Ünal Bolat

​ “Bahçenin eski sınırını bilen iki kişiyle vilâyete gideriz, bir dilekçe verip hakkınızı ararız”

“Beni tanımadınız galiba muhtar. Ben sizin kırk sene önce yardım ettiğiniz köylünüzüm...”

​“Rabbim el ayak vermiş, sıhhat vermişti... Ben ise ona ibadet yapmaktan habersizdim...”

“Evet okuyup mühendis olmuştum ama bir Müslüman olarak namaz vazifemi bilmiyordum!..”

​ “Oruç tutmaya izin mi isteyeceksiniz? Eğer öyle düşünüyorsanız ben de oruçlu olacağım...”

​ “Yüreğinde zerre samimiyet olmayan bu insan, insana olan güvenimde kocaman bir girdaptır...”

“Ama asıl öğrenmek istediğim, ihtiyar amcanın ekmek alırken niçin böyle korktuğuydu…”

​ “Amcam yeter artık. Beni deli ettin… İnan ki sana bir şey yapmak için gelmedim...”

“Bu meçhul ihtiyara kim olduğunu, nereden geldiğini sormadım diye üzüldüm doğrusu...”

“Hiç kötülük yapmadık kimseye bilerek... Hiç haksızlık, adaletsizlik de etmedik isteyerek...”

“Biraz peşimden geldi bağırdı çağırdı. Sonra bir şey yapamayacağını anlayınca peşimi bıraktı...”

“Yürekleri pır pır etmiş her anneye, ürktüğünü belli etmeyen her babaya ithaf edilebilirdi bu sözler"

​ “Elindeki kâğıdı uzatınca iki tarafta da bir şaşkınlık yaşandı. Lastikçi 'sen o musun?' dedi...”

​ “Üç çocuğumla üç gündür aç bekliyorum. Allah rızası için bize yardım edin” diye ağladı anne…

​ “Eşim ve çocuklarım da beni terk ettiler. Belki de haklılar, artık çoluk çocuğa bakamıyordum.”

“Tabii, paramız vardı ve peşin parayla üreticiden alıyorduk. Peşin para ile soğanları kolay topluyorduk...”

“Âdeta malları kapışıyorlardı. Fiyat sorma falan yok. Mal kapışılıyor, ondan sonra para ödeniyordu...”

​Hanım da şaşırdı: "Hayrola bey, rüya filan mı, gördün yoksa? Allah gecinden versin!”

​“Muavin benden özür diledi, bilemedim dedi. Gönlünü aldım, canın sağ olsun dedim...”

“Ben bile hayatımın ilk ekmeğini öğrencilerin arasında, 45 yaşında yapmış oldum...”