Koleksiyoncu Bekir Kantarcı’yla hoş rayihalı bir sohbet: Koku şişelerinde kültürümüz tütüyor

Düzenleyen: / Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Koleksiyoncu Bekir Kantarcı’yla hoş rayihalı bir sohbet: Koku şişelerinde kültürümüz tütüyor

Kültür - Sanat Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Dünyanın her yerinden yıllardır koku şişeleri ve kapları toplayan koleksiyoncu Bekir Kantarcı “Koku kaplarımızda büyük bir incelik var ama Osmanlı koku kültüründen bihaberiz. Maalesef bir koku müzemiz yok” diyor.

MURAT ÖZTEKİN'İN HABERİ - Bekir Kantarcı uzun yıllardır mazinin kokusunun peşinde... Kantarcı, otuz seneden fazla bir zamandır antika koku şişeleri ve kokuya dair nesne topluyor. “Bazı şişelerde yüzlerce yıllık kokuları hâlâ alabiliyorsunuz” diyen koleksiyoncu, eskiden kokunun hem muhtevasıyla hem de şişeleriyle âdeta bir sanat olduğunu söylüyor. 10 bin parçalık koleksiyonundan seçtiği onlarca nesneyi İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesinde “Gılaf-ı Reyya” adlı sergide sanatseverlerle buluşturan Kantarcı, bunu müze hayalinin ilk adımı olarak sayıyor. Kuveyt Türk’ün katkılarıyla açılan serginin küratörlüğünü ise sanat danışmanı Beste Gürsu üstleniyor.   Biz de Kantarcı'yla konuştuk...Koleksiyoncu Bekir Kantarcı’yla hoş rayihalı bir sohbet: Koku şişelerinde kültürümüz tütüyor - 1. Resim

Koku şişeleri enteresan nesneler. Bunların koleksiyonunu yapmak nasıl aklınıza geldi? 

Aslında üniversite yıllarımdan beri koku ticareti yapıyorum. Bu yüzden ilham almak maksadıyla tarihî koku şişeleri toplamaya başladım. Sonra bu, ciddi bir koleksiyonculuğa dönüştü. Önce küçük nesnelerle başladı, ardından büyüdüler. Otuz seneden fazla bir zamandır koku şişesi ve kokuya dair kitaplar biriktiriyorum. Bir koku kütüphanem de var. 

Kokuya dair antikalar daha ziyade nerelerde karşınıza çıkıyor?

Başlangıçta Beyazıt’ın arkasındaki eskici pazarlarından koku şişeleri alırdım. Sonra müzayedelere katılmaya başladım. Makul fiyatlara güzel eseler alabiliyordum. Zaman içerisinde başka koku koleksiyoncularının eserleri de farklı şekillerde bana geçti. İlk Osmanlı parfümcüsü Ahmed Faruki’nin malzeme, evrak ve kitaplarının bana ulaşması ise hiç unutamadığım bir olaydı mesela...    

130 YAKIN BAŞLIKTA KOKU ŞİŞESİKoleksiyoncu Bekir Kantarcı’yla hoş rayihalı bir sohbet: Koku şişelerinde kültürümüz tütüyor - 2. Resim

Şimdi koleksiyonunuz nasıl bir genişliğe ulaştı; neler var içerisinde?

Koku şişeleri koleksiyonunuz genişledikçe, tasnifi de zorlaşıyor. 130’a yakın detaylı başlıklar oluşturdum ama birinci ilgi alanım Beykoz camlarından yapılan koku şişeleri, gülabdanlar ve buhurdanlar. Elimizde Osmanlı padişahlarının kullandığı koku şişeleri ve Avrupa’nın kraliyet ailelerine ait koku nesneleri de mevcut. Her biri sanat eseri gibi olan minyatür cep koku kapları da var. Ayrıca Osmanlının ilk kolonyacılarının şişelerinin koleksiyonunu da yapıyorum. Toplamda on bin parçaya yakın nesne koleksiyonumda yer alıyor. En eski eserim 1700’lü yıllara dayanıyor. 1950’lere kadar eser elimde var. 

Eski koku şişelerinin bu kadar güzel olması da kokunun o devirdeki yüksek kıymetinden mi kaynaklanıyor?

Elbette kokular kıymetli olduğu için koku şişelerine de önem verildi. Sanat eseri gibi koku şişeleri de imal edildi. Kıymetli kokular, kıymetli şişelerde sergilendi. 

Peki, topladığınız koku şişeleriyle ulaşmak istediğiniz şey ne?

Türkiye’de akla hayale bile gelmeyen binlerce alanda müze olmasına rağmen maalesef bir koku müzesi yok. Bunu aklım hep almadı. Bu yüzden bir koku müzesi kurma hayalim var. İstanbul’da böyle bir müze oluşturmak isterim. 

Koleksiyoncu Bekir Kantarcı’yla hoş rayihalı bir sohbet: Koku şişelerinde kültürümüz tütüyor - 3. Resim

OSMANLI KOKU KÜLTÜRÜNDEN BİHABERİZ

Şimdi koleksiyonunuzu burada “Gılaf-ı Reyya” adlı sergiye taşıyorsunuz. Bu, sanırım kurmak istediğiniz müzenin ilk adımı…

Evet. Serginin adı Osmanlıca güzel koku kapları manasına geliyor. Günümüzde kokuya alaka arttı, gençler koku tasarımını çok seviyor. Ancak koku tarihimizle ilgili bilgiler hemen ulaşılacak şekilde değil. Dolayısıyla Osmanlı koku kültüründen bihaberiz. Bu manada koku antikalarıyla tarihimizi göstermek istiyoruz. Zira koku kaplarında büyük bir kültür ve incelik var. Biz burada Osmanlıda kullanılan çeşitli koku şişelerinin yanında ziyaretçilere o kokuları da tecrübe etme şansı sunuyoruz. Yani tarihimizi de koklatıyoruz. 

OSMANLIDA EN SEVİLEN MİSK VE AMBER 

Yıllardır tarihî şişelerle eski kokuların peşine düşüyorsunuz. Evvel zaman içerisinde koku üretmek bugünkü kadar kolay mıydı?

Koku üretmek eskiden daha zordu. Zira sentetik maddelerin olmadığı devirlerde kokuların ham maddesine ulaşmak kolay değildi. En kıymetli maddeler Uzak Doğu’dan geliyordu. Evliya Çelebi bir dönem İstanbul’da 500’e yakın kokucu dükkânı olduğunu söyler. Yani bu ham maddeler kapışılıyordu. 

Peki, güzel şişelerin göze çarptığı Osmanlıda en çok hangi kokular tercih ediliyordu? 

Osmanlıda daha ziyade misk, amber ve udun merkezinde olduğu kokular imal edilmiş. Ceylan’ın göbeğindeki keseden çıkan misk, Allah’ın bir lütfudur. Gül kokusu da Peygamberimizi hatırlatması sebebiyle çok tercih edilmiş. 

Düzenleyen:  - Kültür - Sanat
Kaynak: Türkiye Gazetesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...