Disiplin ve ustalık

A -
A +

>>>BENİM YILDIZIM Gençlerine güvenen Ertuğrul Sağlam ve Aurelio gecenin baş aktörleriydi. ------- Hem lig, hem de kupa şampiyonunun gönülsüz çıktığı; zamanı ve yeri tartışılan bir kupa, gurbet elde sahibini buldu... F.Bahçe 100. yılında, müzesine çok anlamlı bu kupayı götürürken, coşkusuna, kutlamalarına hava kattığı bir gecede, sadece sahadaki futbol değil, tribünlerin muhteşem görüntüsü de, hafızalarımızda kolay kolay unutulmayacak bir yer etti... *** Evet... Belki maçın zamanı iyi seçilmemiş olabilir... Ama dün gece, sahadaki mücadeleyi gördükten sonra, önümüzdeki hafta başlayacak ligin, ne denli bir heyecana sahne olacağının sinyalini aldık... Son yıllarda, ne F.Bahçe, ne de Beşiktaş bu kadar istekli, bu kadar kaliteli bir karşılaşmaya imza attı... Fırat Aydınus'un düdüğüyle birlikte, birbirlerinin üzerine çullanan, adeta "gol isteri krizine" tutulan iki büyük, 90 dakika takım oyununun inceliklerini mükemmel sergilerken, bize de, "İsteyince, demek ki oluyormuş" demek düştü... *** F.Bahçe'nin Lugano dışında en ideal kadrosu sayılacak bir on birle sahaya çıkması, bu kupayı ne kadar arzuladığının işaretiydi... R.Carlos'un bir final maçında, sarı-lacivertli takıma nasıl bir katkı sağlayacağını, tribünler kadar, biz de merak ediyorduk... Euro milyoneri Brezilyalı, futbol geçmişinin kendisine kazandırdığı tecrübe dışında, ekstra bir güzelliğe imza atamadı... Takım oyunu içinde, defans bloğundan olgun ve ayağa paslarla, takımını ani hücuma geçmesinde ilk hamleyi yaptı ve etliye sütlüye fazla karışmadı... Frikik atışlarında Alex'le birlikte topun başına geçti ama sonuçta, hep kaptanın dediği oldu... *** Beşiktaş'ta ise, gözle görülür bir Ertuğrul Sağlam kostümünün şıklığını gördük... Acele etmeyen ama olgun paslarla, kenar yollarından rakibi hırpalayan ataklarda hep bir heyecan ve güzellik vardı... Mehmet Yozgatlı'nın, savunma anlayışı dışında, ofansta mükemmel ikramlarda bulunması, Nobre'nin yokluğunda Bobo'yu kahraman yaptı... Orta sahada Cisse'nin yalnız başına hemen hemen sahayı enlemesine hegemonyası altına alması, Beşiktaş'ın ne kadar isabetli bir transfer yaptığının deliliydi... Siyah-beyazlı takımda tek aksayan yer, kaptan Üzülmez'in sol kanat savunuculuğuydu... *** Tadı damağımızda kalan bir final maçında, 90 dakikanın bitmemesi için dua ettik adeta... Öylesine güzel manzaralar vardı ki, Köln'de, kupayı alan kadar, kaybeden de alkışı büyük ölçüde hak etti... Sahadaki ustaların oynadığı disiplinli futbol kadar, tribünde adam gibi maç seyredenlerde büyük keyif verdi bize... Tabii, son dakika hariç... Darısı ligimizin başına...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.