Ne desem boş!

A -
A +

Bu yazıda yazacaklarımı duygusal motivasyonlarla yazmıyorum. Birilerini övmek ya da eleştirmek için de kasmıyorum. Tamamen samimi duygularımla kaleme alıyorum...

Ben Zonguldak’ta kömür kokusu içinde doğup büyüdüm. Babam maden işçisiydi. Amca, akraba, eş, dost onlarca tanıdığım madenlerden emekli oldu. Hâlâ oralarda çalışan yakınlarım var.

Madenlerde gariban, yoksul insanlar çalışır. Babamlar 1960’ların sonu, 1970’lerin başında Giresun’dan Zonguldak’a gelmişler. 1980’ler ve 1990’ların ortalarına kadar Zonguldak’ta 50 bin işçi vardı. Bu sayı şimdi 7 bin ya var ya yok. Bartın da 1991’e kadar Zonguldak’a bağlı ilçeydi. Mesut Yılmaz il yapmıştı.

9 Mart 1983’te hayal meyal hatırlıyorum Kozlu, Armutçuk’ta 145 kişi öldü. 1985’te de patlama olmuştu. Annemin kendini yerden yere atışı hâlâ gözümün önünde.

1992 Mart ayında 277 madenci şehit olmuştu. Zonguldak’ın kaderi hep böyleydi. 1993’te Tansu Çiller başbakandı ve madenciler resen emekli oldu. Madenler zarar ediyordu, 50 bin işçiden geriye 7 bini kaldı...

20 Ekim 1991 seçimlerinden önce Süleyman Demirel Zonguldak’a gelmişti. Türkiye’nin en büyük 14. şehriydi. Demirel övüne övüne yaptıklarını anlatıyordu. 13 yaşında Demirel’i Madenci Anıtı önünde dinlemiştim. O gün bugündür Zonguldak geri gitti. Allah’ı var, Filyos Limanı ve yollar AK Parti iktidarı zamanında yapıldı. Sayın Erdoğan’ın büyük katkısı oldu.

Cuma gecesi akşam 7’de Zonguldak’a gitmek için ailecek yola çıktık. 2 saatte İstanbul’dan çıktık. Tam Kocaeli’de durduk ki, Bartın’da maden kazası haberi geldi. Eşim, çocuklarım donduk kaldık. Zonguldak’a vardığımızda acımızdan öylece kaldık. Haberleri izledik. Ciğerimizin yanmasını en derinde hissettik. Çünkü biz madenci çocuklarıyız, o ailelerin neler yaşadığını en iyi biz hissederiz. Babam 1985 grizu patlamasında asansörde 600 metreden yere düşmüş, tesadüfen asansör yere vurmadığı için diğer arkadaşlarıyla birlikte kurtulmuştu.

Ne zaman bir maden kazası, grizu patlaması haberi alsam içimin yankısını; bizler gibi babası, ailesi madenci olanlar bilir...

En son büyük patlama Soma’da olmuştu. Gazeteci dostum Ali Değirmenci ile gidip iki üç gün orada kalmıştık. O zaman Yenişafak ve TVNET’te çalışıyordum. Konuyu o zaman da yazdım... Biz Müslümanız, kadere imanımız tam. Allah’ın dediği olur. Ancak gereken tedbirleri aldıktan sonra gerisi Allah’a bırakılır. Zonguldak ve Bartın’da ya da madencilikten anlayan herhangi birine sorun. Bir maden işçisine sorun. Grizu yani metan gazının patlaması önlenebilirdi. Zonguldak’ta herhangi bir maden mühendisine sorun, yerin 600 metre altında çalışan bir işçiye sorun metan gazı ölçülebilir. Yani iyi denetleme yapılsa, kontroller sağlamsa patlama önlenirdi.

Bugün çoluk çocuğunu geçindirmek için yer altında çalışan 41 işçi gereken tedbirler alınsa hayatta olacaktı. Kadınlar dul, çocuklar yetim kalmayacaktı.

Belli ki görevini yapmak zorunda olanlar yapmamışlar. O gaz patlayacağı emaresini birkaç ay önceden vermiştir. Bu olayda da sorumlular ceza almayacak. “Bir şey olmaz” kafasıyla sonuçta 41 gariban işçi öldü. Benim gibileri, “gereken tedbirleri aldık ama bu kaza oldu”ya inandıramaz. Çünkü alınmadı. Es geçildi. Zonguldak’ta en sıkı AK Partiliye sorun, şayet bana inanmıyorsanız.

O aileleri en iyi bizler anlarız. Sırça köşklerde oturduğumuzu söyleyenler gelip Zonguldak’ta evlerimizi, ailelerimizin, anne babalarımızın nerede yaşadıklarını görsünler...

Şimdi beylik laflar edilecek. "İnşallah böyle kazalar bir daha yaşanmasın" denecek. Ama birkaç hafta sonra her şey unutulacak, ta ki bir kaza olup, gariban madenciler ölene kadar...

O yüzden ne desem boş... İçim yanıyor... Zonguldak’ta hüzün var. Bu satırları bitirirken İstanbul’a doğru üzgün dönüyoruz. Zonguldak, Bartın kaderiyle baş başa...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.