Sultan Abdülhamid'i hakkıyla tanıtan ilk adam Yılmaz Öztuna

Düzenleyen: / Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Sultan Abdülhamid'i hakkıyla tanıtan ilk adam Yılmaz Öztuna

Kültür - Sanat Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Vefatının üzerinden 12 yıl geçen Yılmaz Öztuna, Sultan Abdülhamid'i hakkını teslim ederek anlatan ilk tarihçilerden biriydi. Bu yüzden de bedel ödeyecekti. TTK üyeliği iptal edildi ve tirajı yüzbinleri bulan Hayat Tarih dergisindeki yayın yönetmenliği görevine son verilmek istendi. Ancak tarih onu haklı çıkaracaktı.

Gazetemizde yıllarca aralıksız yazan, vefatından bir hafta öncesine kadar bile yazı göndermeye devam Yılmaz Öztuna'nın vefatının üzerinden tam 12 yıl geçti.

Herkesin koro halinde Sultan Abdülhamid'i "kızıl sultan, müstebid, diktatör, zalim" gibi türlü sıfatlarla zikrettiği dönemde, o Türkiye'nin en çok satan mecmuası olan Hayat Tarih Mecmuası'nda objektif bir Sultan Abdülhamid portresi yazdı. "Başlangıcından Zamanımıza Kadar Türkiye Tarihi" isimli çalışmasının 12. cildi ona pahalıya mâl olacaktı.

Bu kitapla Türkiye'de Sultan Abdülhamid’i hakkını teslim ederek ilk tanıtan, bunun için de bedel ödeyen tarihçilerden biri oldu. Türk Tarihi Kurumu üyeliği iptal edildi. Hakkında türlü suçlamalar yapıldı ve baskılar oluştu.

Sultan Abdülhamid'i hakkıyla tanıtan ilk adam Yılmaz Öztuna  

Sultan Abdülhamid'in anlatıldığı 12. cilt

İTTİHATÇILARA KARŞI 100 BİN TİRAJ

Halbuki Öztuna Sultan Abdülhamid'i övmüyor, son derece temkinli bir dille ülkeye getirdiği yenilikleri, kurduğu müesseseleri, faydalı icraatları sıralıyordu. 

Esasında ondan daha önce Sultan Abdülhamid'i iyi yönleriyle anlatanlar vardı. Fakat Hayat Tarih Mecmuası'nın imkanlarıyla bütün ülkeye "iyi yönleri de olan bir Sultan Abdülhamid" portresi onun elinden yayıldı.

Sultan Abdülhamid'i hakkıyla tanıtan ilk adam Yılmaz Öztuna

Enver Paşa'nın Sarıkamış hezimeti başta olmak üzere ülkeyi nasıl mahvettiğini kaynaklarıyla birlikte yazması da reaksiyona sebep oldu. Öztuna o yılları şöyle anlatıyor:

“Özellikle benim 1960’larda yazdığım “İttihatçılar" ile ilgili yazılar bayağı ses getirdi. Birtakım insanlar benim bu yazılarımdan bir hayli rahatsız oldular. Yazdıklarıma gelince Enver Paşa’nın ülkeyi mahvettiğini, Enver Paşa’nın bu affedilemez hatasının Turancılığı karaladığını, iki milyon vatan evladını boş ve yanlış yere harcadığını yazmıştım. İttihatçıların ülkeyi batırdıkları üzerinde durmuş ve bunların yapmış oldukları yanlışları tenkit etmiştim. Tabi o yıllarda daha İttihatçıların ülke içindeki ağırlıkları tamamen bitmemişti. Bu yazılarım ve onlara karşı olan tavrımdan dolayı bu adamlar benimle uğraşmaya başladılar. Değişik şekillerde üzerime defalarca geldiler. Beni birkaç defa patronuma şikâyet ettiler. Ben geri adım atmayınca Şevket Rado’ya ulaşıp beni işten atmasını rica ettiler. Yine bazı profesörler patrona bu adamın aldığı paranın yarısına ben bu işi yaparım dedi…”

Ne var ki başaramadılar. Bütün baskı, sansür, yıpratma faaliyetlerine karşı Yılmaz Öztuna daha çok rağbet gördü. Türkiye'de 100 bin tirajı aşan bir tarih dergisi çıkarmayı başardı.

Zira yaptığı yayınları gerek yabancı kaynaklarla gerekse arşiv kaynaklarıyla besliyor, akıcı Türkçesi sayesinde de geniş bir okur kitlesine ulaşıyordu.  

SİYASİ HAYAT

Öztuna, Hayat Tarih mecmuası ve Türkiye Tarihi ile 60'lı yıllarda yakaladığı bu muvaffakiyetin ardından, 70'li yıllarda siyasete atıldı. 

Milletvekilliği döneminde de  Ayasofya Hünkâr Mahfili’nin ibadete açılışı, Hırka-ı Saadet dairesinde ilk Kur’an-ı Kerim tilavetinin yapılması, hanım hanedan üyelerinin sürgününün sona erdirilmesi gibi tarihi açıdan çok önemli işlere imza attı.

Gerek Kültür Bakanlığı gerekse diğer devlet makamlarına yönlendirmeler yaparak kültür ve medeniyetimize dair eserlerin kazandırılmasında rol oynadı.

Sultan Abdülhamid'i hakkıyla tanıtan ilk adam Yılmaz Öztuna

BÜYÜK TÜRKİYE TARİHİ: KÜLTÜR VE MEDENİYET

Yazı makinesi gibi çalışan Öztuna bir taraftan da Türkiye Tarihi'ni genişletmeye başladı. Nihayetinde roman boy 12 cilt ve yalnızca siyasi tarihten ibaret olan eserine, bir o kadar da kültür, medeniyet tarihi ekledi. Siyasi tarih kısmını zaman içinde yapılan tenkitler ve yeni bilgiler ışığında düzelterek güçlendirdi. Netice olarak 7 cildi siyasi, 7 cildi kültür medeniyet tarihi olan 14 ciltlik "Büyük Türkiye Tarihi" ortaya çıktı. 

Bu ansiklopedik eser 80'li ve 90'lı yıllarda Osmanlı tarihine dair müracaat kaynağı oldu. 90'lı yıllarda eseri 10 cilt Osmanlı Tarihi olarak yeniden yayınladı.

TÜRKİYE GAZETESİNDE BAŞ YAZARLIK 

Türkiye Gazetesinde de 20 yıla yakın yazan Yılmaz Öztuna, buradaki yayın hayatına evvela haftalık tarih yazılarıyla başladı. 1990-1992 yıllarında Tarihten Portreler, 1992-1997 Tarihten Sohbetler başlığı altında yazdı. Daha sonra bu haftalık yazıları kitaplaştırdı.

1 Eylül 1998 tarihinden itibaren Türkiye Gazetesi'nin başyazarlığını yaptı. Gerek tarih gerek dış politika üzerine değerlendirmeleriyle yıllarca aralıksız olarak yazdı. TGRT'de de muhtelif zamanlarda programlara katılarak tarih ve aktüelite üzerine konuştu.

Sultan Abdülhamid'i hakkıyla tanıtan ilk adam Yılmaz Öztuna

"Durum" başlıklı ilk sayfadaki köşesinde günlük hadiseleri tarih kitabı yazar gibi bir üslup ve perspektifle anlatıyordu. Çin'deki bir hadiseden, ABD başkanının açıklamasına, Pakistan'da yaşanan bir krizden Rusya'daki diplomatik bir görüşmeye onun kaleminde tarihe bir not olarak düşülüyordu.

"Haftalık Durum" başlığıyla yazılar hazırlıyordu. Burada ağırlıklı olarak aktüel konularla irtibatlı olarak tarih ağırlıklı yazıyordu. Okurlarına hafta sonu için bir tarih ziyafeti sunuyordu.

6 Şubat tarihine yani vefatından üç gün öncesine kadar yazılarını göndermeye devam etti.

SON YAZI: MEVLİD HAKKINDA 

9 Şubat 2012 yılında vefat eden Yılmaz Öztuna'nın gazetemizdeki son yazısı "Mevlid hakkında"başlığıyla yayınlanan yazısıdır. Onun hem dini yönünü hem de 12 yıl önceki hadiseleri ele alışını göstermesi bakımından önemli. Öztuna şöyle diyor:

“Dünyanın herhangi bir ülkesinde ansızın karşılaşıp sizi en çok üzecek olay nedir? diye bir şey düşünmemiştim. Suriye despotu Esad, uzun tecrübelerinden sonra bunu başardı. Geçtiğimiz Cuma namazından sonra Başkan Esad Humus şehrinde gerçekleştirdi.

Mevlid, Türkler'in İslâm'a bir hediyesidir. İlk mevlid, Erbil şehrinde Türkmen Atabeyleri tarafından okutuldu. Müslümanlar çok sevdiler. Hızla bütün Müslüman âlemine yayıldı ve en vazgeçilmez dinî törenlerden biri oldu.

4 Mevlid vardır. En kutsalı birincisi olan Efendimiz'in doğum günü yapılanıdır. Asıl mevlid budur (Ar.doğum), sonra halk, diğer üçüne böyle dedi. Osmanlı'da vazgeçilmez bir imparatorluk törenidir. Bizzat hâkan-halîfe başkanlık eder. Geçtiğimiz Cuma, mevlid günü idi.

Esad, bir Sünni şehri olan Humus'ta 400 kişiyi öldürtüp binlercesini yaraladı. Şehri yakıp yıktı. Böylesine bir cinayeti İran'a güvenerek yaptı. Halbuki İran Şîası'nda (Câferîlik'te) Peygamberimiz'e böyle bir saygısızlık yoktur. Ancak olay, Sayın Başbakanımız'ın erken teşhis ettiği tehlikeyi mezhep kavgasını körüklemek, mümkünse savaşa dönüştürmek için düzenlendi.

Rusya, Türkiye'ye sattığı petrolde fiyat indirimi yaptı. İran, taleplerimize rağmen, en yetkili ağızlardan, böyle bir şey düşünmediğini resmen bildirdi. Bahane, Malatya'da füzelerin geldiğini bildirecek bir radar istasyonu kurmamızdır. Ama aynı indirimi gaz için Başbakan Erbakan, Türkiye ile federasyon kurmak istediği söylenen Hâşim-i Rafsancânî'den de alamamıştı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Arap Birliği'nin Suriye için istediği yaptırımları onaylamak için toplandı. Rusya, yaptırımların azaltılmasını isteyerek Amerika'yı dara soktu. Çin ise büsbütün reddetti... Amerika'nın baskı altına alınmak istendiği görülüyor. Bize ne, Amerika işin içinden çıksın! diyorlar.”

Sultan Abdülhamid'i hakkıyla tanıtan ilk adam Yılmaz Öztuna

Düzenleyen:  - Kültür - Sanat
Kaynak: Türkiye Gazetesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...