Anadolu’nun lezzet yollarını keşfedin

A -
A +

İnsan ilk günden bugüne ve sanırım yarınlarda hep bu çabayı gösterdi yani SEYAHAT etti ve ediyor. Peki seyahat ne demek? KONAKLAYACAK, TEMİZLENECEK VE ELBETTE KARIN DOYURACAK. Geçmişten bugüne bütün bu anlamda gösterilen çabalar saygı gerektiriyor. Görünen o ki, dünün estetik kaygıları ve kültür yaklaşımları aslında bugünün bu anlamda arayışta olan insanlardan pekte farklı değil. Elbette yenilikler mutlu ediyor ama yeri gelmişken söylemek isterim yenilikler kimi zaman iyi sonuçlar vermeyebiliyor. Adına yenilik dediğimiz şeyler kimi zaman çoğu şeyi de beraberinde yok edebiliyor.  Böyle genel bir perspektif içinde seyahat kültürünün içini doldurmak şüphesiz ki genel bir anlatım şeklinden uzak durmayı gerektiriyor. Komik olan ise bu denli önemli olmasına rağmen çoğumuzun yeterince ciddiye almadığı bir olay SEYAHAT etmek. Hâlbuki seyahatler hayata dair somut ya da soyut kültür varlıklarını anlamamız için en temel ihtiyaç. Batıdan doğuya, kuzeyden güneye… Anadolu’nun zengin ve aydınlık bir dönemi olan Orta Çağ’da Selçuklu ve Osmanlı medeniyetleri, önceki kültürlerin değerleriyle harmanlanarak Anadolu’da muazzam bir medeniyet oluşturdu. Bu dönemlerde seyahat edenlerin hayatını güvenli ve kolay kılmak için sarf edilen çabalar, Anadolu’nun tarihinde önemli bir yer tutar. Orta Çağ’da Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu topraklarında yaşanan refah, zenginlik ve orijinalliği anlayabilmek istiyorsanız HANLAR, HAMAMLAR VE SOFRALAR üçlemesine dikkat edeceksiniz. İnanın detaylar sizi çok şaşırtacak! 

FARKLI COĞRAFYALARA YOLCULUK

Dönem insanlarının etkileyici fikirlerini, deneyimleriyle anlamak, yaşatmak, bilgilenmek ve ilerisi için kalıcı bir toplumsal bellek oluşturmak adına verilen çabalar kesinlikle saygıyı hak ediyor. 

 

Yaşayan ve yaşatan, alternatif lezzet rotaları oluşturmak çok zor değil, HANLARIN rotalarını izleyin yeter. Hanlar sizleri hamamlara ve sofralara götürecek. Bu temel ile adım adım ANADOLU’NUN SIRLARLA DOLU dünyasına farklı pencereler açabileceksiniz. Seyahatler Anadolu mutfağının lezzet ehli ustalarının ellerinden ilginç, sıra dışı ve lezzetli yemekler tatmanızın yanı sıra usta ağızlardan mutfak hikâyeleri ile geleneksel mutfakların sırlarıyla dolu keyifli sohbetler yapmanızı sağlayacak. Yurt içinde ve dışında hayatın çok farklı yollarından geçmiş, dünyanın farklı yörelerinde farklı hayat tarzlarını benimsemiş seyyahlar dönemin orijinal ruhunun, coğrafyasının ve kültürünün lezzet yollarından iz sürerek anlatmışlar.  İşte EVLİYA ÇELEBİ ve İBN-İ BATUTA en çarpıcı iki örnek… Bu ve benzer isimler aracılığıyla mimari, coğrafya, el sanatları, yöresel yemek ve müzikler bölgedeki evlere ya da küçük topluluklara hapsedilmekten kurtulup dış dünyaya açılmışlar.  Geleceğin yapı taşları olan geçmişin gerçek izlerine ilgi duyan, öğrenme merakı taşıyan, araştıran çağdaş seyyahlar da günümüz farklı coğrafyalarının keşfedilmelerini sağlıyor. 

SELÇUKLULAR ÖNCÜ OLDU

Kültür turizminin uygulanmasının ve yaşatılmasının ilk şartı kültürel mirasın korunması ve tanıtılmasıdır. Anadolu’nun en özgür ve özel döneminin yaşandığı yüzyıllarda, Selçuklular ve sonrasında da Osmanlı İmparatorluğu, çağdaşlarına göre refah düzeyi epey yüksek, zengin bir devlet modeli kurmuş. Onların bu izleri de yine seyyahlar aracılığıyla daha anlaşılır ve keyifli bir hâl almış. Kurulduğu tarihten, yıkılmasına kadar geçen sürede Anadolu’ya pek çok şeyi ilk defa getiren Selçuklulardır. Selçuklular kendilerinden önceki kültürleri korumuş ve geliştirip iyileştirerek yaşatmışlardır. Hanlar, hamamlar ve sofralarla kendi kültürlerinin anlaşılmasını sağlamışlardır. Dönemin gezginlerinin notları Selçuklu, Osmanlı ve hatta daha öncesi kültürlerin daha iyi anlaşılması yolunda önemli olmuştur. 

ÜÇLEMEYE DİKKAT

Sonuç olarak ülkemizde yeterince gelişmemiş kültür turizmini yeni bir açılımla beslemek, yeni turizm rotaları açmak ve seyahat alışkanlığının artırmak çok önemli. Anadolu coğrafyasındaki HANLAR, HAMAMLAR ve SOFRALAR üçlemesi tam da bu düşünceyi anlatır. Türkiye portalinde şöyle bir giriş var: YOL ÜZERİNDE VEYA KASABALARDA YOLCULARIN KONAKLAMALARINA YARAYAN HANLAR, SOSYAL VE TİCARİ HAYATIN ÖNEMLİ MERKEZLERİ ARASINDA BULUNMAKTAYDI. AVLULARINDA DÜKKÂNLARIN OLDUĞU, KATLARINDA YOLCULARIN DİNLENEBİLECEĞİ ODALARIN BULUNDUĞU BU YAPILAR, GÜNÜMÜZDE İŞLEVLERİNİ DEĞİŞTİREREK VARLIKLARINI SÜRDÜRMEKTEDİR. O hâlde Türkiye’nin birçok yerinde bulunan bu nadide eserleri hayatın içine daha fazla katmak lazım...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.