bitki keçilerin kıllarına yapışıyor. Haliyle hayvanlar rahatsız oluyorlar. Onun için her yıl bu geleneği sürdürüyoruz. Kıl kesimini tören gibi olur. Hısım akraba hep birlikte obaya geliyoruz ve keçilerin kıllarını kırkıyoruz. Burada sohbet, muhabbet içinde kırkıyoruz. Birde keçi veya kuzu kesiyoruz. En sonunda yemeğimizi yiyerek vedalaşıp herkes evine dönüyor"
"HER YIL BİR DEFA KEÇİLERİN KILLARINI KIRKMAYA GELİYORUZ"
Yaylaya çıkan Bayram Yüksel'in yeğeni Murat Güven, "Manavgat ilçesinden Yarpuz Yaylasında bulunan dayımın yanına geldim. Dayım yaz aylarında hayvanlarını otlatmak için yaylaya çıkıyor. Kendisi eşi ile birlikte hayvancılık yapıyor. Her yıl bir defa keçilerin kıllarını kırkmaya geliyoruz. Onun haricinde yine her ay dayımın yanına yardım etmeye geliyoruz. Hem stres atıyoruz. Burada hayvanların kıllarını eğlenceli şekilde kırkıyoruz. Gün sonunda ise tekrar Manavgat'a dönüyoruz" dedi.
"BİT PİRE BARINDIRMASIN DİYE"
Yarpuz Yaylasında yaz aylarında hayvanlarını otlatmaya gelen akrabalarına yardıma geldiğini söyleyen Mehmet Kara da şunları söylüyor:
"Kıl keçileri ve koyunların kıllarını her yıl mutlaka yapmak zorundayız. Keçiler temiz olsun, bit pire barındırmasın diye kırkma işini gerçekleştiriyoruz. Bir keçinin kılının kırkımı 10-15 dakika sürer. Çobanlar bu mesleği devamlı götürüyor. Kıl keçisinde kırkım olmazsa olmaz. Mutlaka yapılmalıdır"