2030'a kadar her şey değişecek! Petrol başta olmak üzere enerjide büyük dönüşüm

Petrol ve doğalgaz sektörü, küresel emisyonların yüzde 15’inden sorumlu olsa da net sıfır hedeflerine ulaşmak için bu on yıl içinde emisyonlarını yüzde 60 azaltmak zorunda. Uzmanlara göre, 2030 sonrası yeni petrol/gaz projeleri onaylanmamalı ve sektör sermayesinin yarısı temiz enerjiye aktarılmalı. Taşımacılık gibi sektörlerde fosil yakıt talebinin düşecek olması, üreticileri dönüşüme zorluyor.
Sürdürülebilirlik tartışmalarında petrol ve doğalgaz sektörü neredeyse her zaman gündemde. Uluslararası Enerji Ajansı’na (IEA) göre enerjiye bağlı emisyonların %15’i bu sektörün faaliyetlerinden kaynaklanıyor.
Üstelik sondajdan taşımaya kadar hem arz hem de talep kaynaklı emisyonların bu on yılın sonuna kadar yüzde 60 oranında azaltılması gerekiyor.
"DAHA ÇOK SONDAJ YAPALIM" YAKLAŞIMI DOĞRU MU?
Ancak bu sektör hakkındaki tartışmalar çoğu zaman iki uç arasında sıkışıyor: Petrolün tamamen terk edilmesini isteyenler ve “Daha çok sondaj yapalım” diyenler. Bu tür uç yaklaşımlar, sektörün net sıfır hedeflerine ulaşmadaki potansiyel rolünü konuşmayı zorlaştırıyor.
Oysa daha dengeli bir tartışmaya ihtiyaç var. 2023 yılında dünya genelinde bu sektörde 12 milyon kişi çalışıyordu. Sektör hidrojen ve karbon yakalama gibi yeni teknolojilere yatırım yapıyor. 3 trilyon dolarlık yıllık gelirinin bir kısmı devletlere vergi olarak dönüyor. Ancak bu gerçekler, sektörün emisyonları azaltma sorumluluğunu ortadan kaldırmıyor.
2050 YILINDA OTOMOBİLLERİN TAMAMI ELEKTİRKLİ OLABİLİR
Forbes’in haberine göre, 1,5°C sıcaklık artışıyla sınırlı bir senaryoda bile bir miktar petrol ve gaz üretimi sürecek.
Ancak bu miktar günümüz seviyelerinin çok altında.
Örneğin, taşıma sektöründeki talep büyük oranda düşecek. 2050 yılına kadar otomobillerin neredeyse tamamı elektrikli olacak; ağır vasıtaların çoğu da öyle. Gemiler hidrojen gibi düşük emisyonlu yakıtlar kullanacak.
Petrol ve doğalgaz üreticileri, bu daralan pazarda “biz son kalan üretici oluruz” diye umut ediyor. Ancak uzmanlara göre bu strateji sürdürülebilir değil. Üretimin devam edebilmesi, maliyet, emisyon yoğunluğu ve ekonomik katkı gibi kriterlere bağlı olacak. IEA’ya göre 2030 sonrası yeni petrol ve gaz projelerine onay verilmeyecek.
Örnek bir senaryoda, büyük bir petrol şirketi, üretimini petrokimya ham maddelerine kaydırabilir. Bu kullanımda petrol yakılmadığı için emisyon etkisi daha düşük olur.
SEKTÖRÜN TEMİZ ENERJİ YATIRIMLARI POTANSİYELİNİN ÇOK GERİSİNDE
Petrol ve doğalgaz şirketleri, karbon yakalama teknolojilerinin %90’ında yer alıyor. Bu teknoloji, emisyonları yakalayarak sentetik yakıt ya da kimyasal üretimi gibi alanlarda kullanılmasını sağlıyor. Ancak temiz enerjiye yapılan yatırımlar hâlâ çok düşük. Tüm küresel temiz enerji yatırımlarının sadece %1’i bu sektörden geliyor. Üstelik bu yatırımın %60’ı yalnızca dört büyük şirket tarafından yapılıyor.
IEA, sektörün sermayesinin %50’sini temiz enerjiye yönlendirmesi gerektiğini söylüyor.
DAHA GÜÇLÜ HEDEFLER GEREKİYOR
Sektörün net sıfıra geçişinde operasyonel emisyonların azaltılması kilit önemde. Ancak büyük şirketlerin yarısından azı, Scope 1 ve 2 emisyonlarını düşürmeye yönelik hedefler belirlemiş durumda. IEA’ya göre, 2030 yılına kadar bu emisyon yoğunluğunun %50’den fazla azalması gerekiyor.
Yine de olumlu adımlar var. Örneğin, birçok şirket metan gazı emisyonlarının azaltılmasına dair daha iyi hedefler koyuyor. COP28’de yapılan açıklamalar, bu konuda daha fazla şeffaflık sağlanabileceğine işaret ediyor. Ancak şirketlerin, kendilerinin doğrudan işlemediği varlıklardan kaynaklanan emisyonları da hedeflerine dahil etmesi bekleniyor.