Ünal Bolat

“Olduğum yere yığılacak gibi oldum. Utancımdan kıpkırmızı olduğumu hissediyordum...”

“Emlakçı arkadaş hemen koluma girdi. Düşmemek için yardım etti. Sendeledim doğrusu...”

“Hayır diyordu görevliler, doktorlar senin bu şekilde sırt üstü uzanmanı istiyorlar...”

“Acaba Türkiye’ye kaçak geldiği için yakalanıp hudut dışı mı edildi, yoksa başına bir iş mi geldi?”

“Hayret, baban senin gibi genç ve yakışıklı bir evladın evinden ayrılmasına nasıl müsaade etti?..”

“Kendi yorumlarımızı dile getirdiğimizde hep bu hikâye ve hikâyedeki kız gelir aklıma...”

“Gelin olduğumda kaynanaya hizmet, kaynana olduğumda da geline hizmet etmek varmış kaderimde...”

“Doğum zamanı haber verirsiniz gelip çocuğumuza sahip çıkarız!” diye karşılık verdim.

Hıçkırarak saatlerce ağlayıp gözyaşı dökmüş, artık bu evliliği sonlandırmaya karar vermişti!..

Çoğunluğuna oğlum “olmaz” diyordu. Bazıları da oğlumun yaşını büyük buluyorlardı...

“Bu sözü bir Hristiyan’dan duyunca irkildim. O yıllar internet yoktu, kütüphaneye gittim...”

“Son sürat oradan ayrılıp sağ salim sabaha doğru Tatvan’a geldik. Resmen ölümden dönmüştük...”

“O soru karşısında içime bir kurt düştü. Bize bir oyun oynandığının farkına varmıştım!..”

Ayrılırken “şükür zarar verilmedi, rahat bir şekilde Tatvan’a varacağız” diye sevinçliydik...

“Arkadaşlarımızın hemen hemen hepsi Tatvan’da oturuyordu. Beş altı saat sonra Diyarbakır’a geldik...”

“Bu olay beni çok etkilemişti. Bu olaydan kısa bir zaman sonra bir gece uykumdan uyandım...”

“İsviçre’de şöyle bir karar aldık. Çağırdım herkesi: Herkes gidip ailesiyle vedalaşsın!..”

“Bu düşmanlık aslında Hollanda’da değil İsviçre’de başladı ama Hollanda’daki basına yansıdı...”

“Şöyle temiz bir çevre olan, belalısı olmayan bir yer bulayım dedim. Tavsiye üzerine bu çevreye geldim...”

“Arkadaş kusura bakmayın, sormadan edemeyeceğim? Bana niçin böyle davranıyorsunuz?”