Vehbi Tülek

Resûlullah efendimiz (Ben kardeşlerimi görmeyi severim!) buyurdu. Eshâb-ı kirâm "Biz senin kardeşlerin değil miyiz?" dedi. Resûlullah buyurdu ki: (Siz benim Eshâbımsınız. Kardeşlerim o kimselerdir ki...)

Şeyh Abdülhay, hocası İmâm-ı Rabbânî hazretleri hayatta iken onunla zaman zaman mektuplaşırdı. Oğullarına da, Mektubat'ı devamlı okumalarını vasiyet etti...

Abdülkâhir Sühreverdî buyurdu ki: "Hiçbir zarûret olmadan dil ile îmânı söylememek küfre sebeb olur. Dili ile îmânı olduğunu söylediği hâlde, kalbinden inanmayan Müslüman değil münâfıktır."

Ahmed-i Zerrûk buyurdu ki: "Akâid ilmi ile îmân bilgileri, fıkıh ilmi ile dînin emir ve yasakları öğrenilir. Tasavvuf ilmi ile ise, kalbi kötü düşüncelerden temizleyerek ihsan mertebesine kavuşulur..."

Cebrâil aleyhisselâm dört bin senede iki rekat namaz kıldı ve; 'Benim kıldığım namaz gibi bir namaz kılan var mı?' diye düşündü. Cevabını Allahü teala verdi...

Büyük velilerden Ebû Bekr-i Ebherî hazretleri, bir cenâze için taziyeye gider. Ölenin yakınlarının çok ağladıklarını görünce, onlara çok duygulu bir şiir okur...

Abdurrahmân-ı Harpûtî, bir gün vakit namazını kılmak için girdiği Ayasofya Câmiinin duvarında asılı bir levhaya gözü takıldı. Levhanın altındaki kâğıtta bir mükafattan bahsediyordu!..

"Kul, Allahü teâlâdan bir şey isteyeceği zaman; O'nun kendisine ihsân ettiği nîmetlerini, emir ve yasakları husûsundaki kusurlarını düşünerek bir şey istemelidir."

Abdülkerîm Cîlî hazretleri, bir sohbetinde, İblisin şöyle dediğini bildirdi: "Vallahi, bana göre bin âlimi aldatmak, îmânı kavi bir ümmiyi aldatmaktan daha kolaydır."

Alâeddîn Arabî Efendi vefat edeceği zaman şöyle dua etti: "Allah'ım! Eğer beni bağışlarsan; sen buna zaten lâyıksın. Eğer azâb edersen; ben de buna zaten lâyıkım."

Büyük velîlerden Amr bin Kays hazretleri vefatına yakın buyurdu ki: "Başkalarının zarar görmesine sevinen kişi, kurtuluşa kavuşamaz."

Kânûnî Sultan Süleymân'a, rüyâsında nûr yüzlü bir ihtiyâr "Eyüp'teki Baba Haydar, sizi kulübesinde bekliyor" der. Kendisini ayağına davet eden bu zâtı Pâdişâh hiç duymamıştı?..

Ebû Bekr-i Nessâc hazretleri buyurdu ki: "Havftan, azab korkusundan daha yüksek makam, Allahü teâlânın sevmediği kimseyi sevmemektir..."

"En büyük hayır ve iyilik; söz, işler ve davranışlarda Resûlullah'a uymaktır. Resûlullah'a tam tâbi olmak için, kâmil bir zâtın, yetişmiş ve yetiştirebilen bir rehberin sohbetinde bulunmak lâzımdır..."

Adiyy bin Müsâfir şöyle buyurdu: "Talebe; Allahü teâlânın sevdikleri ile berâber olduğu zaman edebi gözetip, onları can kulağı ile dinleyen kimsedir..."

Ahmed Satîha buyurdu ki: "Bir âlimi ve evliyâyı ziyâret etmekten maksat, Allahü teâlâya yönelmektir. Onları ziyâret, cenâb-ı Hakk'ın rızâsına kavuşmaya vesîledir."

Alâ bin Ziyâd buyurdu ki: "Bizim bulunduğumuz yerde kadınlardan, yiyecek ve içeceklerden konuşmayınız. Çünkü, en sevmediğim kimse, avret yerlerinden ve yiyip içtiğinden bahsedenlerdir."

"Allahü teâlânın, Arş'ın altında sabâ isimli bir rüzgârı vardır. Bu rüzgâr, seher vakti eser ve seher vakti gönülden tövbe ve istiğfâr edenlerin hallerini Allahü teâlâya götürür."

Ali Sincarî buyurdu ki: "Ebedî olarak yaşamak istiyorsanız, Allahü teâlânın emirlerini yapınız, yasaklarından kaçınınız ve cenâb-ı Hakkı devamlı hatırlayınız. Ondan gelenlere râzı olunuz..."

Amr bin Meymûn hazretleri, Tâbiînin meşhurlarından olup hadîs âlimidir. Aslen Yemenlidir. Hazret-i Ebû Bekr'in halîfeliği sırasında Kûfe'ye yerleşmiştir. 693 (H.74)'te vefât etti...