Hayati İnanç gazetemize konuştu: Sultanın şiiri, şiirin sultanına çarparsa elbette şimşekler çakar!

Düzenleyen: / Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Hayati İnanç gazetemize konuştu: Sultanın şiiri, şiirin sultanına çarparsa elbette şimşekler çakar!

Kültür - Sanat Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Ramazan ayı münasebetiyle gazetemize özel röportaj veren Avukat Hayati İnanç, Aziz Mahmud Hüdayi ve hocası Üftade arasındaki muhabbeti anlattı. Osmanlı padişahlarının peygamber sevgisi ve yazdıkları şiirler hakkında da konuşan İnanç "Sultanın şiiri eğer şiirin sultanına çarparsa elbette şimşekler çakar" dedi.

Klasik Türk şiiri üzerine programlar düzenleyen Avukat Hayati İnanç, gazetemizin Youtube kanalına konuştu. Ramazana özel yapılan sohbette Hayati İnanç, Aziz Mahmud Hüdayi Hazretlerini ve Osmanlı padişahlarının peygamber sevgisini anlattı.

“Gel Ey biçare yüz sür nakş-i pay-i Mustafa’dır bu! Ey çaresiz kişi gel yüz sür Hazreti Peygamberin ayak izidir bu.

Ona Sultan I. Ahmed zamanında da öyle bir hürmetle öyle bir merasim yapılmıştı ki sultan, başına köle işareti veren, o anlama gelen süpürge takmıştı. Sarık bugünkü üniformanın en kuvvetlisi, en üstünü. Hem de manevi cephesi de olan bir üniforma ve orada ben köleyim demeye gelen bir işaret I. Ahmed merhumla ve sonra da devamında diğer sultanlar da…

İşte onu diyor ‘Gel ey biçare yüz sür nakş-i pay-i Mustafadır bu!’ Hazreti peygamberin ayak izini taşıyor bu taş.

"SULTANIN ŞİİRİ EĞER ŞİİRİN SULTANINA ÇARPTIYSA..."

‘Sezâ arş-ı muallâ zînet ârâ-yı makam olsa’ yani şu makamı süslemek için avize olarak oraya arş-ı âlâ asılsa yerindedir. Yani şair muhayyilesi de hakikaten çok göz kamaştırıcı. Buraya avize olarak arş-i mualla yakışır diyor.

‘Zihî cay-ı muazzam mevki-i hacet revâdır bu; onun hatırına edilen dualar asla reddedilmez. Ey mümin, ey Müslüman gel burada derdini anlat. Onu vesile ederek Hak Teala'ya yalvar’ diyerek bu mısralar 1712 vefat etmiş olan Şair Nabi merhumun ‘Sakın terk-i edepten….” mısralarına nazire olarak yazılmıştır.

Dikkat edilirse söz sultanının şiirleri, ülkelerin sultanı tarafından taklit ediliyor. Tanzir ediliyor; o (şiir üslubu) yolda yürüyerek bir şeyler söylüyor ve bundan dolayı da bir kapris olmuyor. Ustaya hürmet buna derler işte.

Baki merhumla Kanuni merhum arasında bir şiirle bir gidiş geliş olmuştu da onu anlatırken acizane şunu demiştim: ‘Sultanın şiiri eğer şiirin sultanına çarptıysa elbette şimşek çakar!’

Aleyhine bir miktar tenkit de içeren, yani bizim şiirimiz daha üstün demeye gelen imalar olsa bile ‘ben sultanım’ deyip herhangi bir olumsuz tavra girmeyerek ustaya hürmet gösterilmiş, ustanın peşi sıra gidilmiş ve hepsi de Hazreti Peygamberi övme sadedinde…”

Düzenleyen:  - Kültür - Sanat
Kaynak: Türkiye Gazetesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...