Biz yazmaktan usandık onlar istemekten vaz geçmedi

A -
A +

Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmaması için biz, yazmaktan yorulduk, Rum Patriği ve hempaları istemekten usanmadılar, utanmadılar. Şimdi iş öyle bir duruma geldi ki, okulun açılmasına karşı yazılar yazmak ayıp ve Türk milleti çıkarları ile çelişir sayılacak bir hava veriliyor. Bari açın da kurtulalım mı, dememiz isteniyor. İstanbul'daki NATO toplantılarına katılmaya gelen ABD başkanına, sayın cumhurbaşkanımız en yetkili ağızdan gerekli cevabı vermiştir. Batılılar ise anlamazdan geliyorlar. O Batılılar ki, Türkiye'de demokrasinin güya yerleşmesi için 200 senedir, nerede ise her işimize maydanoz olmaktalar. Bu insan hakları savunucuları, illa her şeyde kanunun hakim olmasına bizleri teşvik etmiyorlar mı? Evet. Öyle ise bugün, hemen büyük bir kısmını muhtelif Batı demokrasilerinden aldığımız bu kanunlarımızı, Heybeliada Ruhban Okulu açılışı meselesinde neden DELMEMİZİ istiyorlar. Eh işlerine öyle geliyor. Kanun bahane. Türkiye Cumhuriyeti bir anayasal, demokratik ve laik devlettir. Ana kanunumuz böyle başlar. Buna göre milli eğitim imkanlarının sağlanması ve yürütülmesi devletin boynuna borçtur. Devlet bunu kontrol eder. Yüksek öğretimle ilgili temel yasalar çıkınca, Rum patrikliği T.C kanunlarınca kontrolü protesto edercesine, KENDİ KARARLARI İLE 1977'DE BU OKULU KAPATMIŞTIR. Şimdi açalım ama Türk Milli Eğitimi karışmasın diyorlar. Türk vatandaşı olan Patrik, Türk kanunlarından bu kadar niye rahatsızdır. Beğenmiyorsa beğendiği bir ülkeye gidebilir. Beğeniyorsa her şeyi baştan kabul edecektir. Etmeye mecburdur. Din özgürlüğü laflarının burada yeri yoktur. Sahi Ortodoks Rumlar'dan daha fazla sayıda Türkiye'de havraya giden Museviler var. Onların okul işi nasıl hallediliyor. Patrik Heybeliada Ruhban Okulu'nda, Ortodoks Ermeni din adamları da yetiştirecek mi? Veya onları yok mu sayıyor. Katoliklerin din adamı ihtiyacı nereden ve nasıl karşılanır? Batılı devletler neden onlar için böyle bir talepte bulunmuyorlar da, illa Heybeliada Ruhban Okulu. Doğrusu bu işte bir BİT YENİĞİ VAR. Lozan Anlaşması'na göre Rum patriği diğer din adamları gibi sade bir Türk vatandaşı olması şart iken,Türk hududunu çıkar çıkmaz, bindiği otomobil veya uçağa neden BİZANS'IN KARTALLI BAYRAĞINI toka ediyor. Kendini Bizans imparatoru mu görüyor. Öyle görüyorsa, imparator hiç oradan buradan izin alma veya Batılılar'ın kuyruğunda dolaşma ile vakit geçirir mi? Lozan'ın, Patrikhane ile ilgili maddelerinin devamında Batı Trakya Türkleri'nin meseleleri var. Batılılar onlara ne buyuruyor. Onların hayati meseleleri ne olacak. Patrik cenapları öncelikle Yunan kilisesi ve piskoposlukları ile ihtilaflarını, meselelerini bir çözsün.Türk Milli Eğitimi'nin kontrol ve yönetimini kabul etsin. O zaman bu işler Amerika'ya yalvarmadan da hallolabilir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.