Karanlıkta sırlı yürüyüş

Karanlıkta sırlı yürüyüş

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Natalie Dormer’ın görme engelli bir piyanisti canlandırdığı “Karanlıkta” seyirciyi hikâyesine hapsedecek, sürprizlerle dolu bir gerilim…

MURAT ÖZTEKİN

Işıklar yandığında “Bunu tahmin etmiştim!” ya da “Demek öyleymiş…” diyeceğiniz cinsten sürprizli filmleri seviyorsanız, bu hafta size göre bir opsiyon var. Yönetmenliğini Anthony Byrne’in yaptığı “Karanlıkta” (In Darkness) görme engelli bir piyanistin merkezinde olduğu; öfkeyle şekillenen, sert ve gerilimli bir mevzuyu işliyor. “Game of Thrones” dizisinde Margaery Tyrell’ı, “Açlık Oyunları”nda ise Cressida’yı canlandıran Natalie Dormer, bu defa piyanist Sofia olarak karşımıza çıkıyor. Dormer’a Ed Skrein, Emily Ratajkowski, Joely Kim Richardson ve Jan Bijvoet gibi oyuncular eşlik ediyor. “Karanlıkta” birtakım anlatım problemleri barındırmakla beraber, yine de sizi zifiri gerilimine hapsedecek diri bir hikâye sunuyor.

SIRLARLA DOLU İNTİHAR
Film hakkında ne kadar az şey anlatılsa o kadar iyi. Ancak hikâyeye şöyle temas edebiliriz: Londra’da geçen filmde, bir orkestrada piyanist olan Sofia isimli görme engelli kadının hayatına dâhil oluyoruz. Sofia, şehrin o meşhur kırmızı tuğlalı evlerinden birinde yalnız başına yaşamaktadır. Geçmişine dair çok az şey bildiğimiz âmâ kadının, üst komşusu Sırp savaş suçlusu Miloš Radic’in güzel ve problemli kızı Veronique’dir.
Bir gün Veronique, kendisini kokusundan tanıyan Sofia’nın cebine bir USB iliştirir. Gece de üst katta bir hengâme yaşanır ve Veronique sırlarla dolu bir şekilde intihar eder. Sofia, evinin üst katındaki intihardan sonra kendisini dedektif tahkikatının içerisinde bulur. Bu ölüm, aynı zamanda Sofia ile baba Radic’in tanışmalarının yolunu açar. Ancak Sofia’nın cebine bırakılan USB, bir mıknatıs gibi karanlık kimseleri ona doğru çekecektir. Filmde kafaları kurcalayan kocaman soru işaretinin silinmesi içinse nihayete kadar beklemek gerekecektir...

GERİLİM DOZUNU KATLAYAN GÖRSELLİK
Yönetmen Byrne’in gerilim dolu eseri “Karanlıkta”, oldukça ümit vadeden bir şekilde başlıyor. Ancak filmde, komployu korumaya çalışmaktan kaynaklanan birtakım anlatım problemleri ortaya çıkıyor; hikâye bulanıklaşıyor. Yine de bu, eserin içerisine hapsolmanıza mâni olmuyor. Görsellik cihetiyle dikkat çeken filmde, gerilim ve şiddetin çarpıcı bir şekilde yansıtıldığı orijinal kamera açıları var. Ancak gereksiz ve rahatsız edici bir teşhircilik bu sanatın içerisinde sırıtıyor…
Oyunculuklara gelirsek: Filmin merkezinde yer alan Natalie Dormer “iki yönlü” işinin hakkından ustalıkla geliyor. Zaten senaryoda da parmağı var. Joely Richardson’ın kahkaha attığı sahneleri de mutlaka görmelisiniz. Eserdeki kararında mizahta bu ustalıklı oyuncukların tesiri büyük.
“Karanlıkta” filminde muhtemelen görmezden gelinecek bir nokta da var: Son yıllarda yaşanan en büyük dramlardan olan Bosna’daki katliama arka planda temas ediliyor. Fakat vahşetin asıl kurbanlarının yerine “melez” bir karakter ortaya konuluyor. Toparlayacak olursak: Evet, “Karanlıkta” filmi, gözlerden kaçmayan birtakım problemler barındırıyor. Ancak film, sabun köpüğü olmaktan çok uzakta olan, seyircisini tesir altında bırakacak bir gerilim…

‘Kurt köpeği’nin insanla kavgası
Edebiyat, beyazperdeye ilham olmaya devam ediyor. Jack London’ın unutulmaz eseri “Beyaz Diş”, yönetmen Alexandre Espigares tarafından aynı isimle sinemaya adapte edildi. Animasyon filmde, vahşi bir hayvanın gözünden insanların acımasız dünyalarına eleştirel bir bakış atılıyor. Yarı köpek bir anne ile kurt bir babanın yavrusu olarak dünyaya gelen Beyaz Diş, hep farklılıklarının gölgesinde kalmıştır. Bir yerli aile tarafından bulunan Beyaz Diş, kısa zamanda kızak köpeklerinin en üstünü olur. Ama onun kabiliyetleri bazılarının aç gözlülüğünü körükler. Hep vahşi tabiattaki düşmanlarla mücadele eden kurt köpeği, şimdi de insanoğlunun acımasızlığıyla yüzleşir. Dokunaklı bir hikâyenin işlendiği filmde daha az realist olan animasyonlar var.

Evinin yolunda elini ver bana!
Hindistan’ın Bollywood sineması renkli filmlerinin yanında dokunaklı eserleriyle de dikkat çekiyor. “Sevginin Gücü” isimli film, tedavi için annesiyle çıktığı yolculuk sırasında kaybolan konuşma engelli minik Shahida ile Bajrangi’nin kesişen hayatlarına temas ediyor. Salman Khan’ın başrolünde yer aldığı filmin hikâyesi şöyle: Pakistanlı Müslüman bir kız olan Shahida, konuşamıyordur. Annesi tedavi olması için onu Hindistan’a götürmeye karar verir. Ancak yolculukta Shahida, annesinden habersiz trenden iner. Tren hareket edince de Shahida bir başına kalır. Küçük kızı, Bajrangi adlı bir adam bulur. Ancak Bajrangi ona yardım etmeye çalışsa da konuşamayan kızdan ne adını ne de evinin yolunu öğrenebilir. O sırada Bajrangi sevdiği kadınla evlenmeye çalışmaktadır. Her şeye rağmen bu çaresiz kızı tek başına bırakamaz. Kaderin bir araya getirdiği bu ikili sonunu bilmedikleri bir yolculuğa çıkarlar.

HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ
¥ “Siccin 5”
¥ “Sevginin Gücü”
¥ “Benim Adım Osssman”
¥ “Milyonluk Kuş”
¥ “Yarım ile Yamalak”
¥ “Köpek Dişi”

EN ÇOK SEYREDİLENLER
¥ “Meg: Derinlerdeki Dehşet”  90 bin 644
¥ “Mission: Impossible”  45 bin 554
¥ “Karanlık Zihinler” 25 bin 407
¥ “Genç Titanlar Filmi” 20 bin 476
¥ “Otel Transilvanya 3” 18 bin 615

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...