Ünal Bolat

“O gece işçi ile hanımının gözüne uyku girmemiş. Neler alabileceklerini hesaplamışlar...”

“İşçi parayı sayıp tezgâha bırakırken tüccar şaşkınlık ve hayranlık içinde kalmış!..”

Hanım oradan seslendi. ‘Senden her şey beklenir zaten. Söyle hemen şu resmi atsın!”

“Babam hangisini beğenip almışsa onu giyinirdik. Babamın çok güzel zevkleri vardı...”

“Anneannemlerin evinde biri sabah biri öğle üzeri iki ayrı mukabele okunurdu...”

“Hemen tüpü sündür. Suyu bas soğut. Yağın ağzını kapatma. Patlar damlası kurşun olur...”

Öğretmenime heyecan içinde dünkü olayı o anı yeniden yaşıyormuş gibi anlattım...”

 Ama o çocuk ısrarla “Bu kalem benim, ben kalemimi vermem!” diye diretiyordu!..

Kendini başarılı görmeler, tenkide alınmalar hepsi gereksiz ve zararsız düşüncelermiş...”

“Dünyaya ulaşmaya iki saat kala Uluslararası Uzay İstasyonu’nun yanından geçtik...”

“Geri sayım başladı. 10-9-8-7... Mekik fırladı. Mekik çok hızlıydı, saniyedeki hızı 15 km...”

“Anlarsınız ki, biri geri dönüşüm plastik kullanırmış diğeri yerli malı sağlam plastik...”

“Süleyman, İzzet’in cenazesinde o kadar feryat figan etmişti ki, kimse susturamamış!”

“İzzet’in vefatına üzülenler bu feryat figana bakarak ondan çok Süleyman’a üzülmüşler!..”

 “O yıllarda bugünkü gibi telefon yok. Hatta telefonu ancak şehre inenler görebilirdi...”

“E ne yapayım yani ben de çocuğum, elimden gelen bu... Demek yorgun düşüyormuşum...”

“Ağır ağır çıkacaksın diyen şaire pek aldıran olmuyor sağlam bastığın zamanlarda...”

“Biz Türkerin Anadolu’ya yerleşmeye başlamamızın üzerinden yaklaşık bin yıl geçmiş...”

Eşim şaşırmıştı. “Neden herkese bir dilim de bize bir tepsi?” dediğinde “galiba bizi kalabalık gördüler” dedim.

“Sanatı sayesinde İsmail vatani görevini Ankara Kara Kuvvetleri Komutanlığında tamamladı.”