Osmanlılar Kadir gecesini nasıl kutlardı? Kadir alayları ve Kadriyyeler

Düzenleyen: / Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Osmanlılar Kadir gecesini nasıl kutlardı? Kadir alayları ve Kadriyyeler

Kültür - Sanat Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Ramazan ayı içinde Kadir gecesi İslam tarihinin en önemli günleri arasındadır. Hakkında pek çok hadis-i şerif bulunan bu gece hakkında "bin aydan daha hayırlı" müjdesi veriliyor. Bundan dolayı dini gün ve gecelere çok önem veren Osmanlılar, Kadir gecesini bir başka kutluyor, "Kadriyye" adlı şiirler yazılıyor.

Kur’an-ı Kerim’in inmeye başladığı zamanı ifade eden Kadir gecesi, bu yönüyle de hususi bir yere sahip oluyor.

Bu gece Peygamber Efendimize, "resul" olduğu bildiriliyor ve kendisine Alak suresi inzal oluyor. Ayrıca Kur'an-ı Kerimde "Kadir" adlı bu gecenini faziletlerine dair bir sure bulunuyor.

Her şeyinin İslam kültürüne göre şekillendiren Osmanlı cemiyeti de mevlitler, Kadir Gecesi alayları, yardımlaşmalar, iftar yemekleri, ibadetler, hatimler gibi faaliyetlerle geceyi ihya etmişlerdir.

Osmanlı şairlerinin bu kadar mühim bir geceyi şiirlerinde işlememesi elbette düşünülemez. Şairler gerek müstakil beyitlerde gerekse "Kadriyye" adlı şiirleriyle bu geceyi şanına yakışır şekilde anlatıyor.

Osmanlılar Kadir gecesini nasıl kutlardı? Kadir alayları ve Kadriyyeler - 1. Resim

KADİR NE DEMEK?

Kadir, Arabide “kadr” kökünden geliyor; Türkçeye “kadir” olarak geçiyor. “Değer, kıymet, miktar, şeref” (Vankulu Mehmed Efendi, Şemseddin Sami) manalarına geliyor. Bâkî’ "saf saf" redifli ünlü şiirinin son beytinde bu manada kullanıyor:

Kadrini seng-i musallâda bilip ey Bâkî

Durup el bağlayalar karşında yârân sâf sâf

Rütbe, derece, yıldızların parlaklık derecesi manalarında da kullanılıyor. Fuzûli şöyle söylüyor:

 Zemin pây-bûsınla bir ḳadr bulmış

Kim ol ḳadre ḳādir degül āsmān hem 

  • Yeryüzü ayağını öpmekle bir rütbe, derece bulmuş. Kimse o rütbeye, dereceye sahip değil, yıldızlar bile.

Osmanlılar Kadir gecesini nasıl kutlardı? Kadir alayları ve Kadriyyeler - 2. Resim

KADİR ALAYI 

Kadir Gecesi’ne has olarak yapılan faaliyetlerin başında Kadir Gecesi alayı geliyor. Kadir Alayı da denilen bu merasimde padişahlar yatsı ve teravih namazlarına halkla beraber selatin camilerin birinde katılıyor.

Osmanlı teşrifatıyla padişahın gideceği caminin güzergâhı hazırlanıyor. Alay gerçekleştirilmeden  yollar tamir ediliyor, aydınlatılıyor,  alayın halk tarafından seyredilebilmesi için oturma yerleri yapılıyor. Harem ehline de hususi yerler ayrılıyor.

Alayın Ayasofya Camisi’nde yapılması âdet olsa da  Sultan Abdülmecit ve Sultan Abdülaziz Han devirlerinde Tophane’de Nusretiye
Camisi’nde yapılmıştır.

Kadir Alayına bakan evlerin misafirleri alamayacak şekilde dolup taşıyor. Eyüp ve Ayasofya camileri bu gecede sabaha kadar açık tutuluyor.

Şair Şevkî Hasan Tahsin Efendi bu manzarayı şöyle tasvir ediyor:

Leyle-i Kadr’in rüsûmu oldu icrâ‘ bî-kusûr 

Zât-ı şâhâne edip teşrîf oldu pür-sürûr

Toplar atıldı donandı bahr ü ber kandîl-i nûr

Nûr-ı Kadr’i bu gece Tophâne Meydânı’nda gör

Zeyn içün inmiş yere gökden nücûm-ı Keh-keşân

  • Kadir gecesi merasimi kusursuz icra edildi. Toplar atıldı, donandı denizden ve karadan nur kandilleri. Kadir gecesinin nûrun bu gece Tophane Meydanı'nda gör. (Âdeta) Süslemek için gökten Kehkeşan (Samanyolu) yere inmiş.

Osmanlılar Kadir gecesini nasıl kutlardı? Kadir alayları ve Kadriyyeler - 3. Resim

KADRİYYELER

Osmanlı şairlerinin tıpkı ramazanı karşılıyor gibi yazılan “merhaba” redifli şiirleri divanlarında görülüyor. Musa Kâzım Paşa şu şiiri tipik misali:

Şâhid-i nûr-ı Hüdânun zülf-i müşk-efşânısın

Merhabâ ey Leyletü’l-Kadr-i mübârek merhabâ

Halka bin günden hayırlı Hâlıkun ihsânısın

Merhabâ ey Leyletü’l-Kadr-i mübârek merhabâ

Kadriyye şiirler arasında pek çok örnek olsa da günümüz Türkçesine en yakın yazılan Rıza Tevfik Bölükbaşı’nındır. Rıza Tevfik “Sultan Abdülhamid’in Ruhaniyetinden İstimdat” şiiri başta olmak üzere son devir Osmanlı şiirinin numunelerini vermiştir.

Kaside-i Kadriyye

Dün ilham aldı gönlüm Cünye’nin sâf ‘âsumânından

Şiirler dinledim dergâh-ı izzet kudsiyânından

Hava gayet lâtif olmuştu, çamlıklarda, dağlarda

Füsunger cilveler sezdim bahârın hüsn ü ânından

Bu uzletgehte hamd olsun ki müste‘mendi vicdânım

Muacciz bir hayatın ihtiyaç-ı în ü ânından

Çıkıp gezdim dolaştım kumlu sahillerde keyfimce

Gurûb-ı şemsi seyrettim büyük taşlar meyânından

Güneş Bahr-ı Sefîd ufkunda pinhan olmadan evvel

Sular nûru’n alâ nûr oldu tâb-ı zerfeşânından

Gurûbun sihr-i elvanbâzı birçok sahne arz etti

Çocukluk devrinin rengîn ü şen rü‘yâ cihânından

Ziya şellâlesiyle neş‘eler aksetti Lübnan’a

Güzel İstanbul’un mor salkımından erguvanından

Muanber zülf-i yâr öpmüş kadar sermest-i zevk oldum

Cibâlin bû-yı sünbül neşreden bâd-ı vezânından

Bir lâhûtî sa‘âdet müjde-i gufrânı andırdı

O tebşirâtı tes‘îd etti kuşlar âşiyânından

Küçük aklımla bir mâna-yı kudsiyyet çıkardım ben

Bu müstesnâ behiştî neş‘enin hüsn-i beyânından

Sahihan gördüğüm bir lem‘a-ı âyât-ı rahmetmiş

Mübarek Leyletü’l-Kadr’in uluvv-ı izz ü şânından

Güzel İstanbul’un hatırda hâlâ yâdı kalmıştı

Beş on gün şevk-i hürriyetle hoş geçmiş zamanından

Dolaştım Fâtih’in bî-misl ü hem-tâ pây-ı tahtında

Anıp mâziyi coştum himmet-i hayret-resânından

Donattım şehri mahyalar kurup kandiller indirdim

Semâvât-ı hayâlin pertev-efşân kehkeşânından

Bütün câmi‘lerin gülbank-ı cûş-â-cûşı tesbîhi

Erişti gûşıma geçmişlerin rûh-ı revânından

Ufuklar çınlıyorken sayha-i Allahu ekberle

Gönülden kâinata akseden akşam ezânından

Hemen meshûr olup düştüm kapandım secde-i vecde

İlâhîler işittim ‘arş-ı a‘lâ sâkinânından

Bu rûhânî ziyâretten ferahlandım selâm aldım

Vefâkâr ümmetin binlerce muhlis Müslimânından

Kaynak: Klasik türk şiirinde Kadir gecesi ve Kadriyyeler Emre Gürbüz.

Düzenleyen:  - Kültür - Sanat
Kaynak: Türkiye Gazetesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...