AB Komisyonu 'Türkiye' dedi, SAFE için tarih verildi!

Avrupa Birliği Komisyonu, Türkiye’nin Avrupa savunmasını güçlendirmeye yönelik SAFE mekanizmasına katılma talebini resmen gündemine aldı. Brüksel, teknik değerlendirme sürecinin tamamlanmasının ardından kararın 30 Kasım’da açıklanacağını duyurdu.
Brüksel, Türkiye’nin Avrupa savunmasını güçlendirme amaçlı SAFE mekanizmasına katılma talebini incelerken, AB üye devletlerinin kaygılarını dikkate aldığını teyit etti.
30 KASIM'DA AB'NİN KARARI BELLİ OLACAK
Türkiye, Temmuz ayında SAFE mekanizmasına katılmak için resmi başvurusunu sunmuştu. AB çevrelerinde bazı ülkelerin “maksimalist hedeflere dayalı endişeleri” dile getirmesine rağmen, Komisyon söz konusu başvuruya ilişkin teknik değerlendirmeyi tamamlamadan Konsey’e sunmayı planlıyor. Mevcut takvimle prosedürlerin 30 Kasım’a kadar tamamlanması bekleniyor.
GÜVENCE GARANTİLERİ ÖNE ÇIKIYOR
Komisyon sözcüsü, “Hiçbir üçüncü ülkenin AB ya da üye devlet çıkarlarını ihlal edemeyeceğine dair yönetmelik garantileri” bulunduğunu aktardı. Aynı zamanda, değerlendirmenin “sadece Türkiye’ye özgü olmayan, üye devlet endişelerini ciddiye alan genel bir yaklaşım” olduğunu belirtti.
KARAR SÜRECİ NASIL İLERLEYECEK?
SAFE mekanizmasına katılma prosedürü iki aşamalı ilerliyor: önce Komisyon’un tavsiye kararı, ardından Konsey’in onayı gerekiyor. Türkiye özelinde bu süreç 27 üye devletin oybirliğiyle yürütülecek.
ATİNA AB RAPORUYLA ÇALKALANIYOR!
12 Eylül 2025 tarihinde yayımlanan raporda, Kıbrıs adasının kuzey kısmı doğrudan “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” olarak ifade edilmişti.
Raporun 121. sayfasında, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni (UNCLOS) imzalamadığı, bu nedenle Kıbrıs Cumhuriyeti’nin açık deniz kaynaklarını KKTC ile koordinasyon olmadan kullanamayacağı görüşüne yer verildi.
PASOK Partisi’nin Avrupa Parlamentosu üyesi Yannis Maniatis, Avrupa Komisyonu ve AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’a acil soru önergesi sundu. Maniatis, raporda KKTC ifadesinin kullanılmasını “kabul edilemez” olarak nitelendirdi ve “derhal düzeltilmesini” talep etti.
Ancak Avrupa Komisyonu cephesi, söz konusu belgenin bilimsel nitelikte bir çalışma olduğunu, siyasi bir beyan niteliği taşımadığını paylaştı.