"Kana ve damara karışmış bir şarkıcıydı..." Bu ifadeyi cumartesi günü anma töreninde Fatih Kısaparmak söyledi. Ferdi Tayfur’un en doğru tanımı buydu.
Çok cafcaflı laflar etmeye gerek yok. Ferdi Tayfur bir dönem sistemin yok saydığı bir isimdi. TRT’de yıllarca yasaklandı. Oraya çıkarmadılar. Hatta Ferdi Tayfur ve benzerleriyle rekabet etsin diye Hakkı Bulut gibi hafif arabesk söyleyen isimler öne çıkarıldı. Ancak unutulan bir şey vardı, o da; halk... Sistem istediği kadar engellesin, halkın sevdiği adamı kimse yok edemez. İstediğiniz yerde yasaklayın, istediğiniz yerden çıkarın nafile. Halk istiyorsa gizli gizli dinler. Nitekim Ferdi Tayfur 1970’ler, 1980’ler ve 1990’larda minibüslerde, tekstil atölyelerinde, evlerde, köylerde, tarlalarda milyonlar tarafından dinleniyordu.
Âşıklar dertlerine derman bulamadı arabesk dinlerdi. O listenin başında da Müslüm Gürses ve Ferdi Tayfur vardı. Müslüm Gürses daha sert bulunurdu. Ferdi Tayfur abartısız Türkiye’nin en geniş hayran kitlesine sahip şarkıcısıydı. 1993’de Gülhane Parkı’ndaki konserinde tam 200 bin kişi vardı. Bu sayı bir rekordu. Hatta o konserde Ferdi Tayfur kendi müziğini eleştirenlere, haklı olarak “sünger kafalılar” demişti.
Babam ve annem 1970’ler Zonguldak’ında Ferdi Tayfur’un çoğu şarkısını bilirlerdi. Biz varoşta otururduk ama şehirde oturanlar da dinlerdi. Filmleri dilden dile anlatılırdı. 1996’da İstanbul’a gelince meğer onun rüzgârının bütün şehirlere yayıldığını gördüm. Eskiden mahallelere sinemalar gelir, komşular toplanıp giderdi. Kartal Tibet’in 1978’de yönettiği, Türkan Şoray ve Bulut Aras’ın oynadığı "Sultan" filminde ilginç bir sahne vardır. Adile Naşit ve Türkan Şoray bir akşam mahalleye gelen Ferdi Tayfur’un "Derbeder" filmini izlemeye giderler ve film boyunca ağlarlar. Başka filmlere de konu olmuş bir şarkıcıydı Ferdi Tayfur. 1970 ve 80’lerde minibüsçülük yapan herkes onun şarkılarıyla hem hüzünlenir hem de mutlu olurdu.
Her şarkısı başka bir duyguya hitap ederdi. Sadece yoksulluk, acı, fakirlik, işçi, varoşlar gibi kelimelerle izah edilecek bir fenomen değildi Ferdi Tayfur. Martin Stokes, "Türkiye’de Arabesk Olayı" kitabında şöyle der:
“Arabesk şehir için şehirli bir müziktir. Yalnızlığa, kötü sona mahkûm âşıkların, karışık, çalkantılı duygularını resmeder. Fakir göçmen işçilerin sömürüldüğü, kötü işlerde kullanıldığı, gün geçtikçe bozulan bir şehri tanımlar ve dinleyenlerini bir bardak daha rakı doldurmaya, bir sigara daha yakmaya, kaderlerine ve dünyaya lanet okumaya çağırır.”
2000’lerde o yoksulluk azalmasına rağmen Ferdi Tayfur dinlenmesinde azalma olmadı. Yani Stokes’un dediği gibi sadece ezilenler, fakirler, göçmen işçiler dinlemiyordu. Ferdi Tayfur 1990’larda ölse bu tez doğru olabilirdi. Son 25 yıl boyunca da Ferdi Tayfur herkesin en çok dinlediği şarkıcılardandı. Zenginler de, şehirliler de, hâli vakti yerinde insanlar da onu dinlediler ve hâlâ dinliyorlar... Son 10 senede çok ortada görünmedi. Biraz da hastalıkları vardı. Ne kadar serveti vardı bilmiyorum ama düzgün bir telif yasası olsa milyar dolara rahat erişirdi.
Şarkılarının sözleri herkesi kendine çekiyordu ve çabuk ezberleniyordu. Konserlerinde bazen Ferdi Tayfur söylemez, onun yerine hayranları icra ederdi. Besteleri de hemen hafızaya alınırdı. Bir söyleşisinde bestelerinin nasıl yapıldığı sorulduğunda şöyle demişti:
“Çeşme adlı filmin bir sahnesinde evlenme planı çekiliyordu. Kız gelin olacak ve ben de TV ekranında sanki olayları biliyormuşçasına şarkı söyleyecektim. Güya kızın gelin olması beni çok etki edecek ve ona sitem edecektim. Orada söylediğim ‘Seni üzgün görürsem kahrolurdum, gülen gözlerinde hayat bulurdum’ adlı plağımın doğuşu oldu. Zaten ‘Çeşme’yi yaparken de sazımın mızrabı bir ara hüseynî makamı üzerinde dolaştı... Sonrası bir anlık bir meseleydi. İşte benim şarkılarım böyle doğuyor."
Martin Stokes, “Teybe bir kaset koymak basit bir tüketiciliğin kof bir hareketi değildir. Bilakis yapısal olarak bireyin birlikte olduğu grubu ve bu birlikteliğin yer aldığı mekânı tanımlayan bir davranıştır” demişti. Ferdi Tayfur dinlemek bir eylem, bir direnişti. Önünde duracak güç yoktu.
Ferdi Tayfur dinlemek zamanında küçümsenirdi ama halka rağmen bir şey olamayacağını bir kez daha gördük. Milyonlar onu dinliyordu. 1970 ve 80’lerde direnen TRT 1990’larda kapıyı Ferdi Tayfur için sonuna kadar açmak zorunda kalmıştı.
1978’de Türkiye nüfusu 44 milyondu. "Batan Güneş" filmi gösterime girdiğinde tam 12 milyon kişi izlenmişti. Böyle büyük bir isimdi Ferdi. Herkesin gönlünde ayrı bir şarkı vardır. Benim gönlümdeki bir numaralı şarkısı “Yüreğimde yara var”dı. Bir kuplesini alıntılayarak yazımı bitireyim.
Şu genç ömrümün taze çağında
Dün neler söylerdin bak bugün caydın
Yüreğimde yara var durmadan kanar
Cem Küçük'ün önceki yazıları...
Yüreğimde yara var durmadan kanar İnsan olan insana böyle mi yapar Yüreğimde yara var durmadan kanar İnsan olan sevdiğine böyle mi yapar