İstanbul antikacıları yolunu gözlüyordu! 85 yaşındaki 'Eskici Yaşar'ın hayatı tarihi türbede değişti
Elazığ'ın Palu ilçesinde 'Eskici Yaşar' olarak bilinen 85 yaşındaki Yaşar Bahçeci'nin hayatı filmlere konu olacak detaylarla dolu. Antika eşya sektörünün en tanınan isimlerinden olan Bahçeci, hayatının dönüm noktasını kendine has üslubuyla anlattı. Mahmud Samini Hazretleri Türbesi'nde uyurken bir anda yaşlı ve sakallı bir adamın sözleri üzerine hareket geçen Bahçeci'nin zamanında bir gence verdiği 2,5 lira ile hayatı değişti.
Palu ilçesinde yaşayan 85 yaşındaki Yaşar Bahçeci antika sektörünün en eski ve enteresan isimlerinden biri olarak tanınıyor.
İstanbul'dan getirdiği eski kıyafetleri Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki ilçe, belde ve köyleri karış karış gezerek antika eşyalarla takas eden Bahçeci, 30 yılını bu mesleğe adıyor.
Öyle ki topladığı antika eşyalar müzelere giriyor. İstanbul'daki antikacılar 'Eskici Yaşar'ın yolunu gözlüyor, getirdiklerini kapışarak alıyor. Artık köşesine çekilen Antikacı Yaşar'ın şu anda deposu adeta bir müzeyi andırıyor.
Yaşar Bahçeci'nin antika koleksiyonu gibi hayatı da dikkat çekiyor. Antika sektörüne girişi adeta bir sinema filmi olacak detaylar içeriyor.
Birçok zorluğu atlatarak bugünlere gelen Bahçeci'nin hayatı bir türbede uyurken değişiyor.
"BİR BAKTIM Kİ TREN TOROS DAĞLARINDA"
Mahmud Samini Hazretleri Türbesine gelen yaşlı ve sakallı bir adamın sözleri üzerine zamanında 2,5 lira vererek yardım ettiği gencin evine gidiyor ve burada verilen imkan sayesinde hayatı değişiyor.
İşte kendi ağzından Antikacı Yaşar'ın daha doğrusu Eskici Yaşar'ın hayat hikayesi:
"Kale Kapı bilinir. Taş köprünün başıdır. Eski istasyon, karakolda ilerde fabrika vardı. O fabrikanın oraya kadar gezdim ufacık bir ekmek bile bulamadım. Gezdiğim yerin mesafesi Palu'dan Kovancılara kadardır. Çöp tenekesinde bir ekmek bulamadım.
Fabrikanın arkasında tren vagonları pamuk çiğidi doldurmuştu. İzmir'de fabrikaya götürecekti. Bende dedim bu pamuk çiğidinin içerisine gömülüp rahat bir şekilde yatayım. Ben bayağı yatmışım bir baktım ki tren Toros dağlarında.
Allah'ım keşke ben çöplükte yatsaydım da bunun içerisinde yatmasaydım. Ben şimdi ne yapacağım dedim. Ne para ne pulum var.
Konya Ereğli'de durur durmaz indim. Tren tünele girip çıkarken benim yüzüm kömürden kap kara olmuş. Bir sakallı adam beni gördü evladım bu ne haldir dedi. Sonra derdimi anlattım. 'Evladım sen benim yanımda çalışır mısın' dedi. Ben de 'çalışırım ne verirsen ver' dedim.
Dedi 'sana 1 lira vereyim. Masaları silersin süpürürsün, gelen müşterilere ne yerse sorarsın' dedi. 3 çeşit yemek bir de çorba vardı. Ben onun yanında 2-3 ay 1 liraya çalıştım"
"TÜRBEDE YATIP KALKIYORUM, OT TOPLAYIP YİYORUM"
Burada kazandıklarıyla memlekete dönen Bahçeci, imkansızlıklar içindeki hayatına Adana'da devam ettiğini anlatıyor. Derken bir gün Diyarbakırlı bir gençle karşılaşmasını şöyle anlatıyor:
"Adana'da 2,5 liram vardı. Bir aydır aç susuz geziyordum. Elim o parayı yemeye gitmiyordu. Bir adam bana fırından yarım ekmek verdi.
Bir tane genç bir adam, başımın ucunda dikilmiş duruyordu. 'Kardeş dedim buyur sen de ye' dedim. 'Ben yemiyorum. Diyarbakırlıyım. Babam bana bir tokat vurdu, ben aileme kızdım, 30 lira para aldım onu da burada yedim. Üzerimde ceketim vardı sattım, onu da yedim. Şimdi 2,5 lira para bulamıyorum gideyim' dedi.
Bende düşündüm 1 ay aç susuz gezdim ama 2,5 lirayı yemeye elim gitmedi. Demek ki bu 2,5 bu adamın nasibi dedim ve ona verdim.
Bana bir kağıt yazdı verdi. Bu adrese gel, Diyarbakır'da Mardin Kapısı'nda beni ara dedi. Aradan 7 sene geçti ve ben geldim Palu'ya.
Türbede yatıp kalkıyorum. Ot toplayıp yiyorum. Bir tane sakallı ihtiyar bir adam kolumu tuttu ve salladı. '2,5 lira para verdiğin adamı Diyarbakır'da ara' dedi. Tam başımı koyuyordum ki bir daha kolumu salladı ve sıçrayıp kalktım.
Demek ki bunda bir hikmet var dedim. Diyarbakır'a gittim. Çocuk beni görür görmez ‘baba beni gönderen geldi' dedi.
Beni giydirdiler, temizlediler. O çocuğun babası Urfalı ve halıcı çok da zengindi. Tek de o evladı varmış. Babası bana 100 lira verdi. Dedi ki 'Eski ürünleri topla getir benim eniştem de alıcıdır.' Ben o adamın verdiği 100 lira ile ürünler aldım. Çok ürünler alıp sattım. Kârımı aldım buraya yatırdım"