Nefsin arzu ve isteklerine muhalefet etmelidir. Zîrâ nefsin arzu ettiği şeylerin hepsi zararlıdır.
Ahmed bin Muhammed Guneymî hazretleri Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 964 (m. 1557) senesinde Mısır’da doğdu. Orada meşhûr âlimlerden ilim öğrenerek yetişen Guneymî, ilim öğrenmek maksadıyla Anadolu’ya geldi. Büyük âlimlerin derslerinde bulundu. Mısır’da o zamanda bulunan Hanefî mezhebi âlimlerinin en büyüklerinden ve en önde gelenlerinden oldu. 1044 (m. 1634) senesinde vefât etti. Guneymî hazretleri çok eser yazmış olup, “İrşâd-ül-ihvân” isimli eserinde şöyle anlatır:
Nefsin arzu ve isteklerine muhalefet etmelidir. Zîrâ nefsin arzu ettiği şeylerin hepsi zararlıdır. Hiçbir faydası yoktur. Nitekim Kur’ân-ı kerîmde Yûsuf sûresi 53. âyet-i kerîmede meâlen; “Nefs, gerçekten kötülüğü şiddetle emreder” buyuruldu.
Birkaç çeşit nefis vardır: Nefs-i emmârenin özellikleri: Buhl, hırs, cehil, kibir. Nefs-i mühmelenin özellikleri: Kanâat, tevâzu, tövbedir. Nefs-i râdiyenin özellikleri: Kerâmet, ihlâs, riyâzettir. “Kıyâmet günü iyi nefs de kötü nefs de pişman olacaktır. İyiler, daha fazla iyilik etmediklerine; kötüler, kötülüklerinin daha az olmadığına pişman olacaklar” buyurulmuştur. Eğer Allahü teâlâ ile ilgili ise; kazası lâzım olan ibâdetleri kaza etmeli, keffâreti lâzım olanların keffâretini yerine getirmelidir. Meselâ oruç keffâretinde, kaza için bir gün keffâret için altmış gün oruç tutmalıdır.
Hazreti Ali (radıyallahü anh) bir gazâda, kâfirlerden biri ile vuruşup onu alta düşürdü, göğsüne bastı, öldüreceği sırada, kâfir yattığı yerden Hazreti Ali’nin mübârek yüzüne tükürdü. Hazreti Ali (radıyallahü anh) onu katletmekten vazgeçip ayağa kalktı. Kâfiri serbest bıraktı. Adam bu işe hayret etti. “Yâ Ali! Beni katletmeye yatırdın. Yüzüne tükürdüğüm için, bana daha çok eziyet ederek öldüreceğin yerde, beni serbest bıraktın. Sebebi nedir?” dedi. Hazreti Ali; “Seni katletmeye azmettiğimde, azmim Allah rızâsı içindi. Yüzüme tükürünce kalbime gadab geldi, sana kızdım. Derhâl hatırıma; gadabını def edip yutanlar için Allahü teâlânın Cennet vadeylediği geldi. Bu yüzden seni salıverdim” buyurdu. Kâfir, bu hâlden ibret alıp îmânla şereflendi. Kalbini güzel ahlâkla donatmak böyle olur. Yoksa bir kimseden bir miktar sıkıntı görünce, mukâbele edip, ona iki misli kötülük etmek, güzel ahlâk sahibinin husûsiyeti değildir. Böyle yapmak kötülenmiştir.

