Bir motorun hikâyesi

Sesli Dinle
A -
A +

Türkiye'de gerçekten güzel şeyler oluyor. Fakat bunlar üfürükten bir gündemin arasında kayıp gidiyor.

 

Geçen hafta Türkiye'nin ilk yerli tasarım lokomotif motorunun yapıldığını yazmıştım. Marmara Üniversitesi de projenin paydaşlarından biriydi.

 

Meğer, 'Özgün Motor'un tasarımını eski rektör Prof. Dr. Zafer Gül ve talebeleri yapmış.

 

Zafer Hoca'nın ihtisası motorlar üzerine. Hoca, on yıl yurt dışında çalışmalar yürütmüş, büyük otomotiv firmalarına danışmanlık yapmış bilim adamlarımızdan biri.

 

Kendisini aradım. Proje üzerinde dört yıldır çalıştıklarını anlattı. Pandeminin işi uzattığını söyledi.

 

Projeye 65 milyon lira kaynak aktarmış. Paranın büyük kısmı parça yapımına gitmiş. Bazı aksamları Ankara, Adana, Konya gibi illerimizde dökülmüş. Hindistan'a gönderilip yaptırılan parçalar olmuş. Montajı da Eskişehir'de yapılmış.

 

TÜBİTAK Raylı Ulaşım Teknolojileri Enstitüsü liderliğinde Türk mühendis ve işçilerinin beyin gücü ve alın teriyle ortaya koyduğu Özgün Motor'un testleri sürüyor.

 

İnşallah nisan ya da mayıs ayında lokomotif üzerinde olacak. Seri üretimini TÜRASAŞ yapacak. Yakıttan tasarruf sağlayan motor, belki de Türkiye'nin özlemini duyduğu tank motorunun öncüsü olacak.

 

Sıradışı Mühendislik isimli Türk firması ekibin önemli ortaklarından.

 

Türkiye güzel bir ivme yakaladı. Siyasi irade ortada. Sanayicimiz, liyakatli hocalarımız ve mühendislerimiz de mevcut. Bunların korunması, desteklenmesi, el üstünde tutulması gerekiyor.

 

Yoksa, Türkiye için artık 'yapılamaz' diye bir şey yok...

 

 

Bir motorun hikâyesi
Özgün Motor, kısır gündeme kurban ettiğimiz buluşlardan

 

 

 

Hub'ı yuttuk

 

 

 

Enerji ve ulaşımda millî hamleler göz dolduruyor.

 

Enerji Bakanlığı, Türkiye'nin doğalgaz ticaretinde "hub" olacağı söylüyor.

 

Medya da öyle yazıp çiziyor.

 

"Hub" İngilizce bir kelime, Türkçe karşılığı "merkez".

 

Yerli ve millî söylemin bu kadar sükse yaptığı "Turkey"in artık "Türkiye" diye yazıldığı, uluslararası markamız "Turkish Airlines"in isminin "Türk Hava Yolları" diye değiştirildiği böylesi bir ortamda 'hub' ayıp olmuyor mu?

 

Türkçesi varken niye İngilizcesini söylüyoruz ki?

 

 

 

İlan-ı niyet

 

 

 

İngiliz haber ajansı Reuters, Linkedin'den bir eleman ilanı yayınladı.

 

"Türkiye haber şefi" aranan ilanda kritik seçim öncesi "yüksek enflasyon ve TL'nin sert darbeler aldığı kritik bir kavşakta güçlü hikâyeler sunabilecek" kişiler arandığı belirtiliyordu.

 

İlanda "Erdoğan'ın Türkiye'yi modern laik geleneklerden uzaklaştırdığı ve bölgesel bir güce dönüştürdüğü" notu da düşülmüştü. Hâliyle tepki topladı.

 

Adamlar övüyor mu yeriyor mu anlamadım. Nitekim isteyen o cümleden "Laiklik bir prangaymış" çıkarımı da yapabilir.

 

Neticede satır arasında gizleseler de niyeti belli etmişler.

 

Bizde de merkez medyada bir zamanlar aranan şart aynıydı.

 

Adamlar en azından açık..

 

 

 

Bir motorun hikâyesi

 

 

 

İngiliz esprisi

 

 

 

İngiliz The Sun gazetesi "Turkey'e (Türkiye) uçuş "Turkey" (hindi) satın almaktan daha ucuz” diye bir haber yaptı.

 

Haberde İngiltere'de hindinin fiyatı 136 pauntken, Türkiye’ye bir uçuşun 104 paunt olduğu aktarıldı.

 

1 paunt 22,5 lira. Çarp 136 ile etti mi 3.060 lira!

 

Amma da abartmışlar diye düşünürken, biletlere bakma ihtiyacı hissettim.

 

31 Aralık Cumartesi gününe 88 paunda (1.980 TL) bilet vardı. İngiliz espriyi yakalamış!

 

 

 

Bal gibi haber

 

 

 

Bir gazeteci dostumuz, CHP'li bir belediye başkanının akşam eşiyle birlikte bir restoranda şarap fondiplemesini sosyal medya hesabından paylaşınca başkanın basındaki yandaşları ayağa kalktı.

 

"Özel hayat teşhir ediliyor. Bu yaptığınız hukuki ve ahlaki değil" diyerek akıl sattılar.

 

Geçmişte "AKP'li milletvekili 500 liraya tost satılan mekânda görüntülendi" diye (ki öyle bir menü yoktu) abartmanın suyuna bananlar da aynı insanlardı.

 

Hiç çamura yatmayın. İkinci sınıf bir şarkıcının sahilde güneşlenmesinin, bir komedyenin meyhanede 14 saat boyunca demlenmesinin magazin haberi diye yutturulduğu canım ülkemde yaptığıyla söylediği çelişen popüler bir siyasetçinin görüntülenmesi bal gibi haberdir!

 

 

 

Mimik cezası

 

 

 

Radyo Televizyon Üst Kurulu; Halk TV'ye Ayşenur Arslan'a yayın durdurma ve para cezası kesti. Gerekçe; terörü övmek.

 

CHP kontenjanından seçilen RTÜK üyesi cezanın "terörün mimikle övüldüğü" gerekçesiyle yazıldığını söyledi.

 

Böylece ceza literatürüne yeni bir deyim eklendi.

 

RTÜK Başkanı "Yalan. Yok böyle bir şey. Aramızda mimik diye bir kelime geçmedi" diye açıklama yaptı.

 

Mimik cezası mı olur? Olmaz elbette. Ama görünen o ki RTÜK'ün derdini anlatma gibi bir sorunu var.

 

Kararlar, kurumun internet sitesinde yayınlanıyor. Ama sayfada en son 3 Kasım'da alınan karar bulunuyor.

 

Millet ne bilecek neden ceza verildiğini?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.