Karunlar da ölür Mr. Rockefeller!

Yeni Dünya Düzeni tabirinin mimarı David Rockefeller; IMF, Dünya Bankası ve BM’de ferman okutuyor, düşünce kuruluşu CFR ile ders ezberletiyordu Beyaz Saray’a...

İrfan Özfatura - New York’ta 1915 yılında doğan David, ünlü milyarder John D. Rockefeller’in torunu. Çocukluğunu dedesinin malikânesinde (Kykuit’teki şatoda) geçiriyor. Harvard Üniversitesini bitiriyor (1936), kapitalizmin ağa babası ama mezuniyet tezi olarak “sosyalizm”i seçiyor.
Ve ailenin iştiraklerinden Chase Manhattan Bankasında müdür yardımcı olarak göreve başlıyor.
Bilahare Chicago Üniversitesinde doktora (1940) yapıyor. II. Cihan Harbi’nde Kuzey Afrika ve Fransa’da istihbari faaliyetlerde bulunuyor.
Savaş sonrası ülkesine dönüyor ve Rockefeller İmparatorluğu’nun sevk ve idaresinde vazife alıyor.
David’ın hırsı dedesinden az değil, Chase Manhattan Bank’ın yönetimini ele geçirince amcası William Rockefeller’in elindeki National CITY Bank ile ilgilenmeye başlıyor ve ABD’nin önde gelen finans kuruluşu JP Morgan’la birleşme kararı alıyor.

BEYAZ SARAY’IN KARA KUTUSU CFR
Ama asıl mesaisini CFR’ye (Council of Foreign Relations) ayırıyor. CFR düşünce egzersizi “think-thank” yapan bir kuruluş gibi görünse de Beyaz Saray’a strateji çiziyor. Allen Dulles, Gerald Ford, Angelina Jolie, Bill Clinton, Colin Powell, Condoleezza Rice, Dick Cheney, George Shultz, George Soros, Henry Kissinger, Jimmy Carter, John Kerry, Madeleine Albright, Paul Wolfowitz gibi isimler hep bu tezgâhtan geçiyor. Irak işgali, İkiz Kule saldırısı gibi karanlık işler burada tertipleniyor.
Dünya Bankasının başındaki isimlere bakarsanız hepsinin Rockefeller ailesine bağlı şirketlerden yetiştiğini görürsünüz. Aynı şekilde Uluslararası Para Fonu da (IMF) ailenin kontrolünde bulunuyor.
Birleşmiş Milletler teşkilatında da can alıcı noktalarda adamları oturuyor. Mesela Chase Bank’ta başkanlık yapan Joseph Verner Reed, hem Dünya Bankasına (1987) hem de BM Sek- reteri’nin Siyasi İşler yardımcılığına getiriliyor.

HER BİRİ DEVLET GİBİ
CFR Grubuna Üye kurumlar arasında Alcoa (alüminyum tekeli), International Group (sigorta- finans), Bank of America, Bloomberg Medya, Boeing, BP, Chevron (petrol), Citigroup (yatırım), Exxon Mobil, Ford Motor, General Electric, Goldman Sachs (yatırım), Halliburton (petrol malzemeleri), IBM, JP Morgan Chase, Kohlberg Kravis Roberts & Co, Lehman Brothers, Lockheed Martin, McGraw-Hill, McKinsey, Merck (kimya-ilaç), Merrill Lynch (yatırım bankası), News Corporation, Shell Oil, Time Warner, Toyota (Kuzey America) gibi devler bulunuyor.
101 yaşındaki David Rockefeller 6 defa kalbini 3 defa böbreğini değiştiriyor. Parasıyla değil mi yine değiştirir icabında.
200 yaşına kadar yaşayacağım dese de ekonomik tahminleri kadar isabetli olmuyor, 99 yıl gibi ciddi bir hata yapıyor.

İMPARATORLUK NASIL KURULDU?
Tekelcilerin kralı, yolsuzlukların babası, petrolcülerin çarı, iğrenç kapitalist diye adlandırılan Rockefeller bir yandan kan ve ter emiyor, bir yandan haç ve burs dağıtıyor

John Davison Rockefeller
John Davison Rockefeller, rüzgâr nereden eserse yelkeni oraya açan ama hayatta başarılı olamayan taşralı bir baba ile mutaasıp, titiz ve tutumlu bir ananın oğludur. Teşebbüs tarafını babasından, cimriliğini anasından alır. Orta mektebi iyi kötü bitirir ve Cleveland’lı bir tüccarın yanında kâtipliğe başlar.
Haftada sadece 4 dolar kazanmasına rağmen yemez, içmez, eline geçeni yastık altına atar. Birkaç bin dolar biriktirince bakliyat ticaretine başlar. İç savaş patlayınca orduya yüklü miktarda tahıl ve domuz eti satar. Lakin onun gözü ispermeçetin (balina yağı) yerini almaya başlayan petroldedir. Pensilvanya’da kara altın fışkırmaktadır âdeta. Bunlar mavnalarla Cleveland’a taşınabilmektedir kolayca. John heyecana kapılır ve ortağı Samuel ile Exelcior Works adlı bir şirket kurar. Kriz döneminde petrol fiyatları oynar, kâh 10 dolara yükselir, kâh düşer 50 sent dolaylarına. Bütün bunlar onlara yarar.

RAKİPLERİNİ BATIRA BATIRA
John, ticarette acımasızdır, kazanmaktan ziyade batırmaya oynar, rakiplerini köşeye sıkıştırıp boğar. İki yıl içinde 23 şirket ve 18 tesisi satın alır. Cleveland’daki rafinerilerin %80’ini ele geçirdiğinde yaşı 31’dir daha... Rockefeller sadece petrolle kalmaz, varil üretimine de atlar. Bu arada Avrupa pazarını keşfeder, ihracata başlar.
Sağa sola yetişemez olunca içki ticaretinden deli paralar kazanan bir iş bitiriciyi (Henry Flagler) ortak alır. Bu adam demir yolcularla çok özel anlaşmalar yapar. Artık rakipleri duramayacaktır ayakta. Petrolcü çok mal işlemelidir ki maliyet düşsün. Gazyağının fiyatı sabittir zira. Bu yüzden sahip olduğu firmaları bir çatı altında toplar ve Standart Oil’i kurar. İstasyon ve limanlarda köşe başlarını tutar. Hâl böyle olunca küçüklerin yaşama şansı kalmaz.

Rockefeller Center. Heykelin manası açık, âlemin merkezi biziz, dünya etrafımızda dönüyor.
OYUNU KURALINA GÖRE!
Artık kimse Standart Oil’in izni olmadan bir yerden bir yere damla petrol taşıyamaz. Zaman zaman hakkında davalar açılsa da başı ağrımaz, idarecileri bugünler için beslemiştir zira
Evet petrol nakliyesine herkesten az öder ama “hiç ödememek” varken, di mi ama... Akla gelmeyecek bir şey yapar ve boru hatları kurar.
Peki elemanlarına hakkını verir mi? Ne yazık ki hayır. Nitekim Lodlow madencileri sefalet ücretlerine ve ağır şartlara dayanamaz grev kararı alırlar.
Rockefeller’e meydan okumak ha!
Gider gangsterlerle anlaşır. Madenci ailelerinin kaldığı çadırlar ateşe verilir, kaçışanlar kurşun yağmuruna tutulurlar.
Yoo yo, onlara bir şey olmaz, basın ellerindedir, anlattığı gibi inanacaktırlar nasıl olsa.

KABALACI MASON BAPTİST
1880’li yıllarda içten yanmalı motorlar kullanılmaya başlar ve petrol stratejik ürün olur bir anda. John, benzin istasyonlarının sayısını 130’dan, 3 bin 500’e çıkarır. Sadece akaryakıtla kalmaz, madenî yağlar, kasalama, kutulama ve nakliye işlerine de el atar. Aşırı hırslıdır, gece yarılarına kadar vagonların tepesinde dolanmaktan bitap düşer, gözlerinden uyku akar. Doktorları Rockefeller’i dizginler, “böyle çalışırsan ölürsün” derler açıkça. Hekimlerin sözünü tutar ve yaşı henüz 50 iken işleri devreder çocuklarına.
Kendisi yardım işlerini organize eder güya. Baptist kilisesinin misyoneri gibi çalışır. Bir taraftan insanların kanını ve terini emerken haç ve burs dağıtır ona buna. Bu isimlerin ileride işine yaraması lazımdır, boşa taş atmak gibi olur yoksa. Türkiye’den kimlere burs verdi bakmak gerek, olur ya tanıdık birileri çıkar. Bir ara Başkan Roosevelt bu azılı tröstün dağıtılması ve gasbedilen hisselerin eski sahiplerine iadesi için kolları sıvar. Cesur Yargıç White bu yönde kararlar alır hatta. Gelgelelim düzenin çivisi çıkmıştır, tröstler azalacağına artar, birileri mısır, tütün, çelik, alüminyum, muz, telefon alanlarında da tekel olurlar.