Diziler Akşemseddin'i hiç anlatamadı! Fatih Sultan Mehmed'in hocasının hayatı kitaplarda daha farklı

Düzenleyen: / Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Diziler Akşemseddin'i hiç anlatamadı! Fatih Sultan Mehmed'in hocasının hayatı kitaplarda daha farklı

Kültür - Sanat Haberleri  / Türkiye Gazetesi

16 Şubat 1469’da vefat eden Hoca Akşemseddin ve Fatih Sultan Mehmed hakkında diziler hep hatalı bilgiler verdi. Bu yüzden doğru bilinen çeşitli yanlışlar ortaya çıktı. Fatih ve hocasının hayatına gelin yakından bakalım.

Akşemseddin vefatının üzerinden 565 yıl geçti. Fatih Sultan Mehmed’in hocası olması yönüyle meşhur oldu. İlmi şahsiyeti, İstanbul’un fethindeki rolü tarih kitaplarında sıkça işlendi.

Fatih Sultan Mehmed’e dair gerek film ve dizilerde gerekse hikaye ve romanlarda hocaları arasında hep o öne çıkarıldı ve uzun uzun işlendi.

Fakat; Fetih 1453 filmi, Kanal D’nin Mehmed Bir Cihan Fatihi ve Fatih dizileri, TRT Tabii'nin Kızılelma: Bir Fetih Öyküsü dizisi onun hakkında bariz hatalar ve eksiklerle doludur.

Bir tek Netflix’in Rise of Empires: Ottoman “belgesel” dizisi yanlışsızdır diyebiliriz. Çünkü orada zaten ne Akşemseddin'e ne de Fatih’in diğer hocalarına yer verilmemiştir. Tek başına sultanlık yapan fantastik bir figür vardır.

Önümüzdeki haftalarda vizyona girecek olan TRT imzalı Mehmed Fetihler Sultanı dizisi nasıl işleyecek, henüz bilmiyoruz.

Diziler Akşemseddin'i hiç anlatamadı! Fatih Sultan Mehmed'in hocasının hayatı kitaplarda daha farklı

Mehmed Bir Cihan Fatihi dizinden

ÇOCUKLUĞUNDA HİÇ GÖRÜŞMEDİLER

Son yayınlanan Tabii platformundaki “Kızılelma: Bir Fetih Öyküsü” dizisinde Akşemseddin Hazretleri şehzade Mehmed’in lalası, hocası olarak gösterildi. Keza Mehmed Bir Cihan Fatihi dizisinde de aynı durum vardı.

Halbuki çocukluğunda hiç karşılaşmadığı, tahsilinde rolü olmadığı bilinen bir gerçek.

Sultan Mehmed’le çocukluğunda ilgilenen, yetiştiren hocası Molla Gürani’dir. Fakat enteresandır saydığımız hiçbir dizide Mola Gürani gösterilmemiştir.

Hoca Akşemseddin’le tanışması bundan sonraya tarihlenir.

Diziler Akşemseddin'i hiç anlatamadı! Fatih Sultan Mehmed'in hocasının hayatı kitaplarda daha farklı

Kızılelma: Bir Fetih Öyküsü - Tabii

Klasik dönem İslam alimleri çok yönlü bir terbiye ve tahsilden geçerler. Dini ilimlerde hepsi belli bir standardın üstünde tahsil görerek diploma alırlar.

Tasavvufi terbiye için de bu geçerlidir. Halife olmanın teamülü de icazet almaktır. Sonra devrin ihtiyaçları ve kendi ilgileri istikametinde bir veya bir kaç sahaya mesailerini teksif ederler.

Akşemseddin Hazretleri de böyle çok yönlü bir tahsil hayatından geçmiş, çalışmaları da böyle şekillenmişti.

Göynük’te tekke faaliyetlerinin yanında tıp ve eczacılık alanında da çalışmalarıyla meşgul oldu. Hem hocası Hacı Bayram’ın Sultan Murad’la münasebetleri hem de tıp bilgisi vasıtasıyla Edirne sarayını ziyaret edecekti.

İlk ziyaretinde Sultan Murad’ın kazaskerlerinden Süleyman Paşa’yı tedavi etti. Saray doktorlarının tahmin edemediği şekilde onu iyileştirdi.

Sonraki ziyaretindeyse Sultan Mehmed’in kızını iyileştirecektir. Tanışmaları da böyle başlar. 

Bu tanışma sonrasında Edirne’de kalarak İstanbul’un fetih hazırlıklarına tam destek verdi. Sultan’ı vazgeçirmeye çalışanlara karşı “… Evvela Konstantiniyye’yi Sultan Mehmed Han fetheyler” diyordu.

Diziler Akşemseddin'i hiç anlatamadı! Fatih Sultan Mehmed'in hocasının hayatı kitaplarda daha farklı

Sultan Abdülhamid'in Fausto Zonaro'ya çizdirdiği fetih tablosu - Fatih'in yanında at üstünde Akşemseddin

İSTANBUL’DA YAŞAMADI

İstanbul kuşatmasında, fethin gecikmesinin getirdiği stresten dolayı padişah telaşlanmıştı.

Bu yüzden manevi desteğini istediği Akşemseddin Hazretlerine sık sık haber gönderiyor ve fethin ne zaman gerçekleşeceğini öğrenmek istiyordu.

Kitaplarda; veziri Ahmed Paşa’yı gönderip “Şeyhe sor. Kaleyi fethetme düşmana zafer kazanma ümidi var mıdır?” diye sormuş, aldığı “Bu kadar ümmet-i Muhhammed’den müslüman ve gazi toplanır, bir kafir kalesine yönelirse, kale inşallah feth olur” cevabıyla stratejisini belirlediği rivayet edilir.

29 Mayıs sabahı denilen yapılmış ve surlara girilmişti.

Fetihten sonra Akşemseddin hazretlerine kiliseden çevrilen Zeyrek Camii tahsis edildi. Burada dersler vermeye başladı. Camiinin kitabesine de ismi yazılmıştır.  

Bölge bugün “Akşemseddin Mahallesi” olarak ismini yaşatmaya devam etmektedir.

 

Diziler Akşemseddin'i hiç anlatamadı! Fatih Sultan Mehmed'in hocasının hayatı kitaplarda daha farklı

Zeyrek Camiindeki kitabe ve tekke

“ÇIPLAK GELDİK ÇIPLAK GİDERİZ”

Hayatı gerek İstanbul’un fethi ve Fatih Sultan Mehmed’le olan münasebetleri gerekse tıp tarihi ve İslam tasavvufundaki yeri dolayısıyla dikkate değer meşhur şahsiyetlerden oldu. Pek çok sözü bugün için de bizlere ibret verir.

Vefatından önce en büyük oğlunu yerine halife tayin etti. Bunun dışında 4 halifesi daha vardı. Bayrami tarikatının Akşemseddin Hazretleri tarafından yürütülen koluna ismine nispetle Şemsiyye denildi.

1459 senesinde vefatından önce bütün mallarını, tekkesine gelenlerin hizmetine harcamış, geriye yok denecek kadar az eşya bırakmıştı. 7 erkek evladına “Çıplak geldik, çıplak gideriz. Bir alemden diğer aleme gidiyoruz, ikisi arasında ele geçen nedir ki?” diye nasihat ederek vefat etti.

Aynı zamanda bir şair olan Hoca Akşemseddin bir şiirinde şöyle der:

Şems firakı ağusın nûş eyle vasl-ı yar içün

Har cevrini çeker şol gül-i handan isteyen

(Ey Şems, sevgiliye kavuşmak için ayrılık (ölüm) zehrini iç; çünkü açılmış gül isteyen diken eziyetine katlanır.)

Diziler Akşemseddin'i hiç anlatamadı! Fatih Sultan Mehmed'in hocasının hayatı kitaplarda daha farklı

Bolu Göynük'teki türbe ve sandukası

“VELİ TOPRAK GİBİDİR”

Kısa bir müddet sonra Sultan Fatih istemesine rağmen Bolu Göynük’teki tekkesine gitti. Ömrünün sonuna kadar burada kaldı.

Hayatının bu döneminde çeşitli eserler kaleme aldı. Tasavvuf ve tıbba dair bu eserler o devirde müracaat kaynağı oldu.

Tasavvufi kitaplarında; tasavvufun tarifi, maksadı, makamları ve şartlarını anlattı. Kavramlarını açıklayarak İbnül Arabi gibi bazı sufilerin yanlış anlaşılan sözlerinin izahını yaptı. Bu eserlerle alakalı yüksek lisans ve doktora tez çalışmaları da yapılmıştır.

Evliyalık hakkında şunları söyler:

“Velî, insanlardan gelen sıkıntılara katlanıp tahammül gösteren kimsedir. Sıkıntıları göğüsler, belalar yüzünden şikayetçi olmaz ve adâvet beslemez. Düşmanlık tavrı takınmaz. O, toprak gibidir. Toprağa her türlü kötü şeyler atılır. Fakat topraktan hep güzel şeyler biter.”

Diziler Akşemseddin'i hiç anlatamadı! Fatih Sultan Mehmed'in hocasının hayatı kitaplarda daha farklı

Makamat-ı Evliya (Evliyanın Makamları) kitabının ilk sayfası(sağda) - "Silsilenâme" bölümü(ortada) - çevirisi  

MADDETÜ’L HAYAT

Tıp ve eczacılığa dair iki eseri, Maddet’ül-Hayât ve Kitab-ı Tıbb’dır.

Bütün hastalıkların bitki ve hayvanlarda olduğu gibi, gözle görünmeyen tohumları olduğunu ileri sürmüş, yani henüz mikroskobun bulunmadığı bir zamanda mikrop teorisini dile getirmiştir.

Maddet’ül Hayat kitabında “Büyük hastalıkların çeşitlerine göre tohumları ve kökü vardır. Ot tohumu gibi, ot kökü gibi. Zira babadan, anadan irsiyet yolu ile geçen hastalıklardan bazısı, sar’a, nikris ve cüzzam gibi olanlar, bazen hastalık görüldükten yedi sene sonra tekrar çıkar. Yiyecek ve içeceklerden hasıl olan hastalıkların tohumu çabuk çıkar ve büyür” der.

Aynı dönemde Avrupa’da hastalıklar ilahi bir ceza olarak görülüyor ve tedavi uygulanmıyordu.

Hoca Akşemseddin’den 100 yıl sonra Avrupa’da ilk defa Fracastoro, De Contagione et Contagione Morbis adlı eserinde, bulaşıcı hastalıkların ‘seminalar‘ vasıtasıyla fertten ferde, hayvandan hayvana, bitki ve hayvandan insana geçtiğini yazdı.

Burada bile bu tip pandemik (bulaşıcı) hastalıkların ilahi bir ceza olduğunu söylüyordu.

Tabi bunlar tıp tarihindeki tecrübeye dayalı tespitlerdir. Müşahede (gözlem) yoluyla mikro organizmaların keşfi, mikroskobun yapılışına yani 19.yüzyıla kadar bekleyecektir.

Maddetü’l Hayat sadece hastalıkları değil botanik, eczacılık bakımından da önemli bir kaynaktır. Kitapta otuz bölüm halindeki hastalıklara iyi gelen, adeta mucizevi bir ilacın terkibini yapmıştır.

Ayrıca ilaç yapımında kullanılacak bir takım maddelerin suyunu, özünü ve yağını çıkarmayı anlatır. Su çıkarma, yağ çıkarma ve damıtma metotları anlatıldıktan sonra bunların hangi hastalıklarda ne şekilde kullanılırsa fayda verebileceğinden kısa kısa bahseder.

Bunlardan başka şifalı taşlar, panzehirler, bedene faydalı kumaş cinsleri, Lut kavmi ve helaki, yaygın sağlık sorunlarına verilen pratik çözümler, mevsimlere göre dikkat edilecek hususları anlatmaktadır.

Düzenleyen:  - Kültür - Sanat
Kaynak: Türkiye Gazetesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...