Abdüllatif Uyan

Osmânlı'nın altıncı sultânı olan bu zât, Hem bir "fıkıh âlimi", "velî"ydi hem de bizzât.

Osmânlı târihinde "Çelebi Sultân Mehmet", Başlattı ilk olarak çok önemli bir hizmet.

"Çelebi Sultân Mehmet", bindörtyüz yirmibirde, Âniden hastalandı avdayken Edirne'de.

"Şeyh Bedreddîn" isyânı, bastırıldıktan sonra, İkinci bir isyâna gelmişti şimdi sıra.

"Çelebi Sultân Mehmet", bütün Anadolu'da, Birlik berâberliği sağlarken, bu arada,

Hem "Şehzâde Mûsâ"nın, ümerâsına karşı, Haşin ve sertti gâyet tavır ve davranışı.

"Çelebi Sultân Mehmet", bir hayli çalışarak, "Ordu-silâh" işini halletti tam olarak.

Ankara Savaşı'nı müteâkip her yanda, Bir bir eski beylikler, çıktı yine meydana.

"Pîr İlyas" adındaki âlim orya gelince, Ve bir bir suâllere doğru cevap verince,

"Çelebi Sultân Mehmet", Ankara Savaşı'nda, Ordu komutanıydı henüz onüç yaşında.

Osmânlı devletinin beşinci sultânıdır. Hem bir fıkıh âlimi hem ehl-i hal bir zâttır.

Bâyezid'e bir mektup göndererek Timur Hân, "Bana tâbi ol" diye talep etmişti ondan.

Niğbolu savaşında aldığı ganîmetle, "Bâyezit", Edirne'de hayır yaptı gâyetle.

Niğbolu'dan dönünce "Yıldırım Bâyezid Hân", Bir câmi yaptırmayı düşünmüştü bir zaman.

"Fenârî"nin mektûbu, Sultân'a erişince, Okuyup, yaptığına pişmân oldu bir nice.

Pâdişâh gönderince Bursa'ya kırk sipâhî, Haberdâr oldu bundan, "Molla Fenârî" dahî.

Kumlar "Altın" olunca, Vâlide Sultân hemen, Emîr'in talebine "Peki" dedi gönülden.

"Hindû Fâtıma Sultân", düşünür idi ki hep: "Bundan, Emîr Sultân'ın haberi var mı acep?

Vaktâ ki teşrîf etti Bursa'ya "Emîr Sultân", "Bâyezid Hân", küffârla savaşıyordu o an.

Osmânlı, Rumeli'ye yerleşince nihâyet, Haçlıların işine hiç gelmedi bu elbet.