Lig bitmiş, elekler asılmış... F.Bahçe, şampiyonluğu yine aynı isimle, ikinci defa yine son maçta elinden kaçırmış... Bunun anlamı o gün şuydu, bu gün de aynı: "Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz" Aslında Daum, bağlamadan da duracaktı ya; gönderilmesi için acemi senaristlere senaryolar yazdırıldı... Hem de birkaç tane... Hani bizim Türk dizilerinin son haftasında, birkaç sonuç senaryosu yazdırılır ya... O gibi işte... Hem Başkan Aziz Yıldırım, hem kendisi, hem de yanındaki akıl verenleri, soyundu senaristliğe... Aslında hiçbir rejisör, böyle bir hikâyeyi sahneye koymazdı... Ama onların aksine F.Bahçe Yönetimi bildiğini okumaya kararlıydı... Ne oldu sonunda? Avrupa basınının alay konusu oldu F.Bahçe... UEFA'da dosya şampiyonu olan Türkiye'nin, Daum'un kovulma olayındaki acemiliği tuzu biberi oldu bu dosyaların... İşveren, beğenmediği çalışanını kapının önüne koyarken, bazı zararları da göze almak zorundadır... Mesela, tazminat gibi... Mesela, prestij gibi... Yıldırma, usandırma ve aşağılama ile biten ayrılıklarda, kin ve nefretin yanına bir de işin hukuksal boyutu eklenir... F.Bahçe, Aziz Yıldırım'ın 12 yıllık döneminde, 12 teknik direktör kovarak, kırılması çok güç bir rekora imza atmıştır... Diyelim ki, bunların yarısı suçluydu... Eğer 12'si de beceriksiz ve suçluysa, bu 12 kişiyi seçip, bulan ve takımın başına getirenlerin, ortalıkta salına salına ve başları dik şekilde gezmeleri, ancak komedi filmlerinde olur... "Deneme, yanılma metodunun" da, bir sınırı ve sabrı vardır... Bu metotta, sonunda geç de olsa bir şeyler öğrenilir... Ama Samuel Beckett'ın dediği gibi "Hep denedin, hep yenildin... Olsun... Yine dene, yine yenil... Daha iyi yenil..." anlayışıyla yola devam edilirse, bu metot, çok yakında F.Bahçe'de "Yönetim deneme ve yanılma" beklentisini de beraberinde getirir... Biz yine de, naçizane bir tavsiyede bulunalım sarı-lacivertli yönetime: "Deneme !" "Yanılma !" Kim tutar bizi Semt pazarlarında, akşam karanlığı bastırdığı anda atık sebze toplayıp, mutfağına taşıyanların da yaşadığı bir Türkiye'de, biz futbolcuya 20 milyon doları gözümüzü kırpmadan veren bir ülkeyiz... Bu da yetmez, Yılbaşı Özel Çekilişinde bir kişiye 50 bin TL'yi tıkır tıkır sayarız... Emekliye yok, memura yok... Ama 2 dakika 29 saniye 80 salisede, 1 milyon 208 bin 350 TL kazanan safkan İngiliz atı Mystical Strom'mumuz var... Şu memlekette, futbolcu, teknik direktör olamadık neyse de; bir atın nalı kadar olamamak koyuyor insana... Uyanık nöbetçi! Semih Şentürk için F.Bahçe'nin "askeri" ve "kulübedeki, nöbetçi golcü" gibi sıfatlar konuşulur hep... 12 seneden beri sarı-lacivertli takımda, ağzıyla kuş tutsa kulübeye mahkûm edilen o Semih, F.Bahçe'nin kendisinin rızası olmadan mukavelesini bir yıl daha uzatması üzerine federasyona şikâyet dilekçesi vermişti... Hatta bu yüzden Daum, tepeden gelen "özel talimatla" Semih'i hep yedek bıraktı... Ama Semih ne yaptı? "Daum varsa ben yokum" diyerek, önce ilk senaryoyu koydu gündeme... Alman hocanın gideceğini zaten biliyordu ve yönetime şirin gözükme adına böyle konuşması gerekiyordu... Sanki kendisini yedek bırakan, Daum'muş gibi... Şimdi Aykut Kocaman'ın gözdesi olacakmış! Sahada yakaladığını atan Semih, bu defa bilerek karavana attı galiba... O sadece "Nöbetçi golcü" değil "Uyanık golcü" artık... 20 bin $'lık hatalar Almanya-İngiltere maçında, Uruguaylı hakem Jorge Larrionda, Lampard'ın Metin Şentürk'ün bile görebileceği, kale çizgisinin neredeyse bir metre içerisine düşen golünde, bir ülkenin hayalleri ile oynadı... Ama neticede 20 bin dolar cepte... Ohh, ne âlâ... Arjantin-Meksika karşılaşmasında da, Tevez'in "buz gibi" ofsayt golünü geçerli sayan Roberto Rosetti, Meksika'nın yıkılmasına sebep olan düdüktü... Ama o da cebine 20 bin doları koydu sonuçta... Şimdi eğri oturup, biraz insaflı düşünelim... Bir derbi maçında bile 2 bin TL'yi zor gören hakemlerimizi 15 kamerayla didik didik edip, güveçte "sote" yapar gibi fırına verdik hep... Demek ki Jorge Larrionda ve Roberto Rosetti bizde olsa, sinirlerini bile ayırıp 3 çekimli köftelik kıyma yapmaz mıyız? Yaparız, yaparız... Çünkü biz, hakem kasabıyız ya... Referans geçersizliği F.Bahçe, sadece Türkiye'de değil, dünyanın sayılı hocalarının çalıştırmak istediği takımdır... Çünkü F.Bahçe'de aranılan her şey vardır... Seyirci; avantaj ve para... Üstelik yabancılar için vergi cenneti olan bir ülkenin en büyük kulübüdür F.Bahçe... Ama bu kulübün başına teknik direktör olması için gereken şartlar vardır... Kariyer... Çünkü burası, deneme tahtası değildir... Çünkü burası, staj yeri hiç değildir... Burada, her sezon başarı ve şampiyonluk beklenir... İkincilik başarısızlıktır... Hatta şampiyonluk bile başarı için yeterli sebep değildir... Avrupa'da da, sesini duyurmak zorundadır bu kulübün başına gelen her kimse... Ve şimdi bu kulüp, daha gelmeden tartışılan, hatta Daum'un gitmesi için surat asan, tafra koyan, senaryoların içinde olan Aykut Kocaman'a emanet edilmiştir... Teknik direktörlük kariyerinde, İstanbulspor, Malatya, Konya ve Ankaraspor dışında ismi bulunmayan, buralarda işi idare eden birisi F.Bahçe'nin şu anda teknik direktörüdür... Hem de, bugüne kadar, hiçbir hocaya tanınmamış yetkilerle... Haydi hayırlısı... "Asık surat" bakalım kendisine güvenenlerin yüzünü güldürebilecek mi? Yoksa Aşık Veysel'in dizelerindeki gibi "Ben giderim adım kalır... Dostlar beni hatırlasın... Düğün olur, bayram gelir... Dostlar beni hatırlasın" diyerek yeniden Anadolu yollarına mı düşer, bilinmez...