Ünal Bolat

“Babalarımıza sahip olmak istediklerimizden söylenip durduk, sitem edip şikâyetçi olduk...”

“İki el silah sesi duydum ardımızdan. Karım kollarımın arasına yığılırken, göz göze geldik...”

“Bu titrek sesin, kime ait olduğunu anladım. Karımın sesiydi. Kulağıma eğilip fısıldadı...”

“Karımın içeride mutfakta olduğunu düşünerek, hemen fırladım, ardından seslendim.”

“Hepimiz korku içerisindeyiz. Geceleri de gözümüze uyku girmiyor... Tedirgin oluyoruz...”

“Gün ağarmaya başlarken dereden iki el silah sesi duyduk. Zaten savaş vaziyetindeydik...”

“Onun Allaha inancı ve halis idealleri vardı... Hiçbir şeyden dert yandığını hatırlamıyorum...”

Bize “değiştiremeyeceğimiz geçmiş olaylar için vah edip dövünmek şeytan vesvesesidir” derdi...

“Oysa hayatımızın her döneminin ayrı bir güzelliği ayrı bir yaşama gücü veren yanları yok mudur?..”

“Bağ ve bahçesine bazı fidanlar dikip birkaç yıl uğraşmasına rağmen o fidanları büyütememiş...”

“Keşke bir ömür hasretiyle yaşasaydım da onu karşımda bu şekilde görmeseydim...”

“Okuldan eve geldiğimde kapı duvar olmuştu. Anahtarım yoktu? Evde kimse de yoktu...”

Babam artık evimizde o kadınla mı yaşayacaktı? Onunla mı evlenmişti? Kimdi bu kadın?..

“Aradan bir yıl geçmiş, ben kendimi biraz toplamıştım ki karşıma başka birisi çıkmıştı...”

“Hayallerim çalındı… Kalbimi kırdılar… Geceler gündüzüm, gündüzler gecem oldu...”

“O an kalbimin Titanik’in buzdağına çarparak yara aldığı gibi yaralandığını hissettim!..”

“Artık sabrım kalmamıştı. Bu durum beni çok üzüyordu. Yoksa kötü bir şaka mıydı bu?”

“Dibi görünmeyen bir kuyunun, sonu belli olmayan bir senaryonun içinde gibiydim...”

“Ailelerimiz samimi olmuştu ama biz çocuklar olarak henüz bu samimiyetin dışındaydık.”

Tevekkül, rızık ve sâir işleri husûsunda Allahü teâlâya dayanmaktır. Sebeplere yapışmak, tevekküle zarar vermez.