ABD çekilirken Türkiye öne çıktı! "Avrupa’nın kalesi Ankara"

Münih Güvenlik Konferansı’nda Avrupa’nın savunma stratejisi ve ABD’nin azalan rolü tartışılırken, Türkiye’nin bu süreçte nasıl bir yer tutacağı merak konusu oldu. 

Donald Trump yönetiminin NATO’ya yönelik eleştirileri ve Avrupa’nın kendi savunmasını üstlenmesi yönündeki baskısı, kıtanın yeni güvenlik mimarisinde Türkiye’ye daha fazla sorumluluk yükleyebileceğine işaret ediyor.

Deutsche Welle'nin sorularını cevaplayan ABD merkezli düşünce kuruluşu Carnegie’den transatlantik ilişkiler ve güvenlik uzmanı Rym Momtaz, Avrupa’nın mevcut savunma kapasitesini yetersiz buldu.

Momtaz, “Trump’ın başkan olduğu ilk dönemden bu yana Avrupa ülkeleri savunma harcamalarını artırmadı. Ordularını güçlendirmeyerek kendilerini şu anki zayıf duruma sokanlar, Avrupa ülkeleridir” değerlendirmesinde bulundu.

Fransız düşünce kuruluşu Ifri’den güvenlik uzmanı Heloise Fayet ise Avrupa ülkelerinin son dönemde hızlanan silahlanma çabalarının uzun soluklu olmayabileceğini belirtiyor. Fayet, “Barış sürecine geçiş, Avrupa’daki silahlanma hızını yavaşlatabilir. Ancak güvenlik tehdidi devam ettiği sürece, kıta ülkelerinin ortak bir savunma stratejisi oluşturması gerekiyor” dedi.

TÜRKİYE, AVRUPA'NIN SAVUNMASINDA NASIL BİR ROL OYNAYABİLİR?

Avrupa’nın ABD’ye olan bağımlılığını azaltma çabası, Türkiye’nin bu denklemde nasıl bir rol oynayabileceği sorusunu gündeme getiriyor.

Fayet’e göre, Türkiye’nin savunma sanayisindeki gelişimi ve özellikle insansız hava araçlarındaki başarısı, Avrupa ülkeleriyle daha fazla askeri iş birliği yapmasına zemin hazırlıyor. Ancak, Yunanistan başta olmak üzere bazı AB ülkelerinin Ankara’ya yönelik silah satışları konusundaki çekinceleri bu iş birliğinin önünde engel teşkil edebilir.

Momtaz ise Ukrayna’da bir barış anlaşması sağlanması durumunda, Türkiye’nin Karadeniz’deki uygulamalar ve güvenlik mekanizmalarının işlemesinde önemli bir rol üstlenebileceğini aktardı.

NATO'NUN 5. MADDESİ TARTIŞILIYOR

Münih’teki oturumlarda, Ukrayna’da muhtemel bir barış gücü misyonunun NATO, BM veya AB şemsiyesi altında mı yürütüleceği belirsizliğini koruyor. NATO’nun en büyük ikinci kara ordusuna sahip Türkiye’nin böyle bir göreve katılabileceği değerlendirilirken, bu tür bir misyonda yer alan ülkelerin saldırıya uğraması halinde NATO’nun 5. maddesinin devreye girip girmeyeceği önemli bir soru işareti olarak öne çıkıyor.

NÜKLEER CAYDIRICILIK DEVAM EDECEK Mİ?

Fayet, Avrupa’nın güvenliği söz konusu olduğunda nükleer caydırıcılığın kritik bir konu olduğuna dikkat çekerek, “Washington, Avrupa’nın konvansiyonel savunmada daha fazla sorumluluk almasını istiyor ancak ABD’nin nükleer caydırıcılığa katkısı sürecek mi, bunu anlamalıyız” dedi.