Lezzetlerimiz hak ettiği değeri görüyor mu?

A -
A +

‘‘İyi korunmuş bir gelenek, kanundan daha güçlü olabilir” demiş LINDA SUE PARK. Tamamlamak isterim; kesinlikle kanunlardan daha etkilidir. Çünkü yasaktan değil, ihtiyaç ve alışkanlıklardan doğar ve mutlak irade vardır. “BİR MİLLET, KENDİSİNE UYGUN MÜESSESELERİ ANCAK ŞUURALTI HAYATININ ASIRLARCA SÜREN DEVAMINDA, GELENEK VE GÖRENEKLERİYLE BULUR” sözleriyle PEYAMİ SAFA sanırım çok yıllar önce bu gerçeğin farkına varmıştır. Şimdi size günlük hayatımızdan bir örnek vermek isterim; hepimizin çok iyi bildiği hatta modern hayatın bir ürünü sanılan PANCAKE (PANKEK). Biliyor musunuz aslında bırakın gelenekseli hatta ilkel bir gıda maddesiymiş PANKEK. Rivayet o ki geçmişe yolculuğu taş devrine kadar uzanıyor. Ancak yazılı olarak ilk kullanımı, 1430’ların başında bir yemek kitabında bulunuyor. İlk yapanlar ise muhtemelen Anadolu topraklarındaki buğdayı ilk evcilleştirenler. Neolitik çağdaki bu insanlar kızıl küçük buğdayın tarımını yaptıktan sonra öğüterek un hâline getirmişler. Unu, yumurta ve keçi sütü ile karıştırarak sıcak bir kayanın üzerinde pişirmişler. Tava ve tencerenin bulunuşundan çok önceye rastlayan bu olay, ateş üzerindeki sıcak bir kayada incecik yuvarlak hamurların pişmesiyle sonuçlandı. Acaba küçük nüanslar ile bizim bildiğimiz (TAŞ EKMEĞİ) olabilir mi? Belki de insanlık tarihinin başlarında yaşanan bu gelişmeden ötürü birçok milletin ritüellerinde yer alıyor. Özellikle SHROVE TUESDAY, CANDLEMAS VE CHANUKAH gibi ritüellerde çok önemli bir yere sahiptir. PANKEK, yüzyıllardır pek çok kültürün yemek tarihinin en çok tercih edilen gıdası. Serüvenimiz 30 bin yıl önceye dayanıyor. Rivayet o ki araştırmacılar, Alp Dağlarında bulunan “Buz Adam” OTZİ’nin midesinde 5 bin 300 yıl önce yediği PANKEK kalıntılarına rastlamış. PANKEK 5 bin yıl öncenin de favori kahvaltısı olabilir mi?

ŞİİRLERE BİLE KONU OLMUŞ

Antik Yunan ve Roma’da PANKEK ve benzeri tarifler sıkça yapılıyor. Bizde LEYLEK GİLİĞİ (TOKAT), TAŞ KADAYIF (AKDENİZ) malumunuz üzere yüzyıllardır hayatımızda. Antik Yunan’da “KREİON” adı verilen bal ile ıslatılmış düz somun ekmeği dilimlerini ve yumuşak peynir keklerini pişirmek için ızgaralar kullanılırken; Roma’da modern PANKEK’lere benzeyen tarifler hazırlanırmış. PANKEK her dönemde oldukça sevilen bir lezzet hatta antik dönem şairlerinin şiirlerine bile konu olmuştu. Shakespeare’in ünlü oyunlarında bile ondan bahsediliyor. Rönesans döneminde ise PANKEK; gül suyu, şeri, çeşitli baharatlar ve elmayla tatlandırılarak tüketiliyormuş.

 

Kuşkusuz pankekin başrolde olduğu en önemli ritüel; kökleri Roma Katolik Kilisesi’ne dayanan PANKEK GÜNÜ! Diğer adı da SHROVE TUESDAY ya da ŞİŞMAN SALI olan bu şölen günü LENT’ten önce kutlanıyor. LENT sırasında insanların yumurta, süt, tereyağı gibi hayvansal gıdaları tüketmeleri yasak olduğu için LENT’ten önce elde kalan ürünler PANKEK yapılmak üzere pişirilirmiş.

 

Bu gelenek bir yandan da ANGLO-SAKSON Hristiyanlarının günah çıkarma ve arınma zamanı. Kilisede vurulan çanlar insanları itirafa davet ediyor. Bu çanlara ise “PANKEK BELL” adı verilmiş. Gelenek çoğu yerde devam ettiriliyor. SHROVE TUESDAY ise her zaman Paskalya Pazarı’ndan 47 gün önceye denk düşüyormuş, bu nedenle günü her yıl değişse de tarih aralığı 3 Şubat ile 9 Mart arasına rastlamaktaymış. SHROVE SALI’sı “oruç” tutan İngiliz Hristiyanların kilo yapan tereyağı ve yumurtayı yedikleri son gündür. Bu perhiz süresince tereyağı ve yumurta yemeleri yasakmış. SHROVE, İngilizce SHRİVE yani “günah çıkartmak” anlamına geliyormuş. Eskiden o gün kilisede çan çalar ve günah çıkartmak isteyenler de bu çan sesiyle birlikte kiliseye giderlermiş. 1445 yılında BUCKİNGHAMSHİRE, OLNEY’de bir kadın, pankek pişirirken çan sesini duyup farkında olmadan üzerinde önlüğü, elinde tavası ve içinde de yaptığı pankek ile günahlarından arınma işleminin duasını kaçırmamak için kiliseye koşmuş. Bu da İngiltere’de bir geleneğin başlangıcı olmuş! Ne kadar ilginç değil mi?

HİKÂYESİ ÇOK GARİP

Günümüzde İngiltere’nin çeşitli şehirlerinde “Günah Çıkarma Salısı”nda yarışmalar yapılmakta, elinde tavası ve krepi olmak üzere hanımlar koşmaktaymış. Yarışmadaki kurallardan biri tavadaki pankeki üç defa havaya atarak çevirmek, diğer yandan da koşmakmış. Bir diğeri de başına eşarp örtmek ve önlük giymekmiş. Pankeki, çanı çalan görevliye ilk defa teslim eden, görevli tarafından öpülerek birinciliği ilan ediliyormuş! İnanışa göre pankekler, o akşam saat 18.00’den önce yenmeliymiş. Yoksa kötü şans getirirmiş. Pankekin hikâyesi garip değil mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.