Hocalı katliamının canlı şahidi Dürdane Ağayeva: Tarih böyle bir vahşet görmedi

Düzenleyen: / Kaynak: HABER MERKEZİ
- Güncelleme:
Hocalı katliamının canlı şahidi Dürdane Ağayeva: Tarih böyle bir vahşet görmedi

Dünya Haberleri  / HABER MERKEZİ

31 yıl önce yaşadığı Ermeni vahşetini anlatan Dürdane Ağayeva “Tarihte hiç yaşanmamış bir alçaklığın kurbanlarıyız” dedi.

YILMAZ BİLGEN'İN HABERİ - Azerbaycan ordusu düzenlediği anti terör operasyonu ile 30 yıllık hesabı kapattı. Türkiye dâhil Batı dünyasında operasyon sonrası işgalci Ermenilerin bölgeyi terk etmesi büyük bir ajitasyon, yalan propaganda ve istismar aracına dönüştü.

Türklerin kanlı soykırım eşliğinde sürüldüğü yurtlara yerleşen Ermenilerin geliş hikâyesini yok sayarak üretilen dezenformasyona en iyi cevabı o kâbusu yaşayan Azerbaycanlı siviller vermekte. O isimlerden birisi de 20 yaşında büyük acılar ve sürgün yaşayan Dürdane Ağayeva.

Azerbaycanlı katliam ve sürgün mağduru 52 yaşındaki Dürdane Hanım anlatırken gözyaşlarına engel olamadığı o karanlık günler için şu ifadeleri kullandı: "Hocalı’da Telekom şirketinde çalışıyordum. İşten çıktım ve gece yatmaya hazırlanırken bomba sesleri ile irkildik. Kısa süre sonra havalimanı düştü dediler. Anladık ki Hocalı’da artık bize hayat yok.

Hemen toparlanıp gece yarısı yola düştük. Her yer kar buz. Gargar Nehri’ni geçmek başlı başına bir ölüm. Çoğumuzun ayağı yalın. O gece bazı çocuklar ve yaşlılar o nehirden çıkamadı. Donarak öldüler. Bir kısmı ise ormanda ayakları, elleri donarak öldü. Ağdam yolunda ilerlerken ‘korkmayın emniyettesiniz’ diye seslenen birilerini duyduk. Biz de inandık ve onlara doğru yürümeye başladık. Vardığımızda gördük ki bunlar Ermeni çetelerdi. Derhâl ellerimizi bağlayıp bizi tekrar Hocalı’ya götürdüler.

ZİNCİRLE DÖVDÜLER

Kafile zaten çoğunlukla kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşuyordu. Ancak onlar bu silahsız grubu dahi korkakça, alçakça yöntemlerle ele geçirme yolunda gidip kendilerini Azerbaycan ordusu gibi gösterdiler. Sonra evimizin kapısına getirip, bağlı hâlde beni zincirle dövmeye başladılar. Aynı şeyi diğer Türklere de yaptılar. Bazı gençlerimizi gözümüzün önünde kör bıçakla kestiler

Hagani isimli 16 yaşında temiz yüzlü bir çocuğumuzun kafasını, kahraman gördükleri bir Ermeninin mezarı başında kestiler; kanını onun mezarına akıtarak bunun bir adak olduğunu söyleyecek kadar barbarlaştılar. Şimdi bizim askerlerimiz girdiği yerlerde Ermenilere su, yemek, bisküvi ikram ediyor. Doktorlarımız onları tedavi ediyor. Aradaki fark biz insanız onlar ise cellat.

“ANADOLU’NUN İNTİKAMI” DEDİLER

Ertesi gün bizi 50 kişilik kadınlardan oluşan bir grup olarak Hocalı’dan alıp Askeran’a götürdüler. Orada beton zeminde penceresi olmayan ve içeriye kar yağan bir zindana attılar. Her gün 3-4 düzenli işkence seansı vardı. Her birimize 7-8 Ermeni katil gelip işkence ediyordu. Bayılana kadar dayak ve akla hayale sığmaz işkencelere maruz kaldık.

Bir gün bayıldım ve nabzıma bakıp çöpe atmışlar. Gece yarısı kendime geldim. Ağzımın suyu ile donmuş hâldeki kirpiklerimi, göz kapaklarımı zorla açtım. Dişlerim ve dilim hariç, ellerimi, ayaklarımı hatta hiçbir uzvumu hissetmiyordum. İnleme sesimi duyan yaşlı çete üyesi Ermeni gelip sürüyerek geri zindana attı. Orada yaşananlar çok ağırdı. Karabağ’ın yüzlerce açılmamış goncasını alçakça kirlettiler. Azerbaycan ve Türklerin namusuna kara bir leke sürdüler. Bize bunları reva görenler bizden ne istediklerini neden bu işkenceleri yaptıklarını sorduğumuzda, ‘Anadolu’nun intikamını alıyoruz’ diyorlardı. Asırlarca koruyup, kolladığımız Ermenilerin bu nefreti daha bir ağır geliyordu.

Hocalı ve Askeran’da insan aklının alamayacağı işkenceler gördüm. Oradan kurtulmam inanılmaz bir olay. Ancak çok ağır izler bıraktı. Her gece o günlerde işkence çığlıkları kulaklarımda çınlıyor. Kanser oldum. Tedavim devam ediyor, yarın ameliyatım var. Bu yaranın dermanı yok biliyorum ama Ermeni destekçileri bizim yaşadıklarımızı ve o dönem tecavüzcü katil Ermenilerin yaptıklarını da bilmek zorunda.

Biz yalın ayak çıkarıldığımız topraklarımıza mertçe, işkencesiz, katliamsız dönüyoruz. Hem 44 günlük savaşta hem de 19 Eylül’de Türk’ün şanına yakışan bir harp örneği sergiledik. Sivilleri önceleyen bir yiğitlik, insan hakları dersiydi bu. Şu an kaçan Ermeni siviller zaten aldatılarak buraya geldi. O evlerin sahibi var ve geri dönecek. Bunu biliyorlar. Aynı zamanda hepsi Karabağ’da yaşanan vahşeti gördü, biliyor. Hiçbir anne, baba, eş biz orada işkence ile mahvedilirken tepki göstermedi. Şimdi biraz da bunun utancı ile kaçıyorlar."

ERDOĞAN SÖZÜNÜ TUTTU

Dürdane Ağayeva, 2019 yılı Şubat ayında görüştüğü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisine “Hocalı mutlaka yeniden özgür olacak, sen de evine döneceksin” sözünü verdiğini belirtti. Erdoğan’ı çok sevdiğini belirten Ağayeva “O gün ‘bu utancı ortadan kaldıracağız’ diyen bizim mert Başkan’ımız sözünde durdu. Kardeşi Aliyev ile Türk’ün yumruğu Karabağ işgalcilerini dağıttı. Çok gururluyum. Ben Hocalı’ya döneceğim ama en çok istediğim şey Erdoğan’ın 24 Şubat doğum günü Hocalı’da olması bize müthiş bir armağan olur” diye konuştu.

Düzenleyen:  - Dünya
Kaynak: HABER MERKEZİ
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...