1950 sonrası başlayan sanayileşme hamlesi okyanusun anaforları gibi kırsal nüfusu yuttu ve büyük şehir hengâmesi içindeki kalabalıklar böylece oluşmaya başladı diyorlar. Aza sormuşlar “nereye?” diye, cevap malum; “Çoğun yanına...” Böylece büyüyen şehirler ve küçülen şehirlerde insanın yalnızlığı başladı.
Büyük şehrin içinde iş arayanların fazlalığı istihdam alanlarının darlığı köyünü görmeyen ama ismini duyan yeni neslin dönüp arkaya bakmasına, bir çıkış yolunu geride bıraktığı köyünde aramasına yol açtı. Artan ekonomik ve sosyal sıkıntılar kitleleri yeniden terk ettiği köylerine sürüklüyor.
Hayat böyledir, saatin rakkası gibi bir o başa bir bu başa vuruyor. Arabesk ustası Ferdi Tayfur’un dediği gibi: “Ne umutla geldik koca şehire/Allah sonumuzu hayır getire/Alacaklı haciz koymuş Bekir'e/Hadi gel köyümüze geri dönelim…”
Devlet göç hareketini yönetmeyi, kırsal kalkınmayı desteklemeyi kırsala dönüşü teşvikte görünce 2016 yılında “Genç çiftçi projelerinin desteklenmesini” uygulamaya başladı. Böylece genç kırsal nüfusun istihdamına katkı sağlanacak kırsal alandaki tarımsal üretime yönelik projeler ile kırsal kesimden kente göçün durdurulması ve köye dönüş sağlanacaktı.
Genç nüfusun kırsalda istihdamını sağlamak tarım, hayvancılık, gıda ve su ürünleri sektörlerine yönelmesini teşvik etmek en çıkar yol.
“Arazi dağıtım projesi” kapsamında bugüne kadar 15 ilde 16 bin 151 çiftçi ailesine bir milyon dekarlık hazine arazisi dağıtan Tarım ve Orman Bakanlığı bu defa “Uzman Eller” projesi ile okumuş yazmış gençleri kırsalda üretim yapmaya teşvik ediyor.
Bu proje ile Bakanlık kırsalda yaşamayı, köye dönmeyi taahhüt eden Tarım, Hayvancılık ve Gıda alanlarında üniversite veya yüksekokul mezunlarının projelerine 100 bin lira hibe desteği verecek. Toplamda 1 milyar 433 milyon liralık hibe desteği sağlanacak proje, ilk etapta Amasya, Düzce, İzmir ve Mardin’de uygulanacak.
Projenin esası doğru tespitler taşıyor. Ama pilot uygulama alanı olarak seçilen dört ilin arasına göç alan ve sanayi bölgelerine yakın İzmir ve Düzce’nin alınması çok da anlaşılır değil. Özellikle doğu illerindeki tarımsal ürün ve hayvancılık üretimindeki daralmalar ve bu illeri küçülten nüfus kaybı göz önüne alınarak pilot uygulamaya aşırı göçten hasar alan birkaç ilimiz de sokulmalıydı.
Erzincan örneği üzerinden gidersek, bu ilimiz 1965 yılı nüfusu 258.586 ve bu nüfusun %22’si 57.397 şehirde, %78’i 201.189 kişi ise kırsalda/köylerde yaşamaktaydı. Yarım asır sonra 2018 rakamları ile nüfus 236.034 ve şehir nüfusu 183.759 (% 78) kırsal nüfusu ise 52.275 (%22)'dir.
Bölgedeki diğer illerde de durum farklı değildir. Şehirler kendi içinde kırsal nüfusunu emmekte, merkezinde biriken nüfus ise kendisine fazla geleni büyük sanayi bölgelerine göndermektedir.
Bütün sanayileşme macerasını yaşayan ülkeler aynı yerden geçti ancak çoğu nüfus hareketini kontrol altında tutarak bazı şehirler erirken bazılarının da azmanlaşmasını ve dert yatağı olmasını önlediler. Biz de aynı yerden geçiyoruz.
Tarım Bakanlığının proje mantığı doğru lazım ve yerindedir. Ancak uygulama alanlarını göçten en fazla hasar alan orta ve doğu İllerine kaydırmasında zaruret var...