Bakan Mehmet Şimşek'ten TGRT Haber'de önemli mesajlar: Enflasyon, kredi imkanları, ABD'nin vergi tarifeleri...
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TGRT Haber canlı yayınında soruları cevapladı. ABD'nin yeni vergi tarifelerinin Türkiye'nin küresel arz zincirindeki konumunu güçlendireceğine vurgu yapan Şimşek, enflasyonun da düşeceğini söyledi. "Enflasyonda düşüş devam ederse finansal koşullar bu sıkı koşullarda kalmaz." diyen Bakan Şimşek, "Şoklar yaşandı, olumsuz etkileri tam olarak gördük. Genel anlamda hava olumluya döndü." diye konuştu.
Hükümetin enflasyon hedefi tutacak mı? Amerikan yönetiminin vergi uygulamaları Türk ekonomisini nasıl etkileyecek? Ekonomideki rahatlama vatandaşa ne zaman yansıyacak? Bu soruların cevabını Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TGRT Haber canlı yayınında 'Fatih Atik'le Gündem Ankara' programında veriyor.
Bakan Şimşek'in açıklamalarından satırbaşları şöyle:
"ENFLASYON 30'LU RAKAMLARIN ALTINA İNECEK"
"Bu programa başlarken 1 yıllık geçiş süreci ön görmüştük. 11 aydır yıllık enflasyon düşüşte. Bu son yaşanan iç ve dış şoklara rağmen yıllık enflasyonun sınırlı da olsa düşüşe devam etmesi olumlu. Önemli olan bundan sonraki süreç. Bundan sonra enflasyon düşer mi? Düşmeye devam etmesini tabii ki bekliyoruz. Birinci sebebi gecikmeli para politikası etkisi net bir şekilde ortaya çıkmış durumda. Para politikası sıkı, enflasyonun düşmesine katkıda bulunacak. Hem maliye hem gelirler politikası bu sene destekleyici bir nitelik kazanacak. Arz yönlü çabalarımız devam ediyor. Konut arzından diğer tüm alanlara kadar... Sadece maliye politikası, para politikası açısından değil, arz yönünden de dezenflasyonist sürece katkı verecek önemli çabalar içerisindeyiz.
Büyük resme baktığınızda 2023'ün sonunda enflasyon yüzde 65'ti. Geçen yıl yüzde 44'e indi. 20 puanlık önemli bir düşüş. Bu yıl 20'li rakamları hedefliyoruz. Merkez Bankası'nın 19-29 arasında bir tahmini var. Biz enflasyonun bu hedef aralığında kalmasını oldukça yüksek görüyoruz. Biz hâlâ hedeflerimize inanıyoruz.
Şu an enflasyon yüzde 37.9 civarında. Temel mal enflasyonuna baktığınızda ise ciddi bir şekilde düştü, yüzde 20 civarında. Gıda enflasyonu yüzde 36 civarı. Hizmet enflasyonu yüksek seyrediyor, yüzde 55 seviyesinde.
Ben inanıyorum ki özellikle Temmuz ayında, geçen yıl Temmuz ayında kiralar üzerindeki yüzde 25'lik üst kaldırdık, burada bir normalleşme olacak. Eğitimde de böyle. Büyük resme baktığınızda, aşağı yönlü yıllık enflasyonun 30'ların altına, 20'li rakamlara ineceğini ön görüyoruz.
Konut arzında ciddi bir artış var. Biz tabi ki deprem konutlarını önceliklendirdik ama kentsel-yerinde dönüşüm özelinde bütçeden önemli imkanları seferber ettik.
Devletin belirlediği fiyatlarda da orijinal MB hedefine sadık kalıyoruz. Hedef 24 diyelim... Genelde o çerçevede götürüyoruz ya da onun çok altında.
En önemli gündemimiz, en önemli konumuz hayat pahalılığıyla mücadele.
VATANDAŞ REFAHI NE ZAMAN HİSSEDECEK?
Eleştirileri soruyorsanız bana, yapıcı eleştiriler bizim için çok faydalı. Toplumda ciddi bir dolarizasyon var. Programa ilişkin değerlendirmelerde siyasi ya da ideolojik yaklaşımlarla... Onlara söyleyecek bir şeyim yok. Yapıcı eleştirilere faydalıyız. Programın en önemli hedefi enflasyonun aşağı çekilmesiydi. Şu an enflasyon düşüyor. Mucize bekleyenler olabilir, gerçek hayatta böyle bir şey yok. Gerçek hayatta kararlı, sürekli sonuç üreten bir program uygulamasını görmeleri lazım. Biz kararlıyız, sonuç üretiyor mu? Enflasyon düşüyor mu? Birinci konu bu.
Programın ikinci hedefi cari açığın sürdürülebilir bir patikaya çekilmesiydi. Bunu başardık. Türkiye'nin dış kaynağa erişim sorunu vardı. Burada da çok net başarılı olduk. KKM'den çıkış sürecimiz vardı. 89 hafta oldu sanırım, sürekli bir şekilde KKM stoğunda bir azalma var.
Tüm bu alanlarda ilerleme var, sonuç alınıyor. Belki arzuladığımız hızda mı değil mi, bunlar tartışılır. Bunları faydalı görüyoruz.
Kötümserlik pompalayan çok geniş bir çevre var. Onlara diyecek bir sözüm yok.
ENFLASYON HEDEFİNDE REVİZYON OLACAK MI?
Enflasyonu yukarı çeken faktörler ortaya çıktı, aşağı çeken faktörler ortaya çıktı. Beklentilerde sınırlı bir kötüleşme var. Bu önemli bir konu. Beklentiler enflasyonda belirleyici. İkincisi TL'de sınırlı bir değer kaybı var. 19 Mart ve sonrası süreçte. Bu ikisi enflasyonu yukarı çeken faktörler. Enflasyonu aşağı çeken faktörler de var. Sıkı finansal koşullar, bunun iç talebini sınırlamasını konuştuk. Enflasyonda belirleyici. Bir tane daha var o da petrol fiyatları. Bugün petrol fiyatları 60 dolar civarında. Bizim OVP'de varsaydığımız petrol fiyatı sanırım 84 dolar civarı. 84 dolara göre petrol fiyatında önemli bir düşüş var. Bu düşüş yeni. Güçlü bir şekilde yansıyacak.Petrol fiyatları böyle devam ederse, enflasyonu baz senaryoya göre en az 1.2 puan aşağı çekmiş olacak. Beklentilerde 1 puan kötüleşme var. Bu çerçevede ikisi birbirini telafi edecek. Finansal koşullar şu an sıkı. Bu da iç talepte, geçici de olsa, etkide bulunacak. Çıktı açığı enflasyonu destekleyici bir patikaya girecek. Firmaların, keyfi fiyat artışları, maliyetten kopuk artışlarını da gördük. Bu dönem bunu yapamayacaklar. Talep güçlüyken keyfi artış yapmak kolay. Ama bugünkü koşullarda keyfi fiyat artışı yaparsanız, talep sınırlı arttığı için firmaların fiyatlama gücü eskisi gibi olmayacak.
Fiyat düşüşü bu seviyelerde çok istisnaidir. Ama artış hızı yavaşlar. Bizim de kastettiğimiz bu. Biz enflasyonun bu sene MB tahmin aralığında kalacağına inanıyoruz. Bunu da siyaseten söylemiyorum.
'EKONOMİ POLİTİKALARI İŞLEMİYOR' İDDİALARINA CEVAP
(İmamoğlu davası ve küresel gelişmeler) Her iki gelişme de etkili oldu. Ve üst üste geldi. Dolayısıyla sadece şunu söyleyebilirim; 19 Mart dahil olmak üzere o ilk 3 gün çok ciddi bir çıkış oldu. Ağırlıklı olarak off-shore. Ama bir sonraki pazartesi günü durulmuştu. Birkaç gün sürdü. Hatta off-shore'dan girişler olmuştu. Fakat daha sonra özellikle ABD merkezli ticaret savaşları üzerinden küresel büyümeye ilişkin önemli belirsizliğin ortaya çıkması, riskli alanlardan kaçışı ciddi şekilde etkiledi. Herkes nakde dönmeye başladı ya da güvenli hazine kağıtlarına (dünya için konuşuyorum) o da Türkiye'yi etkiledi. Sadece bu faktör etkiledi demek doğru olmaz.
Bir tanesi siyasi belirsizlik ve çalkantı endişesiyle ortaya çıkan bir talep diğeri ise küresel belirsizlik üzerinden, özellikle büyümenin yavaşlayacağı ve risk iştahının azaldığı bir döneme girişin ifadesi olarak karşımıza çıktı. Birçok ülkeden çıkışlar oldu, birçok ülkeden CDS'leri de arttı ondan sonra. Ama sonuçta bence şuraya odaklanmak lazım; Eğer bizim program bazılarının iddia ettiği gibi başarılı olmasaydı, Türkiye iki büyük şoku çok sınırlı bir etkiyle atlatabilir miydi? Basit bir soru soruyorum size.
Maden biz dış şoklara karşı kırılganlıkları azaltamamıştık, madem biz makro finansal istikrarı pekiştirememiştik, madem bizim program işe yaramıyordu... Uzun bir süre boyunca koro halinde... İki yıldır bunu koro halinde ifade eden kesimler var. Dolayısıyla madem böyle... Türkiye iki büyük şoku hem de peş peşe bunu atlatabiliyorsa, buna rağmen direnç gösterebiliyorsa, o zaman o arkadaşlar son iki yılki söylemlerinin samimi şekilde gözden geçirsinler. Önce program yok dediler. Sonra bu programa kaynak gelmez, kimse inanmaz dediler. Sonra kaynak gelmeye başlayınca bu kaynak 'sadece sıcak para (carry trade) dediler. Sonra bir baktılar aslında program sayesinde birçok sorun önemli ölçüde çözülmüş. Biz bunu kanıtladık.
"MÜCEVHER' ADI ALTINDA ALTIN İTHALATI YAPILDIĞINI BİLİYORUZ"
Deprem yaralarının sarılması gerekiyor. Bu da hükümetimizin en önemli önceliği. Bütçede de bu yıl milli gelire oran olarak iyileşme olacak. Harcama kontrolünde kafamıza zerre tereddüt yok. Şu anda harcama kesintileri üzerinde çalışıyoruz. Tasarruf paketini uyguluyoruz zaten. Biz şimdi harcamaların, mevcut kaynakların daha verimli alanlara yeniden masaya yatırmış durumdayız. Harcama kontrolünde sorun yok. Gelir ayağı bizim kontrolümüzde değil. Tabii ki önemli ölçüde tüketime bağlı. İthalat etkili, tüketim etkili. Bizim için önemli olan harcamaların kontrol altında tutulması. Çünkü o de dezenflasyonist. Gelir ayağında bir sapma olursa, o bütçe ayağına yansırsa, dezenflasyon açısından çok kritik değil. Önemli olan harcamaların tutulması.
Son gelişmeler, cari açıktaki açığı sınırlayacak. Dış talep yavaşlayacak bu ihracatı olumsuz etkileyebilir. Ama iç talepteki yavaşlama ihracatı aşağı çekebilir. Petrol fiyatlarındaki düşüş, en kritik konu o, cari açığı büyük oranda aşağı çekecek. Arkadaşlara sordum etkisi ne olacak diye... Birincisi cari açık Şubat itibarıyla 12.8 milyar dolar. Milli gelirin yüzde 1'i kadar. 2023'te milli gelirin yüzde 5.5-6'sı civarındaydı.
Mayıs 2023'te altın hariç, 26 milyar dolar cari açığımız vardı. Şubat ayı itibarıyla cari açığımız yok. 2 milyar dolarlık cari fazlamız var. Bu da resmi altın. Biz biliyor ki net hata noksan kaynakların çıkışı bu kayıt dışı altın ithalatıyla ilişkili. Hatta 'mücevher' adı altında altın ithalatı yapıldığını da biliyoruz. Neden altın ithal ediliyor? Yeniliebilir, içilebilir bir şey değil. Portföy tercihi en önemli neden. Sermaye hesabında olması gerekiyor aslında. Dünyadaki uygulamalara da uyacağız.
"KREDİ NOTU İKİ DEFA ARTAN TEK ÜLKE TÜRKİYE"
Cari açık var ama altın hariç cari fazlamız var. Altın tekrar söyleyeyim, endüstride kullanılmak üzere ithal edilen, büyük oranda portföy tercihiyle ithal edilen parasal bir varlık gibi görülebilir.
Benim kaşıma gözüme hayran oldukları için not artışı yapmıyorlar. Geçen yıl önemli rating kuruluşları tarafından kredi notu 2 kez artırılan tek ülke Türkiye'ydi. Madem program yok, program başarısız o zaman neden kredi notumuzu artırdılar? Normalde bir ülke bu türden çok büyük iç ve dış şok yaşasa, kredi notu-görünümü olumsuz yansırdı değil mi? Ben bu olasılığın düşük olduğu kanaatindeyim. MB'nin attığı doğru adımlar, bizim attığımız doğru adımlar, kurduğumuz iletişim... Bize olan güven bu programın Cumhurbaşkanımız tarafından güçlü bir şekilde sahiplenilmesi tüm bu olumlu döngünün en önemli sebebi. Siyasi irade. Türkiye bugün gri listede değil, bu program sayesinde. KKM gibi önemli bir sorunu çözme noktasına geldik. 20 milyar dolar altına düştü. Bu yılın ortalarında bu koşullu yükümlülüğü tamamen bitirmiş olacağız. Bunlar tesadüfen olmuyor. Ben program çalışıyor dedikçe günlük bir şey buluyorlar.
KREDİ İMKANLARI SEKTÖRLER İÇİN GENİŞLEYECEK Mİ?
Bizim için en önemli gösterge istihdamdır. İstihdam artışı bizim için en kritik değişkendir. Geçen sene 980 bin vatandaşımıza ilave ek iş bulduk. Programın uygulandığı bu dönemde istihdam artışı çok önemli ve programın devamı açısından çok kritik. İşsizlik oranı yüzde 7.9'da. Yüzde 7.9 aslında 2005'ten beri en düşük seviye. Dolayısıyla bu anlamda tabii ki manşet büyümede bir yavaşlama söz konusu. Ilımlı bir büyümeyle karşı karşıyayız. Dezenflasyon açısından bizim için, enflasyonun düşürmesini destekleyecek bir çerçeve.
Bizim önceliklendirdiğimiz toplumun reel sektörde kesimleri var. Bizim için üretim en kritik bileşen. Bu zincirin tamamı bizim için önemli. Ama bu zincirin belli halkaları var. Bu halkalara bu günkü zorlu finansal koşullar altında güçlü bir destek vermeye devam edeceğiz.
Çiftçilerimizi desteklemek için 706 milyar TL'lik, milli gelirin yüzde 1.15'i kadar, toplam destek öngörüyoruz. Hazine, faiz ne olursa olsun, faizin yüzde 70'ini ödüyor. Çiftçinin ödediği faizin ortalama yüzde 70'ini Hazine ödüyor. Bundan yararlanan çiftçi sayısı, geçen sene 1 milyonun üzerindeydi. Mart ayı itibarıyla sübvasyonlu krediden yararlanan çiftçi sayımız 1.2 milyon kişiydi.
652 milyar TL kredi bakiyesi var. Ciddi bir rakam. Biz bunun için geçen yıl 87 milyar TL ödedik. Bu yıl 160 milyar TL faiz ödeyeceğiz. Tarımsal üretim olsun diye. Bu devam edecek güçlü bir şekilde. Tarım bizim için en kritik sektörlerin başında gelmektedir. Son don olayında gereken açıklamalarda bulunduk. O konuda bütçe imkanlarını zorlayacağız ve dondan etkilenen çiftçilerimize destek olacağız.
ESNAFLAR İÇİN KREDİ PAKETİ OLACAK MI?
Esnaflar için bir paket var zaten. Esnaflarımızın kullandığı kredilerin faizinin yüzde 50'sini Hazine ödüyor. Bundan yaralanan esnaf sayısı da, 2024 itibarıyla yaklaşık 800 bin esnaf. Bu krediler Hazine destekli. Esnafın kullandığı faizin yarısını devlet ödüyor. Geçen yıl da 38 milyar TL civarında bir faiz desteği vardı. Bu sene bu 60 milyarın üzerine çıkacak.
KOSGEB'in yaptığı bir takım çalışmalar var. Arkadaşların yaptığı çalışmalar var. Ben prensip olarak ham çalışmalardan bahsetmek istemiyorum. Belli bir noktaya geldiğinde zaten kamuoyuyla paylaşırız. Zaten Mart ayında ihracatçıya yönelik kredi garanti fonu, ilave imkân oluşturduk.
İhracat destekleri konusunda programımızın en önemli bileşenlerinden bir tanesi. Burada ihracatı desteklemek bizim için en önemli önceliklerden. Mayıs 2023'te Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı ve üyeleri ziyaretime geldiler. Yeni başlamıştık. "Faiz önemli değil, krediye erişemiyoruz." dediler. "Kredi imkanlarını artırın, fiyatı önemli değil" dediler. Şaka söylemiyorum. Arkadaşlar sağ. Biz ne yaptık? Aldık, günlük ihracatı desteklemek için... Gün kredi miktarı 300 milyon TL'ydi, bunu 4 milyar TL'ye çıkardık. Yani 13 kat artırdık. Kısa bir süre içinde bunu yaptık. "EximBank'ın kredi imkanı yok, sermayesi çok düşük." dediler. Bu sermayeyi 4 milyar'dan 55-56 milyar TL seviyesine çıkardık.
Dolayısıyla ihracat için kredi imkanlarını seferber ettik. İhracatçıya şu anda sübvasyonlu kredi imkanı sunuyoruz. İhracatçının faizinin yüzde 40-50'sini devlet ödüyor. 2024'te ihracatçı için kullandırılan krediler, 49 milyar dolara ulaştı. Rekor. Sadece büyükler yararlandı diyebilirsiniz. Hayır! 18 bin ihracatçı yararlanıyor. Bunun yüzde 83'ü KOBİ.
DEPREM HARCAMALARI
Bütçede bizim kesinti anlamında üzerinde çalışmadığımız tek alan deprem konutlarıydı. Çünkü vatandaşımızın bir an önce insan onuruna yakışır, güzel konutlara geçmesi bizim en büyük önceliğimiz. Deprem konutlarını en kısa sürede tamamlamak için ilgili Bakanlığımız çalışıyor. Bununla da yetinmeyeceğiz. 'Yarısı Bizden' projesi var, onu da bütçe üzerinden destekliyoruz. Kentsel Dönüşüm benzer şekilde. Biz Türkiye'nin depreme karşı dirençli hale gelmesi için tüm çalışmalara maksimum destek vereceğiz. Ama siz de biliyorsunuz bütçe imkânları sınırlı. Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığımız özellikle gelir artırıcı tedbirleri çalışıyor. Tarım Bakanlığımız da destek veriyor. Ortak bir çalışmamız var. İlave imkân nasıl oluştururuz, milli emlak üzerinden. Dış kaynak anlamında uzun vadeli çalışmalarımız var kentsel dönüşüm için.
13 FİRMANIN 97 MİLYAR TL'LİK PROJESİ ONAYLANDI
Bu hava (kötümserlik havası) geçici bir hava. Yargı kaynaklı gelişmelerden bir türbülans oldu. Ama programa kaldığımız yerden devam edeceğiz. Orta yüksek ve yüksek teknoloji alanlarının güçlü bir şekilde desteklenmesi. YTAK diye bir programımız var. 300 milyar TL'lik bir kaynak sunuyor. Tabi bir gelişme var ama hızlanacak. 13 şirket toplam maliyeti 97 milyar TL'lik bir proje onaylandı. YTAK programında 13 şirketin 97 milyar TL'lik yatırımı kesinleşti. Bunun tamamını biz karşılamıyoruz. Önemli bir kısmı öz kaynaklar oluyor. Şu an tahsis edilen 300 milyar TL'nin 22 milyar TL'si. Biz bu programı hızlandırıp ihtiyaç olması durumunda büyüteceğiz. "Yatırım yapacaktım, finansal koşullar çok sıkı, finansmana erişemiyorum' diyenlere 'Bahane etmeyin, uydurmayın'... 284 alanda yatırım seçin, teknik olarak bunu yapabileceğinizi kanıtlayın. Bir miktar öz kaynağınız da olsun. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'na başvurun. Tamamen teknik bir gözden geçirilme sürecinden geçirileceksiniz. Buyurun gelin! Şu ana kadar 13 şirket. Bu tür şeyler herkese açık. Yerli-yabancı-ortak. Amaç ne burada? Dış ticaret açığını önemli ölçüde azaltmak. Proje faizinin yaklaşık 3'te 1'i kadar bir proje faiziyle.
Hazine olarak şu anda 111 milyar TL'nin üzerinde kullanılmamış kredi kefalet sisteminde kaynak var. 111 milyar TL'den bahsediyorum. Biz sürekli çalışırız. Yılık ilk çeyreğinde TL'deki reel değerlemeden, emek yoğun olduğu için iş gücü maliyetinden olumsuz etkilenen 5 sektör vardı. KOSGEB'e kaynak oluşturduk. KOSGEB üzerinden her ay ücretlerin bir kısmını devlet ödüyor. Zaten asgari ücret desteğimiz var. Milli Gelirin neredeyse yüzde 1,5. Biz bu desteği vermesek bütçe açığımız çok daha farklı olacaktı. Bizim ihtiyacımız alanlarda yatırım yapılırsa... Onu neye göre belirliyoruz? 284 ürün dış ticaret açığına sebep olan ürünler...
TRUMP'IN AÇIKLADIĞI YENİ VERGİ TARİFELERİ
Bizim kitabımızda karamsarlık yok. Bir yerde sorun varsa orada fırsatlar vardır. ABD'nin yeni bir politika seti var. Bizi etkileyen boyutları var. Neymiş efendim "Bu risk algısını bozdu, belirsizlik oluşturdu, Türkiye'den sermaye çıkışı oldu, Türkiye'nin rezervleri düştü." Buna söyleyebilecek bir şey yok, doğru. Ama bizim fırsat tarafına da bakmamız lazım.
ABD'nin bize getirdiği ilave vergi yüzde 10. En düşük oran. Bu ne anlama geliyor? Asyalı üreticilerin yerinde olsam ABD piyasasına, bizim 3-5 katımız gibi vergilerle karşılaştıkları için üretimi Türkiye'ye kaydırırdım. Bakardım hangi ülkede sanayi birikimi var. Birçok ülke var tabi dünyada. Ama aralarında sanayide sofistike en önemli ülke Türkiye. AB ve Asya çok yüksek vergiye tabi. Geriye Türkiye kalıyor. Yüzde 10'a tabi olup sanayi üssü olan Türkiye var. Üretiminizin bir kısmını buraya kaydırırsınız. AB ve Asya için de geçerli.
Ticarette bir takım kırılmalar var. Bunlar yaşanırken firmalar bunu oturup seyredemez, bekleyemez. Çok büyük ihtimalle Türkiye'deki üreticileri arayacaklardır. Böyle bir talep duyduklarımız var. Marka reklamı olur, isim söylemek doğru olmaz. Ama ABD'den çok iyi bilinen bazı markaların Türk üreticilerle temasta olduklarını biliyoruz. Sonuç ne olur bilemeyiz. Tabii ki Asya bizim serbest ticaret anlaşmamızın olduğu ülkelere de üretim için gidebilirler. Menşei konusunu yakından çalışıyoruz. Asya'da Serbest Ticaret Anlaşmalarımızın olduğu birkaç ülke var. Onların bu konuyu istismar etmeleri halinde bunu gözden geçireceğimizi de buradan ifade etmiş olayım.
"ŞOKLAR YAŞANDI, HAVA OLUMLUYA DÖNDÜ"
Türkiye'nin küresel arz zincirindeki konumu, küresel değer zincirindeki konumu bence güçlenecek. Türkiye için çok önemli bir fırsat içeriyor. Türkiye petrol fiyatlarındaki düşüşten en çok etkilenen ülkelerden biri. Sadece olumsuz hususlara odaklanmak bence yanlış. Türkiye'nin lehine çok olumlu gelişmeler de var.
Enflasyonda düşüş devam ederse finansal koşullar bu sıkı koşullarda kalmaz. İşin doğasına aykırı. Küresel olarak da, küresel büyüme yavaşlayacaksa, küresel olarak da faizler düşmeye devam edecektir.
Doğruları yapıyorsanız ortalık yatıştığında yeniden ülke olumlu patikaya girer. Şimdi onun tekrar arifesindeyiz. Şoklar yaşandı, olumsuz etkileri tam olarak gördük. CDS'ler zirveyi buldu aşağı indi. Faizler zirveyi buldu aşağı indi. Rezervlerde dibi bulduk, tekrar girişler başladı. Genel anlamda hava olumluya döndü.
"LONDRA VE DOHA'YA GİDECEĞİM"
Birkaç hafta içinde Londra ziyaretim olacak. Yatırımcılarla tekrar güçlü bir diyalog kuracağız. Körfez'de Doha'ya gideceğiz. Bizim için önemli olan doğrudan yatırımlar veya sermaye benzeri uzun vadeli kaynaklar, 10 yıl vadeli ya da üzeri...