Son gelişmeler ne anlama geliyor?

A -
A +

Erdoğan'ın Hakan Fidan'ın istifasına verdiği tepkiden bu yana, Hükümet ile Cumhurbaşkanı arasında bir zıtlaşmanın olup olmadığı sorgulanıyor.

Yaşanan son siyasi gelişmelerin esas mahiyeti ne olabilir? Herkes kendi meşrebine göre yorumluyor ve kendi beklentilerine göre bir sonuç çıksın istiyor... Muhalefet partileri ve diğer muhalif kesimler, tabii ki Hükümet ile Cumhurbaşkanı arasında bir anlaşmazlık çıkmasını sabırsızlıkla bekliyor. Bu anlama gelebilecek en küçük haberi, belirtiyi köpürterek bir sonuç almaya çalışıyor... Ancak bu noktada, on üç yıllık iktidar döneminde, AK Parti, diğer siyasi partilerden ve geçmişteki Köşk-Hükümet ilişkileri anlayışından, çok farklı bir tavır ortaya koydu. Birçok defa, "Artık kriz kopuyor..." diye heveslenenleri, hayal kırıklığına uğratmayı bildi. En zor sınavlardan geçerken dahi, kendisini siyaseten zora sokabilecek kaçak gelişmelere meydan vermedi. Peki, son günlerde müşahede ettiğimiz tablo ne anlama geliyor? Yani iktidar partisi hesabına, eski güzel günler artık bitiyor mu?

Şüphesiz bazıları böyle görmek istiyor... Bunun için de pireyi deve yapma gayretleri had safhada. Oysa bu türden ihtilafların yaşanması, eşyanın tabiatındandır. Bir aile bireyleri arasında dahi, zaman zaman ciddi ayrışmaların yaşanması hayatın gerçeği değil midir? On yıllardır çözüm bekleyen kronik meseleleri bulunan, koskoca bir ülkenin yönetimini üstlenen kadrolar arasında, hiç görüş ayrılığının çıkmaması mümkün müdür? Asıl böyle bir durum söz konusu olduğunda, yani herkesin tek ağızdan konuştuğu durumlarda, endişe etmek gerekir! Zira öyle bir halde, demokrasi ve fikir özgürlüğünden, dolayısıyla görüş ve tecrübe zenginliğinden bahsedilemez. Şunu net olarak ifade edelim: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, çözüm süreci dolayısıyla Hükümet cenahından farklı olarak dile getirdiği düşünceler, gayet tabiidir. Bu konudaki ihtilaf dünyanın sonu değildir. Ve bu durum asla Erdoğan ile AK Parti arasında köprülerin atılması anlamına da gelmiyor, gelmez.

Tam aksine bu durum, sağlıklı bir gidişatın belirtisidir! Zira kamuoyunun önemli bir kısmında şöyle bir algı var: Erdoğan'dan habersiz hiçbir şey olmaz. Onun onaylamadığı herhangi bir adım da atılamaz... Bunun böyle olmadığını bizzat Erdoğan açıkladı. Hükümetle kendisi arasında her an her şeyin konuşulup tartışılması gibi bir durumun söz konusu olmadığını ifade etti. Böyle bir şeyin ancak başkanlık rejimine geçilmeden mümkün olamayacağını seslendirdi. Burada şu hususun altını çizelim: Değil başkanlık, böyle bir şey Padişahlık sisteminde dahi, tam olarak mümkün değildir! Ülke yönetiminde önemli roller üstlenen kişiler, her vakit olaylara farklı gözlüklerle bakabilir. Bundan daha tabii bir şey olamaz. Şu halde AK Parti, emsallerine nazaran ne kadar homojen bir yapı arz etse de, tek seslilik mümkün değildir. Peki, bunun sonu nereye varır?

Bazılarının beklediği, elbette ihtilafın giderek derinleşmesi, Hükümet ile Cumhurbaşkanı arasında kavganın daha da büyümesi... Ancak hem Cumhurbaşkanının hem de AK Parti üst yönetiminin siyasi tecrübesinin, böyle bir neticeye kapı aralamayacağını düşünüyorum. Bu arada kendi kendine gelin-güvey olan yahut ikbal hesapları için durumdan vazife çıkaranların önemli bir kısmı, boşa basabilir!.. Bu amiyane tabiri bilhassa kullandım. Zira kraldan fazla kralcılık yapmaya kalkışan kimi figüranlar, fazlasıyla acul ve acemi davranışlar içinde. Bu tuhaflık o kadar sırıtıyor ki...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.