İnsanları doğru yoldan saptıranlar

A -
A +
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Bir zaman gelir ki, insanlar din adamından, sokakta rastladıkları eşek ölüsünden kaçar gibi kaçarlar!"
 
 
Zeynüddîn Mükrî hazretleri Kırâat, hadîs ve Şafiî mezhebi fıkıh âlimidir. 759 (m. 1367)’de Mısır’da Münye’de doğdu. 852 (m. 1448)’de Kâhire’de vefât etti. İlmin kıymeti hakkında bazı hadis-i şerifleri nakleredek buyurdu ki:
Hadis-i şerifte, (Âlimler arasında kıymet bulmak için ve câhiller ile mücâdele için ve her yerde meşhur olmak için din bilgisi öğrenen ilim adamı, Cennetin kokusunu bile duymayacaktır) buyuruldu. Bu hadis-i şeriften anlaşılıyor ki, mal toplamak ve bir mevki elde etmek ve hayvânî arzularına kavuşmak için ilim öğrenen ve ilmi ile amel etmeyen kimse, İslâm âlimi değildir. Diğer bir hadis-i şerifte, (Dünyalık ele geçirmek için, ilim öğrenen, dünyada mal ve mevki elde eder. Âhiretteki kazancı ancak Cehennem ateşi olur). Böyle ilmin faydası yoktur. Böyle ilimden kaçmak lâzımdır. Nitekim hadis-i şerifte, (Yâ Rabbî! Beni faydasız ilimden koru!) buyuruldu.
Bir Müslümanın öğrenmesi lâzım olan bilgilere (İslâm ilimleri) denir. İslâm ilimleri iki nevidir. (Din bilgileri) ve (Fen bilgileri). (Her Müslüman erkeğin ve kadının, İslâm bilgilerini öğrenmeleri farzdır) hadis-i şerifi, Allahü teâlânın rızasına uygun ilimleri öğrenmeyi emretmektedir. Böyle olmayan kimselere ilim öğretmek, domuzlara altın ve inci tasma takmak gibidir.
Hadis-i şerifte, (Kıyâmete yakın hakîkî din bilgileri azalır. Câhil din adamları, kendi görüşleri ile fetvâ vererek, insanları doğru yoldan saptırırlar) buyuruldu. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Bir zaman gelir ki, insanlar din adamından, sokakta rastladıkları eşek ölüsünden kaçar gibi kaçarlar.) Bu hâl, insanların hâllerinin bozuk, pis olacaklarını haber vermektedir. Çünkü, ilme Allahü teâlâ kıymet vermektedir. Fakat dünyaya tapınan ahmaklar, hakîkî din âlimlerinin kitaplarından okuyup öğrenmezler. Bunların tek düşünceleri, para, mal toplamak ve mevki elde etmektir. Helâlden mi, haramdan mı geldiğini hiç ayırd etmezler. Hakkı bâtıldan ayırmazlar. İlmin ve hakîkî din âlimlerinin kıymetini bilmezler. Hakîkî din adamlarının vaazları, kitapları, bunların nazarında, hayvan pazarında güzel kokular satan attâr ve körlere ayna satan kimse gibidir.
Ebû Leheb gibi kimseye (Tâhâ) sûresini okumak ve sokak serserisinin cebine inci, mercan doldurmak ve bir köre sürme hediye etmek, akıllı kimsenin yapacağı şey değildir. Allahü teâlâ, böyle boş kafalı kimseye (Bunlar hayvan gibidir, hattâ daha aşağıdırlar) buyurdu.