Bir maç oynanır ve kimse üzülmez

A -
A +

Şartları getirdiği hoca Orhan Atik Galatasaray’ı beğenmemiş. Ben beğendim. İyi bir derbi antrenmanı olduğu Başkent’te…

“İyi futbol haftasına” bir katkı da Başkent’ten…        Dertsiz ve hedefsiz iki takım da sadece futbolu düşününce ortaya seyir zevki yüksek bir oyun çıktı.
Taraflar atakları sonlandırmada biraz becerili, fırsatları harcamada biraz cimri olsaydı tabelada “çok garip bir skor” yazacaktı.
Onun için, maçın özetini “Aynı kaleye iki takımın attığı birer penaltıyla gelen skor” diye geçiştirmek zor.

İlk çeyrek dolarken Galatasaray’ın “olgun atağında” ileri çıkan Denayer, kaçırdığı golün dönüşünde bir de penaltı yaptırarak “tüy dikti.”
Sonrasında tenis maçı gibi gidip gelen top, karşılıklı ataklar, şutlar… Ceza sahalarında bu kadar çok top oynanınca hakemlerin işi zorlaştı. Çünkü çoğu “serseri” şutlar futbolcuların orasına burasına çarpıyor; penaltı mı değil mi çık işin içinden…

İkinci yarıda (takımına faydalı mı zararlı mı hep düşündüğüm, bir maçta kırmızı kart görüp, öbür maçta penaltı yaptıran) Doğa’nın elle oynaması ve Selçuk’un penaltı golü dengeyi sağladı.

Maçın adamı diye seçtiğim İrfan Can’ın Muslera’nın kalesini zorlayan sokuluşlarına arkadaşları ayak uydurabilseydi İbrahim Üzülmez’in süksesi devam edecekti. Hele El Kabir ve Stancu’nun bomboş pozisyonda dışarı attıkları topları düşününce…
Beri yanda -Sneijder’in yokluğuna rağmen- sarı-kırmızılıların geliştirdiği olgun ataklarda Selçuk ve Bilal’in şutları hedefi bulsaydı Cimbom derbiye moralli çıkacaktı. 
G.Saray’ın başındaki Orhan Atik takımını beğenmemiş. Ben beğendim. İyi bir derbi antrenmanı oldu Başkent’te…

MAÇIN ADAMI

“Kendinden emin futboluyla” İrfan Can 

KIRILMA ANI

Stancu’nun boş topu auta atması

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.