Ressam Tülin Onat sanat kariyerini anlattı: Herkes kendini resmeder

- Güncelleme:
Ressam Tülin Onat sanat kariyerini anlattı: Herkes kendini resmeder

Kültür - Sanat Haberleri

Tülin Onat: “Çocukluğumda yazları Heybeliada’ya giderdik. Adada sabahları saat beşte deniz kenarına gidip dalgaları seyrederdim. Şimdi soyut resimlerimde onlardan izler var. Bütün resimler, ne kadar soyut olursa olsun yaşadıklarımızın bir yansıması.”

MURAT ÖZTEKİN'İN HABERİ - Tülin Onat, âdeta görsel illüzyon yaşatan eserleriyle Türkiye’de soyut sanatın önde gelen isimlerinden biri… Kendisi bu sene ise sanatta 51. yılını kutluyor. Bu vesileyle Lale Müzesi’nde “Yeniden” sergisiyle sanatseverlerle buluşan sanatçı, kariyerini anlattı…  

> Sanat hayatınızda yarım asırdan fazla bir zamanı geride bıraktınız. Neler hissediyorsunuz?
Geçen yarım asrın farkında değilim. Çalışmaya devam ediyorum. Şimdi ise geçirdiğim kazadan sonra her şeye “Yeniden” başladım… 

> Eserlerinizde ne insan ne de bir hayvan figürü var… Soyut sanatı tercih etmenizin sebebi ne?
İlk başlardan soyut eserler yapmıyordum. Bizim 1968’lerde rastlayan öğrencilik yıllarımız olaylıydı; o dertlerin ortasında soyut düşünemiyorduk. Sonra yurt dışı çalışmalarım oldu. İncelemeler yaptım. Görüp araştırarak yavaş yavaş resmin biçim olduğunu ve resim yapmanın kendi biçimlerini yapmaktan geçtiği düşüncesine vardım. Böylece figürlerden uzaklaştım. 

Ressam Tülin Onat sanat kariyerini anlattı: Herkes kendini resmeder
Onat, Lale Müzesi’nde bugün son defa görülecek “Yeniden” sergisi vesilesiyle sorularımıza cevap verdi.

ÇOCUKLUĞUM RESİMLERİMDE

> Peki ne buldunuz soyut resimde?
Soyut resim benim için resmin özü anlamına geliyordu. Bu da aynı zamanda kendini de bulmak demekti. Zaten herkes kendini resmeder. Burada gördüğünüz resimler belki de çocukluğumda yaşadıklarımın bir tezahürü.

> Nerede geçti çocukluğunuz?
Heybeliada, Çengelköy ve Laleli’de geçti. Yazları Heybeliada’ya giderdik. Adada sabahları saat beşte deniz kenarına inip dalgaları seyrederdim. Gece ağaçların altında uzanıp yıldızlara bakarak hayaller kurardım. Şimdi soyut resimlerimde onlardan izler var. Dolayısıyla yaptıklarım aslında soyut değil, somut. Bütün resimler, ne kadar soyut olursa olsun yaşadıklarımızın bir yansımasıdır. 

BEN, BENLE UĞRAŞIYORUM

> Eserleriniz aynı zamanda kabartmalı gibi görünüyor. Yanına yaklaşınca farklılaşıyor. İnsanlarla görsel oyun oynamaya mı çalışıyorsunuz?
İnsanlarla hiçbir ilgim yok; ben, benle uğraşıyorum! Beni ilgilendiren rölyef etkisi… Ama rölyefi resimle yapıyorum. Bir tarafı ışık diğer tarafı gölge yaparak kabartma etkisi oluşturuyorum. Akademide hocam Adnan Çoker’di. Resmimi ilk defa görünce çok şaşırdı ve “Sen bunu elle yapmış olamazsın” dedi. İnanamayıp tuvalin arkasına baktı. Ben de “Hocam herkesi kandırmak kolay ama ben sizi kandırdım!” dedim ve bu yolda devam ettim. 

KOPYACILIĞA SES ÇIKARMIYORLAR

Daha önce kopyalanan eseri için hukuki mücadele başlatan ve geçtiğimiz aylarda açtığı davayı kazanan Tülin Onat “Sanatta kopyacılığa kimse sesini çıkarmamıştı. Ama ben biraz savaştım. Bunu tazminat almak için değil, örnek olsun diye yaptım. Böyle bir şey var mı? Bir resim ortaya çıkarmak için benim aylarım gidiyor!” diyor. 

HAT YAZILI TAPU BİLE SANAT ESERİ

> Hocanız Adnan Çoker, geleneksel mimariden ilham almıştı. Sizin soyut resimlerinizde de hat gibi klasik sanatlardan izler var mı?
Hat sanatında soyut aramadım ama mutlaka vardır. Bize dedelerimizden miras kalan bir yerin tapusu bile sanat eseriydi. Evet, hat yazılı iki yüz yıllık tapu… Hat sanatından Picasso da faydalanıyor, Miro da… Batı sanatı inceliyor, faydalanıyor; biz ise Batı sanatına özeniyoruz. 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...