Kumara başlama yaşı 15'e düştü! Yeşilay'ın raporunda çarpıcı sonuçlar

Türkiye’de kumar ve sanal kumar bağımlılığı alarm verici seviyeye ulaştı. Yeşilay’ın hazırladığı rapora göre kumara başlama yaşı 15’e kadar düştü, çevrim içi kumar bağımlılığı ise alkol ve maddeyi geride bıraktı.
Yeşilay'ın "Türkiye Kumar Raporu" açıklandı. Raporda, kumar ve sanal kumar bağımlılığının son dönemde hızla artış gösterdiği belirtildi.
Raporda, kumara başlama yaşının 15'e kadar düştüğü, Türkiye'de 15 yaşın üzerindeki her 10 kişiden birinin hayatında en az bir kez kumar oynadığı ve en riskli grubun gençler olduğu ifade edildi.
Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç, burada yaptığı konuşmada, bağımlılığın insan ve toplumun başına gelebilecek en kötü şey olduğunu söyledi.
Dinç, bağımlılığın sosyal yapıyı bozup ekonomiyi sarsan ve suça yol açan ciddi bir sorun olduğunu belirterek, Yeşilay’ın 1920’de gençleri bağımlılıktan korumak amacıyla kurulduğunu hatırlattı. Alkolle başlayan mücadelenin zamanla uyuşturucu, tütün, internet ve kumara karşı da sürdüğünü söyleyen Dinç, kumarın en hızlı yayılan ve gençleri en çok etkileyen bağımlılık türü haline geldiğini vurguladı.
"YASAL VE YASA DIŞI KUMAR AYNI DERECEDE TEHLİKELİ"
Türkiye’de kumarın hem yasal hem de yasa dışı olarak iki boyutta ele alınması gerektiğini belirten Dinç, yasa dışı kumarla mücadele için Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz başkanlığında birçok kurumla birlikte kapsamlı bir plan hazırlandığını ve bu planın yakında uygulanmaya başlayacağını söyledi.
Ancak sadece yasa dışı kumarın değil, yasal kumarın da aynı derecede tehlikeli olduğunu vurgulayan Dinç, “Yasal kumar da bağımlılık yapıyor, insanları psikolojik ve fiziksel olarak yıpratıyor, aile düzenini bozuyor, toplumu sarsıyor ve intiharlara kadar varan sonuçlara yol açıyor. Bu nedenle yasal kumarla ilgili de mutlaka düzenleme yapılması gerekiyor.” dedi.
"KUMAR, AİLELERİ PARÇALIYOR VE SUÇA SÜRÜKLÜYOR"
Yeşilay Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Murat Şentürk, kumar bağımlılığının küresel anlamda ciddi bir mesele haline geldiğini anlattı.
Kumarın hazları ve arzuları hedef alan noktaya işaret ettiğini, gösterişli tüketimin bir normu haline geldiğini belirten Şentürk, kumarın, bireyin kendisi ile aile hayatına ciddi zararlar verdiğini aktardı.
Prof. Dr. Şentürk, bireyin kumar bağımlılığının, ailesini ekonomik ve duygusal anlamda tükettiğine dikkati çekerek, "Aile içerisinde şiddetin artması, boşanma ve intiharların yaşanması gibi aslında çok net söyleyebileceğimiz hususlar var. Yani kumar bağımlılığının aslında aileye dönüştürücü bir etkisi olduğundan söz edebiliriz. Doğrudan sadece kumar bağımlılığına bağlayamayız belki ama böyle bir etkiden söz etmek mümkün." ifadelerini kullandı.
"KUMAR, ALKOL VE MADDEDEN DAHA HIZLI YAYILIYOR"
Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Merih Altıntaş ise, çevrim içi kumarın diğerlerine göre çok daha hızlı ve acımasızca bağımlılık yaratabilen bir kumar türü olduğunu söyledi.
Bunun davranışsal bağımlılık olduğuna işaret eden Doç. Dr. Altıntaş, "Mekanizma, işleyiş aynı ve maalesef sonuç da aynı. O yüzden bizim ülke olarak hatta dünya olarak kumara verdiğimiz önem ve bununla ilgili koruyucu, önleyici hizmetler ve tedavi hizmetlerinin aynı zamanda bundan sonra çok daha yoğun olarak sürdürülmesi gerektiğini düşünüyoruz." dedi.
Bağımlılık yapan ürünlerin endüstrilerinin her geçen gün kendilerine farklı ve yeni pazarlar kazandırmaya çalıştığına işaret eden Altıntaş, şöyle devam etti:
"Kumar endüstrisi de daha hızlı, cazibeli formlarla maalesef gençleri ve insanlarımızı hastalandırmaya devam ediyor. Özellikle Yeşilay Danışmanlık Merkezlerine yani YEDAM'lara olan kumar bağımlılığı başvurularının, alkol madde ve tütün başvurularını geçtiğini söyleyebiliriz. Oldukça fazla sayıda başvuru alıyoruz. Bir de başvurmayanların olduğunu yani henüz daha olayın farkındalığının gelişmediğini, tedavi ihtiyacı olan ama farkında olmayan ailelerin ve bireylerin olduğunu düşününce aslında bu sayılar ve oranın görünenden çok daha fazla olduğunu tahmin etmekteyiz. Bu bizim için oldukça önemli bir konu"
ERKEN MÜDAHALE TEDAVİ ŞANSINI ARTIRIYOR
Altıntaş, bunun tedavi edilebilen bir hastalık olduğundan bahsetti.
Özellikle ailelerin bu konuda çok duyarlı olmaları gerektiğini dile getiren Altıntaş, "Eğer bir kişi maddi kayıplar vermeye, yalanlar söylemeye başlamışsa, telefonuyla, tabletiyle çok fazla ilgileniyorsa, etrafından borçlar almaya başlamışsa ailesinin bu konuda farkındalığının çok yüksek olması gerekli. Hemen bunu fark edip sürecin her neresinde olursa olsun mutlaka kişinin Yeşilay Danışmanlık Merkezi ya da diğer kurumlara başvurup bununla ilgili danışmanlık ve aynı zamanda tedavi alabileceği konusunu mutlaka biliyor olmalılar. Ne kadar erken yakalarsak, erken müdahale edersek, onları tedavi etme olanağımız o kadar yüksek." değerlendirmesini yaptı.