Akademisyenler hazırladı, Bilal Erdoğan Demokrasi Adası’ndan duyurdu: Sağlıkta Teknolojik İstiklal manifestosu!
Necmeddin Bilal Erdoğan’ın mütevelli heyeti başkanı olduğu İlim Yayma Vakfı bu yılki akademi ödüllerinde bir ilke imza attı. Bilim heyeti “Sağlıkta Teknolojik İstiklal” başlıklı manifesto niteliğinde bir bildiri yayınladı. Küresel ilaç piyasası ve sağlık sektörünü yakından ilgilendiren bildiride dikkat çeken çözümler sunuldu.
ALİ TÜFEKÇİ'NİN HABERİ - Türkiye’nin ilaç ve tıbbi cihaz sektöründe dışa bağımlılığını azaltarak tam bağımsız hale gelmesi için bir çalışma yapıldı.
İlim Yayma Vakfı Türkiye’nin en kritik alanlarından olan sağlık sektörünü yakından ilgilendiren bir çalışma duyuruldu.
Yassıada olarak bilinen Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda Necmeddin Bilal Erdoğan öncülüğünde, İlim Yayma Vakfı Başkanı Yusuf Tülün ve bilim heyetiyle yapılan istişare kampında sağlık teknolojileri ve ilaç sektörü ele alındı.
"ÜLKEMİZ İÇİN DÖNÜM NOKTASI OLACAK"
Basın toplantısında akademisyenlerle toplum arasında köprü olmak gerektiğini söyleyen Erdoğan tam bağımsız Türkiye için sağlık sektöründeki dışa bağımlılığa dikkat çekti. Erdoğan şunları söyledi:
“2017 yılında yola çıktığımız İlim Yayma Ödülleri’ni başarıyla gerçekleştirdik. Topluma ve insanlığa fayda sağlayacak projeler üretmeye devam ediyoruz. Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda yaptığımız bu toplantının bizim için, ülkemiz için bir dönüm noktası olacağını düşünüyoruz. Her yıl hocalarımızın kamuoyuna düşüncelerini paylaşmalarını ve bu alanların daha da genişletilmesini arzu ediyoruz.
Biz bugün tespitler ve somut verilerle “Sağlıkta Teknolojik İstiklal” isimli bir bildirge yayınlıyoruz. Biliyoruz ki eğer bilim olmazsa, ilim olmazsa o toplumun gelişmesinden bahsedilemez.
Geçmişe baktığımızda ecdadımız da bu yolu izlemiştir, Müslüman bilim insanları çeşitli alanlarda olduğu gibi sağlık alanında da bu çalışmaları tüm dünyaya yaymıştır. Dolayısıyla bu mirası üstümüzde taşıyoruz.
Bu çalışmaların da hak ettiği değeri görmesini temenni ediyoruz. İnşallah bu bildirge bunun için büyük bir adım olur”
Bilim Heyeti tarafından yapılan açıklamada “Sağlıkta Teknolojik İstiklal” bildirisi okunarak teklifler sunuldu.
“Sağlıkta Teknolojik İstiklal” bildirgesini Prof. Dr. İdris Sarısoy, Prof. Dr. Fikrettin Şahin, Prof. Dr. Mehmet Zahmakıran, Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu, Prof. Dr. Zekai Şen, Prof. Mustafa Soylak, Doç. Dr. Hümeyra Özturan, Prof.Dr. İbrahim Akduman, Prof.Dr. İlhami Gülçin, Prof. Dr. Zekeriya Kurşun imzaladı.
"İLAÇ SEKTÖRÜNÜN YÜZDE 55'İ İTHAL"
Prof. Dr. Fikrettin Şahin tarafından okunan manifesto niteliğindeki bildiri sektördeki çarpıcı konulara dikkat çekti.
İlaç sektörü hakkında konuşan Şahin “İlaç sektörü, iç pazarın ihtiyaçlarını karşılamak ve ihracat potansiyelini artırmak açısından stratejik önem taşıyor. 2023 yılı verilerine göre Türkiye ilaç pazarı 10,3 milyar dolarlık büyüklüğe sahip. Türkiye ilaç pazarı 2023’te yerel para birimine göre %90,4 büyürken dolar bazında kaydedilen büyüme oranı %32,7 olmuştur. Ancak, kullanılan ilaçların %55’i ithal edilmektedir” bilgisini verdi.
"SAĞLIK SANAYİ BAŞKANLIĞI KURULMALIDIR"
Konuşmasında “Sağlık sistemimizin dayanıklılığını ve küresel liderlik iddiamızı tehdit eden bu bağımlılık, yerli ve millî üretim kapasitemizin artırılmasını zaruri hale getiriyor” diyen Şahin çözüm önerilerini sıralayarak açıkladı.
Bildiride kamuoyuna yapılan çözüm teklifleri şöyle:
- “Sağlık Sanayi Başkanlığı” kurulmalıdır.
- Ar-Ge ve inovasyon güçlendirilmelidir.
- Hammadde ve stratejik ürünler yerlileştirilmelidir.
- Sağlık alt yapısı güçlendirilmelidir.
- Ruhsatlandırma süreçleri hızlandırılmalıdır.
- Teşvikler düzenlenmelidir.
- Küresel pazarlara açılım ve markalaşma sağlanmalıdır.
- Nitelikli insan kaynağı yetiştirilmelidir.
- Sağlıkta dijital dönüşüm sağlanmalıdır.
- Sağlık ekosistemi kurulmalıdır.
Programın sonunda “İlim Yayma Ödülleri Ödül Sahipleri olarak karar alıcıları, sektör temsilcilerini ve ilgili tüm paydaşları, Türkiye’nin sağlık alanında lider ülke olması yolunda ortak bir vizyon ve eylem planı etrafında birleşmeye davet ediyoruz” denildi.
İşte o bildiri...
İLİM YAYMA ÖDÜLLERİ
SAĞLIKTA TEKNOLOJİK İSTİKLAL
Sağlık sektörü, ülkelerin stratejik bağımsızlıklarını ve gelişmişlik seviyesini belirleyen temel unsurlardan biridir. Türkiye, sağlık sektöründe son yıllarda önemli ilerlemeler kaydederek bölgesel bir sağlık üssü haline gelmiştir.
Türkiye, yüksek kaliteli hastane altyapısı ve yetişmiş insan kaynağı ile sağlık turizminde önemli gelişmeler kat ederek uluslararası rekabet gücünü artırsa da tıbbi cihazlar, ilaç hammaddeleri, biyoteknolojik ürünler ve dijital sağlık sistemleri gibi birçok kritik ürün ve teknolojide dışa bağımlılık devam etmektedir.
Sağlık sistemimizin dayanıklılığını ve küresel liderlik iddiamızı tehdit eden bu bağımlılık, yerli ve millî üretim kapasitemizin artırılmasını zaruri hale getirmektedir. Zira, sürdürülebilir büyüme ve inovasyona dayalı bir sağlık ekosistemi oluşturulmadan dünya liderliği hedefine ulaşmak mümkün değildir.
Bu bildiri, Türkiye’nin sağlık alanında lider ülke olma hedefine ulaşabilmesi için kritik önemi haiz yerli ve millî üretim kapasitesinin güçlendirilmesi ve dışa bağımlılığın azaltılmasına yönelik politika stratejilerinin belirlenmesi amacıyla hazırlanmıştır.
Türkiye’nin sağlık sektöründe bağımsız ve lider bir ülke olma kapsamında attığı adımlardan biri, 2018 yılında T.C. Cumhurbaşkanlığı Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu tarafından Beşeri İlaç ve Tıbbi Cihaz Çalışma Grupları kurulmasıdır.
Kurul, sağlık alanında yerli ve millî beşeri ilaç ile tıbbi cihazların geliştirilmesi için kısa, orta ve uzun vadede atılacak adımlara yönelik strateji raporu hazırlamıştır. 2020 yılında tamamlanan strateji raporları referans alınarak 25 Mayıs 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Türkiye Sağlık Vadisi’nin kurulmasına karar verilmiştir.
Kararnamenin 672/A-1 maddesi uyarınca; sağlık alanındaki eğitim, araştırma, geliştirme, biyoteknoloji ve bilişim kapasitesinin artırılması, ilaç ve tıbbi teknolojilerde Ar-Ge, klinik araştırmalar ve üretim hazırlık süreçlerini kapsayan entegre bir sağlık ekosisteminin oluşturulması hedeflenmektedir. Kararnameye göre, prototip üretim alanları, büyük veri araştırmaları merkezi ve mükemmeliyet merkezlerinde girişimciler, araştırmacılar, akademisyenler başta olmak üzere sektör temsilcilerine hizmet sunmak amacıyla Türkiye Sağlık Vadisi adıyla belirlenen alanı işletmek ve yönetmek üzere TÜSEB tarafından bir şirket kurulacağı bildirilmiştir.
Bu girişim, Türkiye'nin sağlıkta millî teknoloji ve üretim kapasitesini artırmaya yönelik stratejik bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Türkiye Sağlık Vadisi’nin amaç ve hedeflerine bir an önce ulaşması ve sağlık alanındaki tüm ihtiyaçlarında kendi kendine yeten, daha güçlü ve lider konumuna gelebilmesi için sağlık sistemimizin güçlü ve zayıf yönleri analiz edilerek önerilen politikalar aşağıda özetlenmiştir.
SAĞLIK SEKTÖRÜNÜN MEVCUT DURUMU
Türkiye sağlık sektöründe büyük mesafeler katetmiş olsa da sürdürülebilir büyüme ve bağımsızlık hedeflerine ulaşmak için sektördeki mevcut durum ve karşılaşılan sorunlar detaylı bir şekilde ele alınmalıdır. Bu bölümde sektörün temel engelleri veriler ekseninde ortaya konmuştur.
1.1. İLAÇ SEKTÖRÜ
İlaç sektörü, iç pazarın ihtiyaçlarını karşılamak ve ihracat potansiyelini artırmak açısından stratejik öneme sahiptir. 2023 yılı verilerine göre Türkiye ilaç pazarı 10,3 milyar dolarlık büyüklüğe sahiptir. Türkiye ilaç pazarı 2023’te yerel para birimine göre %90,4 büyürken dolar bazında kaydedilen büyüme oranı %32,7 olmuştur. Ancak, kullanılan ilaçların %55’i ithal edilmektedir.
Biyoteknolojik ilaçlar, rekombinant DNA teknolojisi ile canlı hücrelerden elde edilen, büyük ve kompleks yapıda moleküllerdir. Bazı enzim, hormon, kan ürünü, aşı, monoklonal antikor, gen tedavi ve yenileyici tıp ürünleri bu grupta yer almaktadır.
Türkiye ilaç pazarında 2023’te 130 adet referans biyoteknolojik ve 25 adet biyobenzer olmak üzere toplam 155 adet biyoteknolojik ilacın satışı bulunmaktadır. 2023’te Türkiye’de biyoteknolojik ürünlerin toplam satışı 1,6 milyar dolar olmuştur. Türkiye’de 2023’te ilaç pazarındaki satışlarının %16’sını biyoteknolojik ilaçlar oluştururken, bu oran ABD ve AB ülkelerinin (%28-32) oldukça altındadır.
Tıbbi cihazlar pazarı, ekipman türüne göre in vitro teşhis, diş ekipmanı ve malzemeleri, oftalmik cihazlar, diagnostik görüntüleme ekipmanı, kardiyovasküler cihazlar, hastane malzemeleri, cerrahi ekipman, ortopedik cihazlar, hasta izleme cihazları, diyabet bakım cihazları, nefroloji ve üroloji cihazları, KBB cihazları, anestezi ve solunum cihazları, nöroloji cihazları ve yara bakım cihazları ve hastane sarf ve malzemelerini içine almaktadır.
Küresel tıbbi cihazlar pazarının 2024’te yaklaşık 542 milyar ABD doları olduğu rapor edimiştir. 2022-2023 döneminde Türkiye'nin tıbbi cihaz pazarının büyüklüğünün 5-7 milyar ABD doları arasında olduğu tahmin edilmektedir. Ancak, yerli üretim oranı %20’nin altındadır ve büyük oranda ithalata bağımlıdır.
Sektörün dışa bağımlılığını azaltmak ve küresel pazarda daha çok söz sahibi olabilmek adına stratejik adımların atılması önemlidir.
1.2. AR-GE YATIRIMLARI
Türkiye’de ilaç ve biyoteknoloji alanındaki Ar-Ge yatırımları son yıllarda artış göstermekle beraber küresel ölçekte hala gelişmeye açıktır. Türkiye’nin toplam Ar-Ge harcamaları 2022 yılında %1,32 olarak gerçekleşmiştir. İlaç ve biyoteknoloji Ar-Ge yatırımlarında bu oran daha düşüktür. Ar-Ge yatırımları gelişmiş ülkelerde %3 ile %5 arasında değişirken Türkiye’deki düşük Ar-Ge harcamaları, yerli üretim kapasitesinin ve yenilikçi biyoteknolojik ürünlerin geliştirilmesinin önünde büyük bir engel teşkil etmektedir.
1.3. ÜRETİM KAPASİTESİ
Türkiye’de 90’dan fazla ilaç üretim tesisi bulunmaktadır. Bu tesisler ağırlıklı olarak jenerik ilaç üretimi yapmaktadır. Ancak var olan üretim kapasitesi yenileyici tıp ürünleri, biyoteknolojik ilaçlar, gen tedavi ürünleri, yapay zeka kullanılarak geliştirilen ilaç ve medical cihazlar konusunda yetersizdir.
Bu veriler, Türkiye’nin ilaç ve tıbbi cihaz sektöründe dışa bağımlı olduğunu ve inovatif üretim kapasitesinin yetersiz kaldığını göstermektedir.
SAĞLIK ALANINDA DIŞA BAĞIMLILIK
Türkiye, sağlık alanında dışa bağımlılığını azaltma hedefi doğrultusunda önemli adımlar atsa da mevcut tablo birtakım yapısal sorunları işaret etmektedir. Türkiye’nin ilaç ve tıbbi cihaz alanında dışa bağımlı olmasının başlıca nedenleri şunlardır:
AR-GE VE TEKNOLOJİK ALTYAPI EKSİKLİĞİ
- Türkiye’de biyoteknoloji ve ilaç Ar-Ge yatırımları gelişmiş ülkelere kıyasla çok düşüktür.
- Üniversite-sanayi işbirlikleri yetersizdir ve inovatif ilaç geliştirme ekosistemi zayıftır.
- Klinik araştırmalar için yeterli teşvikler bulunmamaktadır.
HAMMADDE VE ARA ÜRÜN BAĞIMLILIĞI
- İlaç üretiminde kullanılan aktif farmasötik bileşenler (API) büyük oranda Çin ve Hindistan’dan ithal edilmektedir.
- Tıbbi cihaz sektöründe kullanılan birçok kritik malzeme ve elektronik bileşen yurt dışından temin edilmektedir.
RUHSATLANDIRMA VE MEVZUAT ENGELLERİ
- Türkiye’de yerli ilaç ve tıbbi cihaz üreticileri için ruhsatlandırma süreçleri uzun ve maliyetlidir.
- AB ve ABD gibi uluslararası pazarlara girişte sertifikasyon eksikliği bulunmaktadır.
YATIRIM VE FİNANSMAN SORUNLARI
- Sağlık sektörüne yapılan özel ve kamu yatırımları, yenilikçi üretimi destekleyecek seviyede değildir.
- Türkiye’de biyoteknoloji ve ilaç sektörüne yönelik risk sermayesi ve yatırım fonları yetersizdir.
KÜRESEL REKABET VE MARKA EKSİKLİĞİ
- Türkiye’nin ilaç ve tıbbi cihaz sektöründe küresel ölçekte bilinen markaları yok denecek kadar azdır.
- Uluslararası pazarlarda rekabet edecek seviyede biyoteknoloji girişimleri sınırlıdır.
POLİTİKA ÖNERİLERİ
SAĞLIK SANAYİ BAŞKANLIĞI KURULMALIDIR
• İlaç, aşı ve tıbbi cihaz sektörlerinde kurumlar arası eşgüdüm ve koordinasyonu sağlayarak bioteknolojik ilaç ve tıbbi cihazların üretiminin yerlileştirilmesi ve sertifikasyon süreçlerinde firmalara gerekli desteği sağlamak amacıyla Cumhurbaşkanlığına bağlı bir Sağlık Sanayi Başkanlığı kurulmalıdır. Sağlık Sanayi Başkanlığı yerli üreticilerin rekabet gücünü artıracak bir üst yapı olarak hizmet verecektir.
AR-GE VE İNOVASYON GÜÇLENDİRİLMELİDİR
• Ar-Ge bütçesi artırılmalıdır. Türkiye’de ilaç ve biyoteknoloji alanındaki Ar-Ge harcamaları GSYH’nin en az %2’sine çıkarılmalıdır.
• Üniversite-sanayi işbirliği teşvik edilmelidir. Kamu ve özel sektör işbirliğiyle biyoteknoloji ve ilaç geliştirme merkezleri kurulmalıdır.
• Klinik araştırmalar desteklenmelidir. Türkiye’yi uluslararası klinik araştırma merkezi haline getirecek teşvikler sağlanmalıdır.
HAMMADDE VE STRATEJİK ÜRÜNLER YERLİLEŞTİRİLMELİDİR
• Yerli API üretim tesisleri kurulmalıdır. İlaç hammaddesi üretimi için yatırım teşvikleri sağlanmalıdır. Bu adımların uygulanması, Türkiye’yi ilaç ve tıbbi cihaz üretiminde küresel bir oyuncu haline getirebilir.
• Biyoteknolojik ilaç üretimi artırılmalıdır. Genetik mühendislik ve biyoteknoloji alanlarında inovasyon merkezleri oluşturulmalıdır.
SAĞLIK ALT YAPISI GÜÇLENDİRİLMELİDİR
• İlaç ve tıbbi cihaz sektöründe, test ve muayene laboratuvarı ve deney altyapılarının olanakları güçlendirilmelidir. Uluslararası yetkinlikte akredite ilaç ve tıbbi cihaz test ve muayene laboratuvar altyapılarının sayıları artırılmalı ve/veya mevcut yapılar güçlendirilmelidir.
• Yüksek riskli ilaç ve tıbbi cihazlar için ürün güvenliğine yönelik gözetim ve denetim süreçlerinin ve iyi üretim altyapılarının (Good Manufacturing Product-GMP) geliştirilmesine yönelik uygulamalar yaygınlaştırılmalıdır.
• Yüksek biyogüvenlik düzeyine sahip (BSL-3 ve BSL-4) laboratuvarlar oluşturulmalı, mevcut laboratuvarlar güçlendirilmeli ve ortak kullanımları teşvik edilmelidir.
• İlaç ve tıbbi cihaz kapsamındaki bazı ürün gruplarının ruhsatlandırma süreçlerinde özellikle ihtiyaç duyulan preklinik çalışmalarının yapılacağı GLP standartlarına sahip laboratuvarlar yaygınlaştırılmalıdır.
• Üniversite – sanayi işbirliği kapsamında tasarım ve prototip merkezleri kurulmalı ve bu çerçevede düzenlenecek olan projelere destek verilmelidir.
• Araştırma konusuna özgün (örneğin tıbbi tanı kitleri, kişisel koruma ürünleri vb.) ve ürün odaklı faaliyetler yürüten yarı özerk yapıda araştırma enstitülerinin (Fraunhofer benzeri) sayıları artırılmalıdır.
• Vücut dışında kullanılan (in vitro) tanı cihaz ve kitleri yerli üretilmeli ve kitlerde kullanılacak antikor, enzim gibi moleküllerin üretimlerine yönelik araştırma merkezleri kurulmalıdır.
• Virüs ve mikroorganizmalara yönelik uluslararası standartlarda altyapı ve hizmet anlayışına sahip bir kültür kolleksiyonu ve gen bankası oluşturulmalıdır. Hücre hattı ve doku bankalarının yerli kaynaklar aracılığıyla oluşturulması, ilgili ürün ve hizmetlerin uygun lisanslama ücretlerinde tedariki sağlanmalıdır.
RUHSATLANDIRMA SÜREÇLERİ HIZLANDIRILMALIDIR
• Ulusal ilaç ve tıbbi cihaz ruhsatlandırma süreci hızlandırılmalı ve gereksiz bürokratik engeller kaldırılmalıdır.
• AB ve ABD sertifikasyonlarına uyum sağlanmalı ve uluslararası rekabet avantajı artırılmalıdır.
YATIRIM VE FİNANSMAN MODELLERİ GÜÇLENDİRİLMELİDİR
• Kamu-özel sektör işbirliğiyle fonlar oluşturulmalıdır. Türkiye'de ilaç ve biyoteknoloji girişimlerine özel teşvik fonları sağlanmalıdır.
• Ar-Ge'den üretime kadar ilaç ve tıbbi cihaz geliştirme süreci boyunca (sertifikasyon süreci de dahil) firmaların ihtiyaç duyduğu finansman temininde sürdürülebilirlik sağlanmalıdır. Yüksek maliyetli projelerin başarı ölçütleri odaklı aşamalandırılarak desteklenmesi, özellikle bazı ürün gruplarındaki uzun geliştirme süreçlerini devletten destek almaksızın kaldıramayacak firmalar için oldukça önemlidir.
• Sağlık sektöründe finansman olanaklarının artırılması ve çeşitlendirilmesine yönelik düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
• Stratejik sağlık yatırımları için uzun vadeli finansman modelleri geliştirilmelidir.
TEŞVİKLER DÜZENLENMELİDİR
• İlaç ve Tıbbi cihaz sektöründe faaliyet gösteren başlangıç (start-up) firmalarına yönelik vergi muafiyeti/ötelenmesi vb. ek teşvikler planlanmalı; melek yatırımcı ve başlangıç firmaları arasındaki bağlantılar kuvvetlendirilmelidir.
• Elektronik, makine veya otomotiv sektörü firmalarının teknolojik kabiliyetlerinin tıbbi cihaz sektöründe de çift kullanımına yönelik teşvikler verilmelidir.
• Sağlık sektöründe stratejik ürün grupları belirlenmeli ve bu ürün gruplarında faaliyet gösteren yerli sanayi öncelikli olarak desteklenmeli ve güçlendirilmelidir.
• Etkin bir sağlık "off-set" sistemi kurularak işlevlik kazandırılmalıdır.
• Yerli tıbbı cihazların KDV oranları ve SUT kayıtları düzenlenerek yerli ürünlerin fiyat cazibesi artırılmalı ve üretim aşamasında gerekli hammaddelerin ithalatı için uygulanan KDV oranı düşürülmelidir.
• Üniversiteler ve araştırma merkezlerinin ürüne dönüşebilir Ar-Ge ve yenilik çalışmalarının ticarileşmesi için teknoloji aktarımı faaliyetlerinin teşvik edilmeli ve önceliklendirilmesi sağlanmalıdır.
• Üniversitelerde ve Ar-Ge merkezlerinde geliştirilmiş sağlık ile ilgili kritik ürün ve teknolojilerin patentlenmesi veya patentlenmiş olan ürünlerin ticarileşmesi için özel teşvik paketlerinin ugulanması sağlanmalıdır. Halihazırda üniversitelerde yer alan tescillenmiş kritik ürün ve teknolojilerin kurulması önerilen sağlık başkanlığı yoluyla sağlık vadisi bünyesinde ticarileştirilmesinin önü açılmalıdır.
KÜRESEL PAZARLARA AÇILIM VE MARKALAŞMA SAĞLANMALIDIR
• Türkiye’de üretilen ilaç ve tıbbi cihazlar için uluslararası pazarlarda güçlü bir marka stratejisi oluşturulmalıdır. Piyasada milli ve yerli ilaç ve tıbbi cihaz üreticilerine rekabet avantajı sağlanmasına ilişkin düzenleme ve uygulamalar geliştirilmelidir.
• Tıbbi cihazlarla ilgili geri ödeme süreçlerinde, ülkemizde üretilen tıbbi cihazlara öncelik verilmesine yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Geri ödeme politikaları, bir yandan sağlık kuruluşlarının finansal yönden yeterli şekilde desteklenmesini temin ederken; diğer yandan da tıbbi cihaz sektöründe yerli ürünlerin özendirilmesine katkı sağlayacak fiyatlandırma ve geri ödeme kurallarını içermelidir. Türkiye’deki sağlık teknolojileri firmalarının global ölçekli fuarlara katılımı teşvik edilmelidir.
NİTELİKLİ İNSAN KAYNAĞI YETİŞTİRİLMELİDİR
• İlaç ve tıbbi cihaz sektöründe ürün döngüsünün her aşamasında ihtiyaç duyulan nitelikli insan kaynağı yetiştirilmeli ve özellikle ürün geliştirme evresinde endüstri tecrübesine sahip nitelikli insan gücü artırılmalıdır.
SAĞLIKTA DİJİTAL DÖNÜŞÜM SAĞLANMALIDIR
• Sağlıkta dijital dönüşüme hizmet edecek teknolojiler yerli ve milli imkanlar vasıtasıyla geliştirilmelidir. Bu kapsamda robotik sistemler geliştirilmeli ve hasta takip, tedavi, bakım süreçlerinde robotik teknolojilere dair çalışmalar öncelikli konular olarak değerlendirilmelidir. Ayrıca, tıbbi cihaz alanında tanı, tedavi ve takibe yönelik yerli teletıp ve yapay zeka uygulamalarının geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması önceliklendirilmelidir.
SAĞLIK EKOSİSTEMİ KURULMALIDIR
• Birlikte geliştirme yaklaşımı teşvik edilerek Ar-Ge ve tasarım merkezleri etkinleştirilmeli ve/veya gerekli alanlarda yenilerinin kurulması sağlanmalı; tıbbi cihaz ekosistemi paydaşları arasındaki teknolojik bilgi birikimi aktarımı güçlendirilmeli; aktörler ve disiplinler arası etkileşim ve pazara yönelik ürünleşme odaklı işbirlikleri artırılmalıdır.
Sonuç olarak, Türkiye’nin ilaç ve tıbbi cihaz sektöründe dışa bağımlılığını azaltarak tam bağımsız hale gelmesi, ancak kapsamlı bir stratejik dönüşümle mümkündür. Bu süreçte Ar-Ge yatırımlarının artırılması, yerli üretimin teşvik edilmesi, ruhsatlandırma süreçlerinin hızlandırılması ve küresel pazarlarda rekabet gücünün artırılması gerekmektedir. İlim Yayma Ödülleri Ödül Sahipleri olarak karar alıcıları, sektör temsilcilerini ve ilgili tüm paydaşları, Türkiye’nin sağlık alanında lider ülke olması yolunda ortak bir vizyon ve eylem planı etrafında birleşmeye davet ediyoruz.