Herkes Türkiye'yi küçültmek konusunda anlaşmış görünüyor. Ne yapıp edip bizi "yurtda sulh, cihanda sulh" noktasına çekmek istiyorlar. Sulha kimsenin diyeceği bir şey yok da buradaki sulh başka ma'nâda. Sonra sınırlara el atacaklar. Milyonlarca kilometrekareyi 780 bine düşürünce iş bitdi sanmışlardı. Fakat bugün fark etdiler ki bu topraklar hâlâ büyük. Türk dehâsı buradan cihâna hükmedecek yeni bir yapı ortaya çıkarabilir. Sömürü ağını seyfullahı çekip parçalayabilir!
Hamâsî nutukları bir kenara bırakın. Seksen sene ırgatlıkla geçdi. Yeniden bey olabilmek için bu acı gerçeği idrâk etmemiz lâzım. Bize biçilen rolün en fazla kâhyalık olduğunu anlamamız lâzım. İstikbâlimizi kurtarmanın yolu buradan geçiyor. Bunlar gün gibi ortadayken kafamızı deve kuşu gibi kuma sokmaya devâm ediyoruz. Bu hayâtî bir hatâ. Ahmaklık bir türlü yakamızı bırakmıyor. Hâlbuki biz on dehâyı ardı ardına çıkarmış bir milletiz. Öyleyse ihtişâma uyanmanın vaktidir!
Dışarıdan yükleniyorlar. Şefkat dilendiğimiz için değil, durum tesbîti için söylüyoruz: Merhametleri yok. Nazarlarında insan hayâtı hiçbir değer taşımıyor. Gözlerini kırpmadan her türlü cânîliği yapabilirler. İki dünya savaşında on milyonlarca sivili bunlar katletdi. Bu rakamlara doksan dokuz kişinin ilâve olması vücûdlarındaki trilyonlarca hücreden birini bile incitmez. Maşaları da böyle. Ne ise ki görebildiğimiz kadarıyla şer cephesi bu def'a kaybediyor. Hiçbir teşebbüsünde muvaffak olamadı. İktisâdî ve ictimâî operasyonları başarısız olmuşdu. Siyâsî operasyonları da başarısız oldu. Bugün kan siyâseti güdenlerin çağrılarına kimse kulak asmıyor. En güvendikleri kaleler birer birer düşdü. Diyarbekir olgun, Dersim sâkin. 6-7 Ekim çığırtkanları hançerelerini yırtıp duruyor ama çok şükür dinleyen yok. Geziyi hortlatmak isteyenlere de iltifât edilmiyor. Sokaklar duran değil, işi gücü peşinde yürüyen adamlarla dolu. Kazanan kardeşlik oldu. Bu söylediklerimize şüpheyle yaklaşanlar olacakdır. Sağlamasına üç hafta kaldı. Bu arada asker ve polisin hakkını da yememek lâzım. Dağdakine de şehirdekine de dünyânın kaç bucak olduğunu gösterdi.
Büyük devlet olmak elbette kolay değil. Bedeli çok ağır. Bu yolda ilerlemekse daha zor. Zîrâ henüz iddiân kadar büyük değilsin. Kapasiten da'vânı yürütecek seviyeden uzak. Bugün çekdiğimiz sıkıntı işte bu. Zaaflarımızı en kısa zamanda telâfî etmek zorundayız. Askerî saha en mühim konu. Hedef olmakdan çıkmamız lâzım. Her düşmanı kendi ülkesinde tehdîd edebilecek bir güce erişdiğimizde bunu sağlamış olacağız. Karada, denizde ve havada hâkimiyyet kurmak gerekiyor. Hepsinin üstünde nükleer silahlar var. Nükleer silahdan mahrumsak elimizdeki her şey yok hükmündedir. Kafesdeki aslanın pençeleri gibi. Tabîî ki bunlar bugünden yarına olacak işler değil. Birçok şey, ama hepsinden önce irâde lâzım...