Büyük kuşatma...

A -
A +

Seçim heyecanında, AB'ye aday adayının, adayı olmak telaşında, Kemal Derviş furyasında, ülkemizin,Türklüğün ciddi tehlikelerle, kuşatma altında olduğumuzun pek farkında değiliz. PKK'nın dağlarda silahla elde edemediklerini, TBMM'de altı "partimizin" desteği ile ekspres hızla kabul edilen AB'ye Uyum -daha doğrusu Teslimiyet- Yasalarının, İdam ve Anadilde (Kürtçe) Yayın ve Eğitim'le ilgili maddeleri fiilen sağladı. Türkiye Cumhuriyeti'nin yerine ikınci bir Cumhuriyetin ve Türkiye'nin, 1919'da Avrupalıların Sevr Andlaşması ile dayattığı etnik parçalamasının kapılarını açtı. Bu "UYUM -TESLIMİYET" yasalarının kabulü için baş propagandacı Mehmet Altan'ın müzmin hayali ile TC'nin düşmanı Öcalan'ın İmralı'ya tıkıldıktan sonraki "Demokratik Türk-Kürt Cumhuriyeti" projesi örtüşüyor- hatta özdeş. Dahası var; bu "Cumhuriyet" bazı yabancıların "Atatürk Cumhuriyeti Üniter olarak kurmakla hata yaptı" değerlendirmesi ile de örtüşüyor. Bizim liboşlar farkında değiller ama bu gelişmeler Türkiye'nin Güney Doğusunu içine alacak Büyük Kürdistan projesinin gerçekleştirilmesine doğru gidecek. İttifak Öcalan'ın "onursal" başkanlığındaki PKK-KADEK, Barzani ve Talabani, biribirlerinin rakibi hatta düşmanıdırlar ama, söylediklerine bakmayın, üçünün de müşterek hayali Büyük Bağımsız Kürdistan'dır. Bir zamandır yürütülen Tek Kürtçe kampanyasının maksadı bu devletin alt yapısını oluşturmaktır. Bizim gafillerin, AB dayattı diye anadilde yayın ve eğitimi kabul edip uygulamaya başlaması da hiç şüpheniz olmasın kendi devletimizin bu amaca hizmet etmesidir. Barzani'nin, tevil etse de, Irak konusundaki ABD operasyonları öncesinde palazlanıp Kuzey Irak'tan Türkiye'ye meydan okuması ve Türkmenleri tehdit etmesi de kuşatmanın unsurlarıdır. Bu cadı kazanına HADEP'in yükselen oylarını da atın! Bu kuşatmanın bir başka cephesi de ataerkil dürtüleri devam eden ve Türk hassasiyetlerinden bibehre Avrupalı ev ödevi hocalarının, sonu gelmeyecek dayatmalarıdır. Ermeni cephesi ve Sam Weems ve Murat Çelikkan Kuşatmanın diğer cephesi de bu tehlikelerin arkasından sinsi sinsi sökün eden Ermeni iddiaları. Allah "izmihlal" (çözülme) işaretleri göstermeye görsün, düşmanlarımız tahtakuruları gibi oyuklardan çıkarlar ve çıkıyorlar. Acı olan, bu konuda içimizden de çıkmaya başlayan "Soykırım konusunda gerçekler belli değil" diye Ermeni iddialarının haklı olabileceğini söyleyen, Ermenilere tazminat, belki de arazi vermeyi, ortak anıtlar dikmeyi öneren Halil Berktay gibi sözde bilim adamları ve yazarlar! Bu konularda özellikle Amerika'daki Türk dernekleri çok duyarlılar. Samuel A. Weems adında bir eski Savcı Yardımcısı, "Armenia-Bir Hıristiyan Terörist Devletin Sırları" adlı bir kitap yazdı ve ATTA'nın desteği ile yayınlandı. Aslında Ermenistan'ın ipliğini pazara çıkaran ve fakat Ermeni iddialarını bilimsel olarak yalanlayan ve ayrıca Amerika'daki aşırı Ermenilerin 11 Eylül saldırısından sonraki paranoya ortamında, kiliselerin yardımıyla, Amerika'da Müslüman Türkiye'ye karşı, husumet bir hava oluşturmaya çalıştıklarını da belirtiyor. Bu eser maalesef Türkiye'den ve resmi makamlarımızdan pek ilgi görmedi. Bizim bazıları da bu esere karşı çıkarlarsa hiç şaşmam. Bakın, - RADİKAL gazetemizde Murat Çelikkan adlı bir nevzuhur "Vanlılarda Ermeni Endişesi" başlıklı yazısında "Birinci Dünya Harbinde Ermeni Çetelerin Katliamına Uğramış Mağdurlar Derneği" kurulmasını aklınca alaya alıyor. Mağdurların "birlik beraberlik" sözlerine l2 Eylül'den beri -herhalde kuyruk acısından olacak- alerjisi varmış, bu sözleri bir felaketin habercisi addedermiş ve Soykırım konusundaki iddiaların -iddialarımızın ne dereceye kadar doğru olduğunu bilemiyormuş, çünkü Susurluk gibi, bu konular da bizde tabu imiş... Aynı "mağdurlar dernekleri" diğer Doğu illerinde de kurulursa ne olurmuş - ve sıkı durun; "Birinci Dünya Harbinde Kürt, Türk, Çerkez çetelerin katliamına uğramış mağdurlar derneği olsa ve kurucuları arasında Ermeni vatandaşlarımız da olsa, Valileri ziyaret etseler ve tarihi gerçeklerin ele alınışı konusunda duydukları endişeden ve bugün uygulanan ayırımcılıktan bahsetseler... Olur mu? Neden olmasın- Van'dakilerin canı can da diğerleri patlıcan mı?" diyor bu liboş nevzuhur. Dedim ya Allah "asarı izmihlal" gösterneye görsün... Bu gibilere, 2. Dünya Harbindeki deyimiyle, Kuşatmanın içerdeki "Beşinci Kolu" denir!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.