Bir gece deyip geçmeyin! Uykusuzluğun etkileri sanıldığından daha büyük

Çoğu insan günlük aktivitelerden, yoğun iş temposundan veya birkaç sosyalleşme saatinden sonra kendisini uykusuz halde bulabiliyor. Uzmanlar tarafından yapılan çalışmalar, uyku eksikliğinin beynin öğrenme ve hafıza ile ilgili bir bölümü olan hipokampüste nörolojik hasara yol açtığını söylüyor. Peki sadece bir gece uykusuz kalmak masum mu? Sadece beyni değil tüm vücudu etkileyen bu durum sanıldığından daha büyük etkilere sahip? İşte bir gece uykusuz kalmanın görünmeyen yüzü...
Uyku eksikliği sadece kendinizi kötü hissetmenize neden olmaz aynı zaman beynin de olumsuz etkilenmesine neden oluyor. Uykusuz bir gecenin ardından gelen o sisli, dalgın anlar, yorgunluktan daha fazlası anlamına geliyor. Araştırmacılar, insan beyninin öğle vakti kendini nasıl temizlemeye çalıştığını ve bu süreçte dikkatimizi nasıl kaybettiğimizi ortaya çıkaran bir çalışma yaptı.
Discover Dergisi'nde yer alan bilgilere göre; yeni bir araştırma tek bir gece bile uykusuzluk çeken kişilerdeki kısa süreli dikkat dağınıklıklarının, beyinden beyin omurilik sıvısı (BOS) akıntılarıyla örtüştüğünü ortaya koydu, bu temizleme süreci normal şartlarda sadece derin uyku sırasında gerçekleşebiliyor. Bu da gün içinde dikkatinizin sandığınızdan daha çok kaybolduğu ve odağınızın her zamankinden daha yavaş olduğu anlamına geliyor.

Çalışmanın baş yazarı Laura Lewis, tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Uyumadığınızda, beyin omurilik sıvısı dalgaları normalde göremeyeceğiniz uyanıklık anlarına girmeye başlıyor. Ancak, bu durum, sıvı akışı dalgasının olduğu anlarda dikkatin dağıldığı bir dikkat kaybıyla sonuçlanıyor
Lewis'in laboratuvarı, 2019'da beyin omurilik sıvısının (BOS) uyku sırasında ritmik dalgalar halinde, beyin dalgası örüntüleriyle senkronize olarak hareket ettiğini gösterdi. Araştırmacılar, bu istikrarlı akışın nöronların sağlıklı ve işlevsel kalması için çok önemli olduğuna inanıyor.

Ekip, bunu öğrenmek için 26 gönüllü topladı ve her birini iki kez test etti: biri tam bir gece uykusundan sonra, diğeri ise tüm gece ayakta kaldıktan sonra. Katılımcılar, beyin aktivitesini ölçen EEG başlıkları takarken bir MRI tarayıcısının içinde görsel ve işitsel dikkat görevlerini tamamladılar. Araştırmacılar ayrıca kalp atış hızını, nefes almayı ve göz bebeği boyutunu da takip ettiler.
Uykusuzluk çeken katılımcılar daha kötü performans gösterdi. Tepkileri yavaşladı ve bazen hiç tepki vermediler. Bu aralar sırasında araştırmacılar, beyinden çıkan beyin omurilik sıvısının (BOS) dalgalarını, ardından odaklanma geri geldiğinde tekrar beyine aktığını gözlemlediler; bu, uyku sırasındaki temizlik döngülerinin çarpıcı bir yansımasıydı.
Lewis açıklamasında şöyle konuştu: "Sonuçlar, dikkatin kaybolduğu anda bu sıvının beyinden dışarı doğru atıldığını gösteriyor," diye açıkladı. "Ve dikkat tekrar kazanıldığında, tekrar içeri çekiliyor."
Ekip, bu dikkat dağınıklıklarının sadece beyinle sınırlı olmadığını, tüm vücuda yansıdığını keşfetti. Odaklanma bozuldukça, kalp atış hızı ve solunum yavaşladı, göz bebekleri küçüldü ve beyin omurilik sıvısı arttı; bu da zihin ve bedeni birbirine bağlayan sıkı bir koordinasyon sistemine işaret ediyordu.

Lewis, "İlginç olan, bunun sadece beyinde gerçekleşen bir olgu değil aynı zamanda tüm vücudu etkileyen bir olay gibi görünmesi," dedi. "Bu, bu sistemlerin sıkı bir koordinasyonu olduğunu gösteriyor. Dikkatiniz dağıldığında bunu algısal ve psikolojik olarak hissedebilirsiniz ancak aynı zamanda beyin ve vücutta meydana gelen bir olayı da yansıtıyor."
KAN DAMARLARI DARALIYOR, TEPKİLER YAVAŞLIYOR
Ayrıca bu koordinasyonun, düşünce ve fizyolojiyi bir araya getiren tek bir kontrol ağından kaynaklanabileceğini ekleyen Lewis, "Bu sonuçlar bize, beynin çok üst düzey işlevleri olarak düşündüğümüz dikkatimiz, dünyayı algılama ve ona tepki verme yeteneğimiz gibi işlevlerin yanı sıra sıvı dinamiği, beyin çapında kan akışı ve kan damarlarının daralması gibi gerçekten temel fizyolojik süreçleri de yöneten birleşik bir devrenin var olduğunu gösteriyor" dedi.
Araştırmacılar, nörotransmitter norepinefrin aracılığıyla uyanıklığı ve bedensel durumları düzenlemeye yardımcı olan noradrenerjik sistemin, bu koordinasyonun kontrol merkezi olabileceğinden şüpheleniyorlar. Eğer öyleyse, uykusuz bir gecenin ardından gelen her zihinsel sürüklenme, odaklanma ve fizyolojimizin gerçekte ne kadar iç içe geçmiş olduğunu ortaya çıkarabilir.






