Taşınmak(!)

A -
A +

(Sen olmuyorsun gelen, bulunduğu yere; taşınıyorsun!..) Yiyeceğe bayılan obur bir güvercindim; öbek öbek yem vardı zor seçilen yerlerde... Gözümü ayırmadan ondan ona koşuyor, hatta dağıtıyordum toparlanmış yemleri yutmaya çalışırken... Onları da ardımdan gelenler topluyordu!.. § Arabanın içinde; birisi tarafından alınıp doğranmayı, yahut burda böylece çürüyerek gitmeyi bekleyen bir sebzeydim!.. Başka bir alternatif? Neredeyse yok kadar uzaktı, benim için... Bir gün baktım; çizgi filmlerdeki kadar hayalen bile olsa, araba atlarının önüne asılmışım!.. Ya şeklimin, ya rengimin, ya kokumun hatırına gidiyoruz beraber!.. § Ve insanlar. Benim insanlarım!.. Tabut taşıyan ölüler gibiydi her biri. Aslında, hiç biriyle henüz tanışmamıştım... Ama dikkatle bakıp, kendimi omuzlardaki bir tabutun içinde gördüğüm zaman anladım ki; beni sırtlarında taşımakta olanlar... Tabut taşıyanlar yani, beni "zaten gitmekte olduğum" yere doğru götürmekteydiler!.. ..... Tabut taşıyanlar "ölü gibi farklıydılar" yaşayanlardan!.. § Beni taşıyanlar ölümü biliyor... Ve onunla yakın, ve barışık duruyor... Ve de sık sık kol kola girip hoş sohbetler ederek; dostlar kapısına misafirliğe gider gibi mezar başlarına gidiyor... Veya hısım akrabadan bazılarını, hatta hiç bilmedikleri birilerini elleri-omuzları üstünde taşıyarak kabristanın yoluyla ahbap yaşıyorlardı... Ama diğerleri?.. Sadece yaşıyorlardı!.. Yarınsız yaşamak; cinnetin diğer adı!.. Yarını bilmek ise; cennetin!.. Çünkü, yarını bilmek: Yârini bilmek!.. § Benn!.. Her şeyi bilen, ve "sormayanlara bile" öğretmeye çalışan!.. Can çekişir gibi kavgalaşarak yaşayanlara dönüp bir gün sırtımı; ölü teslimiyetinde huzur ve neş'e bulanlara verdim emrimi: "Beni taşıyın!.." Ama hayret!.. İtiraz eden bile neredeyse olmadı. Baktım ki; eller üzerinde, ve omuzlar üstündeyim!.. Ve gidiyoruz birlikte, kimsede gam ve keder olmadan; zaten gideceğimiz yere!.. ..... Omuzlar üstündeyken birine aşık oldum... Yalvarıyordu sanki gözgöze gelmek için ve tuttum ellerini, indiğimde yanına!.. Öğretecektim ona, ne bilmesi lazımsa; "Sor, dedim... Ve öğren birinci dersi..." Saf ve temiz niyetle sorduğu bu sorudan "öğrendiğim" şu oldu: Hiçbir büyük, Allah'ı "teâlâ"sız anmamış!.. § Çıkıp yine yerime bir göz attım yârime; Sanki yalvarıyordu tekrar gözgöze gelmek için... Gidiyorduk... Öyle veya bu şekil; Zaten gideceğimiz yere!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.