Sakarya Meydan Muharebesi ve Şanlı Zaferi

A -
A +

23 Ağustos 1921'de başlayan Sakarya Savaşları, 22 gün ve gece devam etmiştir. Bugün bu zaferler silsilesinin seksen üçüncü yılını kutluyoruz. Bu zafer, şanlı silahlı kuvvetlerimizin necip milletimize hediyesidir. Üç sene Balkan ve Trablusgarp harpleri, dört sene Birinci Dünya Harbi ile uğraşmış olan Osmanlı devleti, nihayet 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi ile çatışmayı durdurabildi. İstanbul'un Türklerin elinde olmasını kabullenemeyen ve azılı Türk düşmanı olan İngiliz Başvekili Lloyd George, Yunanlılarla yaptığı gizli görüşmede, onları Anadolu'ya asker çıkartmaya ikna ve hatta tehdit etmiştir. Onlara her türlü askeri yardımı ve KIBRIS'I vermeyi vaat etmiştir. Yani Yunan devletini, milletini piyon gibi kullanmıştır. Onlara Anadolu'dan büyük bir parça verileceğini garanti etmiştir. İstanbul'da Bizans'ı ihya etme sözünü de verdi. 9 Kasım 1918'den itibaren İngiliz ve Yunan harp gemileri İzmir limanına sık sık girip çıkmaya başladılar. Güya oradaki Rum halka, Türkler eziyet ediyordu! Bunlar da Rumların hakkını korumak için İzmir'e geliyorlardı. Halbuki bu operasyonlar işgal provasıydı. 15 Mayıs 1919'da İzmir'e kirli ayaklarını basan Yunan kuvvetlerini, İzmir limanına kadar İngiliz harp gemileri taşımıştır. Bozüyük civarında cereyan eden "İnönü Savaşları"nda korkuya kapılan Yunan komutanlığı, Kütahya-Altıntaş'daki küçük başarıları ile tekrar ümitlendi. Kral Kostantin Kütahya'da, Başbakan Gonaris, Savunma Bakanı Teodakis, Ordu Komutanı Papulas ve diğer kolordu komutanlarının katıldığı bir harp meclisi topladı. Toplantıda Ordu Kur. Bşk. General Rallis, heyetin hayallerini yıkacak bir konuşma yaptı. Rallis, "Anadolu içlerine gidersek, ikmal noktalarından hayli uzaklaşacağız. Değil yiyecek, içecek su bile bulamayız. Zafer yerine bizi hezimet bekliyor' diyordu. Rallis'i ve onun gibi düşünen kolordu komutanlarını başbakan korkaklıkla suçladı. Alay etti. Ama Yunan kuvvetlerini, şanlı Türk ordusu 9 Eylul 1922'de İzmir'de denize dökünce, bu zavallı komutanlar da idam edilmekten kendini kurtaramadı. Beri taraftan Ankara'da Millet Meclisi'nde durum hiç iç açıcı değildi. Birçok muhalifler türemişti. Söylenti ve dedikodular kol geziyordu. Gazi Mustafa Kemal Paşa, Sakarya batı kıyılarına ulaşmış olan düşmanla mücadele için, Meclisin yetkilerini de içine alan Başkomutanlığı için, Meclise talep önergesi verdi. 4 Ağustosta verilen bu önerge, saatlerce tartışıldı. Ve 5 Ağustos günü Başkomutanlık, Meclisin bütün yetkileri ile Mustafa Kemal Paşaya verilmişti. 23 Ağustosa kadar hızla hazırlıklara devam edildi. Memleket içinde birçok araç ve mala devlet el koymuştu. Kimin elinde ne varsa yüzde kırkı, savaş ihtiyacı olarak alınıyordu. Askere ekmek yerine, "kavurga" yapmak üzere, buğday veya arpa günlük birer avuç verilebiliyordu. 40.000 kişilik orduda, ancak 10.000 silah vardı. Çoğunun cephanesi yoktu. Tüfeklerin mekanizmaları eksikti. El tezgahlarında eğelerle, mekanizma imal ediliyordu. 100 kilometre genişliğindeki cephede, Türk kuvvetleri 22 gün, geceli gündüzlü çarpışarak neticede 13 Eylül sabahı Yunan bozgunu başladı. Sakarya savaşlarında Yunan ordusu 100.000 kişiden fazla idi. 300 top 20 uçakları vardı. Tabii ki İngilizlerin verdiği... Türk ordusunda ise yokluklarla savaşan 40.000 asker, cephanesi yok denecek kadar az 170 tane top ve kanatları yumurta akı ve patates sıvanmış 2 adet uçak. Türk tarihinde ilk defa subaylardan kurulu birlikler, Sakarya Savaşında çarpışmışlardır. Bu savaşta 1000 subay 24.000 er zayiatımız vardır. Vatan uğruna canlarını hiçe sayarak şehit olan bütün ecdamıza, rahmetler diliyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.