TDT’de “Orhun Akademisi” kurulmalı…

A -
A +

Son günlerde zihnimde dönüp duran soru şu:

 

Türk dünyası, sadece geçmişin mirasıyla mı avunacak yoksa “İsmail Bey Gaspıralı’nın “Dil’de, Fikir’de ve İş’te Birlik” düsturunun peşinden yürüyüp geleceğin lideri mi olacak?

 

Macaristan’da yapılan TDT Gayriresmî Liderler Zirvesi’nin sonuç bildirgesine baktığımızda ümitvar olsak da pek çok konuda ivedilikle hareket edip ilişkilerimizi çeşitlendirme gereği bulunduğunu ifade etmem lazım zira hızla değişen dünyada küresel rekabetle baş etmemiz daha sıkı ve daha çeşitli ilişkilerle mümkün olacaktır.

 

TDT bugüne kadar daha çok ekonomik, siyasi ve askerî konularda diplomasi yürütüyordu. Geldiğimiz noktada çatı kuruluş olarak aslında ilgili bütün kuruluşları yönlendirme görevini de üstlenme gereği hasıl olmuştur.

 

Sayın Cumhurbaşkanımızın mahdumu Necmeddin Bilal Erdoğan’ın vizyoner duruşuyla tek başına Türk dünyası ülkelerinde sayısız faaliyet yürüttüğüne şahit olmak bir iftihar vesilesi gerçekten. Kazan’da, İdil kıyısındaki tarihî Bulgar şehrinde bile kendilerinin buralardan geçtiğini bizzat Ruslardan öğrendim. Vakit çok konuşmak vakti değil; vakit, kıymetli Bilal Erdoğan gibi bu işe gerçekten gönül vermektir.

 

Artık zaman icraat zamanıdır. Ufukta görünen Türk Yüzyılı için diplomasi kapılarını daha fazla aşındırmak, daha fazla gidip gelmek, daha fazla kafa yormak ve daha fazla emek vermek icap eder.

 

Orhun Akademisi:

 

Türk dünyasında fiziksel ve dijital kampüslerden oluşan bir “Orhun Akademisi” ağı kurarak ortak bir eğitim kanalı oluşturmak durumundayız. Bu, sadece akademik değil, Türk kültürünün pratik bilgeliğini modern dünyaya taşıyan bir eğitim modeli özelliğini de taşımalıdır.

 

Mesela;

 

Hibrit Kampüsler: Her Türk devletinde bir Orhun Akademisi kampüsü kurulabilir. Bu kampüsler, hem fiziksel (örneğin, Astana’da bir teknoloji laboratuvarı) hem de sanal (VR derslikleri) eğitim sunacak şekilde tasarlanmalıdır.  

 

Müfredat: Eğitim, Türk dünyasının ortak değerlerine dayanmalıdır. Matematik, yapay zekâ ve biyoteknoloji gibi modern bilimlerin yanı sıra, Dede Korkut hikâyeleri, Orhun Abideleri, Türk musikisi, dinî ritüellerimiz, İmam Maturidi, Ahmet Yesevi öğretileri bu müfredatta yer bulmalıdır.  

 

Öyle ya biz Türklük âlemi, itikatta Maturidi, tasavvufta Yesevi’yiz!

 

Bugün ne yazık ki tarihî gerçekliğimiz Anadolu topraklarına sıkıştırılmıştır. Namağlup komutan Emîr Timur’u bilmeyen, Altın Orda İmparatorluğunu tanımayan, Delhi Türk Sultanlığını duymayan bir Türk genci profili varsa bunun sorumlusu tarihimizi Anadolu topraklarına sıkıştıranlardır.

 

Öğrenci Değişimi: Öğrenciler, fiziksel olarak bir ülkeden diğer ülkeye gitmeden, artırılmış gerçeklik (AR) teknolojisiyle başka bir Türk ülkesindeki derslere katılabilmelidir.  

 

Küresel Diploma: Ve belli sayıda ders kredisini tamamlayan başarılı öğrencilere Orhun Akademisi mezunu olma hakkını vermeliyiz. Bu öğrencilere, Türk Dünyası tarafından tanınan bir “Turan Diploması” vermeliyiz. Bu diploma, Türk dünyası şirketlerinde ve küresel iş piyasasında prestijli bir diploma olarak kabul edilmelidir.   

 

Orhun Akademisi, Türk dünyasını tek ve millî bir eğitim havzası yapar ve Türk dünyası ülkelerinin gençlerini aynı potada eğitir ve aynı ülkü doğrultusunda yetiştirir. 
Orhun Yazıtları bilgeliğin, diplomasinin, siyasetin, askerlik sanatının sembolüdür.

 

Orhun Akademisi de Balkanlardan Çin Seddi'ne, Kazan’dan Kerkük’e kadar bütün Türk gençlerini 21. yüzyılın bilgeleri, diplomatları, askerleri ve siyasetçileri yapacaktır. Değişen dünyada bunun hazırlıklarını şimdiden yapmaya ne dersiniz? Değmez mi?

 

 

 

 

 

Meryem Aybike Sinan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
hüseyin afşar ankara28 Mayıs 2025 10:32

meryem hanım yazılarınızı takip ediyorum Orhun Akademesi fikrinizi canu gönülden destekliyorum inşaallah hayat bulur selam ve dualarımla