Sismik boşluk nedir, ne anlama geliyor?

Deprem tehlikesi yüksek bölgelerde sıkça kullanılan “sismik boşluk” terimi, uzun süredir kırılma ya da kayma yaşanmamış aktif fay segmentlerini tanımlar. Uzmanlar bu bölgeleri gelecekte meydana gelebilecek büyük depremler açısından kritik görüyor.
Türkiye, aktif fay hatlarının yoğun olduğu bir deprem kuşağında yer alıyor. Bu nedenle bilim insanları, fayların hareket geçmişlerini inceleyerek muhtemel riskli bölgeleri belirlemeye çalışıyor. Sismik boşluklar, geçmişte kırılmamış ama önemli bir gerilim birikimi taşıyan fay segmentleri olarak dikkat çekiyor.
SİSMİK BOŞLUK NEDİR?
Sismik boşluk, aktif bir fay hattının belirli bir bölümünde, çevresindeki segmentlere kıyasla çok daha uzun bir süredir büyük bir kırılma veya deprem yaşanmamış alanlara verilen addır. Fayın diğer bölümlerinde düzenli aralıklarla yer değiştirme olurken, bu segmentte uzun süreli bir suskunluk gözlemlenir. Bu durum, ileride büyük bir deprem yaşanabileceğine dair önemli bir işaret olarak değerlendirilir.
Jeoloji ve sismoloji alanında yaygın olan hipoteze göre, bir fay hattındaki toplam hareket zamanla tüm segmentler arasında dengelenir. Bu da uzun süre kırılmamış bir segmentin gerilim biriktirdiği anlamına gelir. Sismik boşluklar bu nedenle deprem tahminleri açısından özellikle dikkatle incelenir. Ancak bu yaklaşımın eleştirildiği ve her zaman birebir gerçekleşmediği de bilimsel tartışmalarda yer alır.
SİSMİK BOŞLUK HARİTASI
Türkiye’de birçok bölgede sismik boşluklara ilişkin bilimsel araştırmalar yürütülüyor. Van YYÜ, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) ve AFAD’ın ortak projesiyle Van, Hakkari ve Ağrı’daki 5 aktif fay hattında kapsamlı saha çalışmaları yapıldı. Bu çalışmalarda Başkale, Erciş, Yüksekova, Şemdinli ve Tutak fayları incelendi. Uzmanlar, 30 metre uzunluğunda ve 4 metre derinliğinde hendekler açarak geçmiş depremlerin izlerini ortaya çıkardı.
Elde edilen verilere göre Yüksekova ve Şemdinli fay zonu, uzun süredir büyük bir kırılma yaşanmamış segmentleriyle sismik boşluk olarak değerlendiriliyor. Bu bölgelerde tarihsel veya aletsel dönemde büyük bir deprem kaydı bulunmuyor. Uzmanlar, zemin dayanımının zayıf olması nedeniyle muhtemel bir depremin ciddi risk oluşturabileceği uyarısında bulunuyor.